ile ticari faiz arasındaki miktar kadar zarara uğradığını ileri sürerek, davalının müvekkiline olan borcunu geç ödemesi nedeniyle faiz ile temin edilemeyen zararı karşılığı olarak şimdilik 17.000,00 TL'nin BK'nın 105. maddesi uyarınca munzam zarar olarak davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah ile 14.524,00 TL munzam zarar, 2.360,00 TL dava ve ıslah tarihi arasındaki yasal faiz olmak üzere toplam 16.884,00 TL'nin ıslah tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, munzam zarar asıl alacağa bağlı olarak ortaya çıkan ve temerrüt faizini aşan bir zarar türü olduğunu, dava konusu faturalardan kaynaklı asıl alacak bulunmasaydı munzam zararın ortaya çıkmayacağını,yapılan arabuluculuk görüşmesinin yakın zamanda yapılması ve asıl alacak miktarının zararın yanında çok düşük miktar olması sebebiyle yalnızca asıl alacağa ilişkin olmadığını, munzam zararın da istendiğini, alacağın aynı ancak oluşan munzam zarar sebebiyle alacak miktarı farklı oluğunu, aynı alacak için tekrar arabuluculuk kurumuna başvurmama sebebiyle davanın usulden reddinin hukuka aykırı olduğunu,munzam zararın asıl alacağa bağlı olması ve asıl alacakla ilgili arabuluculuk görüşmesi yapılması sebebiyle usulden red sebebi olmayacağını,kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
somut olayımızda davacı tarafın böyle bir hususu iddia ve ispat edemediği, tam tersine "munzam zarar" kapsamı dışında kalan ve enflasyona bağlı muhtemel gelir kaybının karşılanmasının talep edildiği, munzam zararın, dava açıldığı tarihte, davacı tarafından bilinen, gerçekleşen ve temerrüt faiziyle karşılanamayan zarar olduğu, gerek eski Borçlar Kanununun 105. gerekse TBK.nun 122.maddesinde, zararın temerrüt faizinden fazla olduğu takdirde munzam zarar talep edilebileceği belirtilmiş olup, gerek öğreti, gerekse Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, munzam zarar olası bir zarar olmadığı, davacının iddia ve talep ettiği gibi “muhtemel kar” ya da “Farz edilen gelir” kabul edilmediği, somut olaylar nedeniyle gerçekleşen zarardan, temerrüt faiziyle karşılanan kısmı aşan zarar varsa bu husus inandırıcı bir biçimde kanıtlanabilirse ve de davalının kusuru /temerrüdü ile zarar arasında illiyet bağı kurulabilirse, bu koşullarda munzam zarar talep edilebileceği, esasen davacının da somut bir zarardan...
Somut olayda davacı taraf, enflasyonun olumsuz etkisi sonucu paranın satın alma gücündeki düşüş nedeniyle munzam zararı oluştuğunu, tahsil edilen yasal faizin alacaklının zararını karşılar nitelikte olmadığını belirterek zararın hesaplanmasını ileri sürmüş ise de, davacı tarafın iddiası bu haliyle, muhtemel kâr kaybına ve farz edilen gelire ilişkin olup, munzam zarar niteliğinde olmadığı gibi ,soyut iddia olarak ileri sürülen bu hususlar somut ispat vasıtası olarak dikkate alınması da mümkün değildir. Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez....
Asliye Ticaret Mahkemesi Tarihi :04.03.2014 Numarası :2010/217-2014/109 Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, munzam zarar nedeniyle alacak istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın kabulüne dair kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, ödenmeyen hakediş bedeli ve haksız kesilen gecikme cezası nedeniyle oluşan toplam 71.355,22 TL alacağın tahsili için Ankara 17....
