"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Mal Rejiminin Tasfiyesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; mal rejiminin tasfiyesine yönelik verilen hüküm yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın boşanma davası ve fer'ilerinin yanında mal rejiminin tasfiyesi talebinde bulunmuştur. Dava açılırken alınan başvurma harcı dava dilekçesindeki tüm talepleri kapsar. Kadının mal rejiminin tasfiyesine ilişkin talebi yönünden peşin nispi harcı alınmamıştır. Boşanma kararı temyiz edilmeyerek kesinleşmekle taraflar arasındaki mal rejimi sona erdiğinden davacı kadının mal rejiminin tasfiyesine yönelik davası da görülebilir hale gelmiştir....
Mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının tasfiye davası sonucunda katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacak hakları doğar. Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkıdır (07.10.1953 gün 8/7 YİBK, 4721 sayılı TMK'nun m. 227/1, 231, 236/1). TMK'nun 239/1. fıkrasında; "katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir…” denilmektedir. 226/3. madde de ise "Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler" hükmüne yer verilmiştir. Anılan kanuni düzenlemelerden de anlaşılacağı gibi, borcun ayın olarak ödenmesi borçlu eşe tanınmış bir haktır....
Eşler, Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde başka bir rejimi seçmedikleri takdirde 01.01.2002 tarihinden geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar. Yasa'nın emredici bu hükmü uyarınca ve aynı Kanun'un 10/3. maddesine göre eşler, ancak yukarıda öngörülen bir yıllık süre içerisinde yapılmış bir mal rejimi sözleşmesiyle yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin evlenme tarihinden itibaren geçerli olacağını kabul edebilirler. Söz konusu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; eşlerin geçmişe etkili olarak mal ortaklığı rejimini seçemeyecekleri açıktır. Eş anlatımla, taraflar geçmişe etkili bir biçimde edinilmiş mallara katılma rejimi dışında Kanunun tanıdığı başka seçimlik bir mal rejimini (mal ortaklığı, mal ayrılığı ya da paylaşmalı mal ayrılığı rejimlerinden birini) evlenme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere seçemez ve belirleyemezler....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Tarafların 23/04/2017 tarihinde evlendikleri, evlendikleri tarih itibariyle geçerli olan yasal mal rejiminin edinilmiş mallara katılma rejimi olduğu, tarafların başka bir mal rejimini seçtiklerine dair herhangi bir iddia da olmadığı, katkı payı alacağının mal ayrılığı rejiminde talep edilen bir alacak olup, mülga 743 sayılı TKM 181 maddesinde her eşin kendi malını alıp, ayrılması üzerine kurulu mal ayrılığı rejimi tasfiyesi düzenlemesinde, eşlerin birbirlerinin mal varlığına katkıda bulunmaları halinde nasıl bir tasfiye yolu işleneceğine dair açıklama olmadığı, bu nedenle katkı payı alacağının Borçlar Kanunu Genel Hükümlerine göre belirleneceği, 4721 Sayılı yasada düzenlenen değer artış payı alacağı, katkı payı alacağına benzemekte ise de, değer artış payı alacağının 4721 Sayılı TMK'da ayrıntılı olarak düzenlendiği, mal rejiminin tasfiyesine dair kavramların sıklıkla karıştırıldığı, sıradan bir vatandaş tarafından bilinebilmesinin zor olduğu...
Mahkemece dosya üzerinden yapılan yargılama sonucu; her ne kadar davacı tarafından mal rejiminin tasfiyesi talepli dava açılmış ise de, davacı ile davalının 14/08/1999 tarihinde evlendikleri, Büyükçekmece 4. Aile Mahkemesinin 2014/548 Esas 2014/757 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı boşandıkları, söz konusu boşanmanın 26/09/2014 tarihinde kesinleştiği, tarafların yeniden 11/02/2016 tarihinde evlendikleri ve halen evli oldukları, UYAP sistem üzerinden yapılan kontrolde taraflar arasında görülmekte olan derdest bir boşanma davasının bulunmadığı, mal rejimi tasfiyesi istenebilmesi için sona ermiş bu evlilik veya evliliğin sona ermesi için boşanma davası açılmış olması gerektiği dikkate alınarak, mal rejimi davasının görülebilmesi için gerekli özel dava şartı somut olayda bildirilerek davacının davasının dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tarafların Büyükçekmece 4....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal rejimi tasfiyesi ile değer artış payı alacağı ..... ile..... aralarındaki mal rejimi tasfiyesi ile değer artış payı alacağı davasının kısmen kabulüne dair ....... Aile Mahkemesi'nden verilen 25.11.2014 gün ve 14/843 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili, duruşmasız olarak davalı vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 23.06.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Av........ve karşı taraftan davalı ...... bizzat ve vekili Av. ...... geldiler....
Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış, yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. 2-Davacının temyiz itirazlarına hasren yapılan incelemeye gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mal rejimi tasfiyesi hakkında davacı tarafından usulünce ileri sürülmüş bir talebin bulunmadığının anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 119.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 10.07.2013 (Çar.)...
Görüldüğü üzere, gerek protokol içeriği gerekse hükme geçirilen mali hususlara ilişkin hüküm fıkrası ile tarafların karşılıklı anlaşmalarını bildirdikleri imzalarını taşıyan kararın verildiği duruşmadaki beyanları birlikte değerlendirildiğinde; tarafların karşılıklı olarak eşya ve ziynet taleplerinin bulunmadığının kabul edildiği, bunun dışındaki anlaşmanın boşanmanın fer'i (eki) niteliğindeki konulara ilişkin olduğu, mal rejiminin tasfiyesi konusunda bir anlaşma yapılmadığı anlaşılmaktadır. TMK. 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı boşanma kararı için; eşlerin boşanma ve boşanmanın eki niteliğindeki hususlarda anlaşmış olmaları gerekir. Mal rejiminin tasfiyesi boşanmanın eki niteliğinde olmadığından, anlaşma gerekli değildir. Ancak anlaşma olduğu takdirde boşanmayla birlikte hüküm altına alınmasına da yasal bir engel yoktur. Bu bakımdan mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bir anlaşma yapılmadığı anlaşıldığından, davacı tarafından eldeki davanın açılmasına engel bir durum bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal rejiminin tasfiyesi ... ile ... aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi davasının reddine dair ... 1. Aile Mahkemesi'nden verilen 23.02.2012 gün ve 729/108 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Taraflar arasında mal rejiminin tasfiyesi kapsamında tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde alacak isteğine ilişkin olarak görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; Mahkemece, 4721 sayılı TMK'nun 178. maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresi kaçırıldıktan sonra dava açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM'nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TMK'nun 202, 4722 s.Y.nın 10.m.). 1- Davacı tarafça dava dilekçesinde ve ilerleyen yargılama aşamalarında mal rejiminin tasfiyesi sonucunda ayın isteğinde bulunulmuştur. Mahkemece bu tür davalarda ayın istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....