açıklandığı üzere, sigortacılık yönünden istenen munzam zarar talebinin davalı ......
İkinci bir görüş doğrultusundaki Yargıtay uygulamalarına göre de; Munzam Zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır. Munzam zarardan kaynaklanan tazminat borcunun doğması için aranan kusur, borçlunun temerrüde düşmesindeki kusurudur. Zararın doğmasına yol açan bir kusur ilişkisi aranmaz ve tartışılmaz. Munzam zarar alacaklısı davacı, normal durumlar ve fiili karineler ile maruf ve meşhur olaylara dayanıyorsa bunun ispatı istenmemelidir. Kaldı ki, munzam zarar davalarında alacaklının ispat yükümlülüğü çok sıkı kurallara bağlanmamalıdır. Hükmedilecek zarar miktarı ve kapsamının tespitinde Borçlar Kanunu’nun 43. maddesinden yararlanılmalıdır....
Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (Uygur, Turgut: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Cilt I, 2012, s. 810). Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 122 nci maddesine dayanılarak munzam zararın tazmini istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) Borçlunun temerrüdü üst başlıklı 117 nci maddesi. 2. 6098 sayılı Kanun'un "Aşkın zarar" başlıklı 122 nci maddesi. 3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.03.2022 tarih ve 2021/11-938 E., 2022/401 K. sayılı ilamı. 3.Değerlendirme 1. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır....
Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir -------- zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ilk koşul, bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. Bu para borcunun kaynağının, aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliği için herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Bu anlamda TBK’nın 122. maddesi, kaynağı ne olursa olsun temerrüt faizi yürütülebilir nitelikte olmak koşuluyla bütün para borçlarında uygulanma olanağına sahiptir....
Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (ilk esas)1992/1002 Esas sayılı dava dosyası ile 33/A - 106/A arası hakedişlerinin geç ödenmesi nedeniyle idare aleyhine, munzam zarar talebiyle 3.000,00 TL’nin tahsili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, iş bu davayla eldeki davanın dava konusunun aynı olduğu kabul edilmiş ise de söz konusu davada davacının 33/A – 106/A arası hakedişlerinin geç ödenmesi nedeniyle munzam zarar talebinde bulunduğu, eldeki davada ise tüm hakedişlerin geç ödenmesi nedeniyle munzam zarar talebinde bulunduğu anlaşılmıştır. Dosya arasında bulunan bilgi ve belgelerden davacı tarafından sözleşmeye konu işle ilgili 149 tane hakedişin düzenlendiği, 1-33/A ve 106/A – 149 nolu hakedişlerin geç ödenmesi nedeniyle munzam zarar talebinin dava konusu yapılmadığı anlaşılmıştır....
Asliye Ticaret Mahkemesi'nde açtıkları davada 82.301,66 TL alacağa hükmedildiğini ve kararın kesinleştiğini, ilâma bağlanan alacak için yaptıkları takip sonucu alacağın 26.06.2008 tarihinde tahsil edilebildiğini, alacağın geç ödenmesi nedeniyle zarara uğradıklarını bu zararın BK'nın 105. madde gereğince karşılanması gerektiğini belirterek 10.000,00 TL munzam zararın 26.06.2008 tarihinden itibaren reeskont faiziyle tahsilini istemiş, ıslah dilekçesiyle talebini 8.297,33 TL artırarak 18.297,33 TL'ye çıkartmış, davalı munzam zarar koşulları bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece; bilirkişi raporunda hesaplanan 18.297,33 TL'den davacının zararın artmasında kusurlu olması nedeniyle yarı oranında indirim yapıldığı da belirtilerek davanın kısmen kabulü ile 9.148,66 TL munzam zarar alacağının dava tarihinden değişen oranlarda avans faiziyle tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir....
Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....
Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haiz olup bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukuki kurum düzenleme altına alınmıştır. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 105.maddesinde de aynı yönde düzenleme bulunmaktaydı. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.03.2022 tarihli ve 2021/11- 938 Esas, 2022/401 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, aşkın (munzam) zararın, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarardır. Bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamakta olup aşkın (munzam) zararın ispatı, bu zararın varlığını iddia eden alacaklıya aittir....