Dava, icra takibine konu alacağın geç tahsil edilmesi nedeniyle uğranılan munzam zararın tazmini istemine ilişkindir. Taraflarca usulüne uygun dayanılan deliller celbedilmiş, bilirkişi raporu alınmıştır. Mahkememizce aldırılan 12/01/2024 tarihli bilirkişi raporu ile; takipte kesinleşen 169.145,09 TL içerisinde 38.316,94 TL işlemiş faiz bulunmakta olduğu, 09.10.2019 tarihinde yapılan kapak hesabında da 42.775,83 TL faiz hesaplanmış olduğu, asıl alacak için hesaplanan toplam faiz miktarının (38.316,94 + 42.775,83) 81.092,77 TL olduğu, bu durumda davacı tarafından tahsil edilmiş olan 81.092,77 TL toplam faizin hesaplanan munzam zarardan düşülmesi neticesinde alternatifli hazırlanan munzam zarar hesabı neticesinde; a) 13.08.2013 Tarihinden İtibaren 928.189,46 TL munzam zarar, 81,092,77 TL tahsil edilen faiz, 847.096,69 TL net munzam zarar, b) 15.05.2019 .......
BEDEL FARKININ GEÇ ÖDENMESİPARA BORCUNUN ÖDENMESİNDE TEMERRÜDE DÜŞÜLMESİTEMERRÜT FAİZİNİ AŞAN ZARARI DAVACI İSPAT ETMELİ"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki bedel farkının geç ödenmesine ilişkin munzam zarar talebi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, kamulaştırma bedel farkının geç ödenmesine ilişkin munzam zarar talebine ilişkindir. Borçlar Kanununun 105. maddesi uyarınca alacaklının duçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu, bu zararı dahi tazmin etmekle mükelleftir. Kanun koyucu para borcunun ödenmesinde temerrüde düşülmesi halinde, bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir. Bu zararın tazmini iki bölüm de düşünülmüştür....
Munzam zarar talep edebilmek için, bir para borcunda borçlunun temerrüde düşmesi, borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının ortaya çıkması, borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olması ve borçlunun temerrüdü ile alacaklının munzam zararı arasında illiyet bağının bulunması gereklidir. Yine munzam zararın tazmin edilebilmesi için davacı - zarar gördüğünü iddia edenin uğranılan zararın varlığı ile miktarının kanıtlanması gerektiği, bu zarar kanıtlandığı takdirde borçlunun ancak kendisinin geç ödemeden kaynaklı hiçbir kusurunun bulunmadığını ispat etmesi halinde zararı ödeme yükümlüğünün ortadan kalkacaktır. ------- ---------- sayılı kararına göre; Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır....
K A R Ş I O Y Dava, temlik alınan alacağın geç ödenmesinden kaynaklanan munzam zarar istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince temliknamede munzam zararın temlike konu gidilmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Davacı ile alacağını temlik eden dava dışı kişi arasında düzenlenen temliknamede alacak tüm ferileri ile birlikte temlik edilmiştir. Munzam zarar, asıl alacağın ferisi olmamakla birlikte temlik tarihinden sonrası için oluşan munzam zarar temlik edenin değil, temlik alanın zararıdır. Bu nedenle temlik tarihinden öncesi için davacının munzam zarar talebinde bulunması mümkün değil ise de temlikten sonra oluşacak munzam zarar davacının zararıdır. O halde temlik tarihi ile dava tarihi arasında varsa davacının munzam zararının belirlenip sonucuna göre karar vermek gerekirken, tümüyle davanın reddi doğru olmadığından aksi yöndeki çoğunluk onama kararına katılmıyorum....
Dava tarihinde yürürlükte bulanan 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 105. maddesi “Alacaklının düçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiç bir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir.” hükmünü haiz olup, munzam zarar yükümlülüğü, asıl borç ve temerrüt faizi ödeme yükümlülüğünden farklı, temerrüt ile oluşmaya başlayan ve asıl borcun ifasına kadar geçen zaman içinde artarak devam eden, asıl borçtan tamamen bağımsız yeni bir borçtur. Munzam zarar borcunun hukuki nedeni asıl alacağın temerrüde uğramasıdır. Alacağın temerrüde uğraması, esas alacağın kaynaklandığı hukuki işlem ve olaydan ayrı ve farklı bir hukuki sebep teşkil etmektedir. Munzam zarara dayalı talep hakkı, esas itibariyle bir alacak hakkıdır....