Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, hayat sigortası genel şartlarında ve dövize endeksli yaşam sigortası özel şartlarında, iştira bedelinin ödenmesi hususunda özel bir form doldurulması yönünde düzenleme getirilmediği, davacının bedelin ödenmesini talep etmesinden sonra şartlarda da açıkça düzenlenmeyen formun doldurulmamasından dolayı ödeme yapılmaması yerinde olmayıp davalı sigorta şirketinin geç ödemeden sorumlu olduğu, davacının, geç ödemeden kaynaklı faizden fazla zararları olduğunu belirterek munzam zararının da karşılanmasını istediği, davacının munzam zararını talep etmekte haklı olduğu, borçlunun temerrüdü ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunduğu, davalının kusuru ile geç ödeme yaptığı ve munzam zarardan kurtulmak için kusurlu olmadığını ispatlayamadığı, dolayısıyla faizle karşılanamayan bu zarardan da sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 6.570,79 TL geç ödemeden kaynaklı faiz ve 8.259,66 TL munzam zarar olmak üzere...

    Zarar kanıtlandığı takdirde borçlu, ödemenin geç yapılmasında kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını kanıtlaması halinde bu zararı ödeme yükümlülüğünden kurtulabilir. O halde, munzam zararın ödenmesi söz konusu olduğunda kusur, bir unsur olarak yer almaktadır. Kısacası, munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlayacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.06.1996 gün ve 1996/5-144 esas 1996/503 karar sayılı kararında da değinildiği üzere; bu konuda kanıtlanması gereken, belli paranın gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi yüzünden uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını kanıtlamak durumundadır. Doğaldır ki bu zarar paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan olası (muhtemel) kar ya da varsayılan (farzedilen) gelir değildir....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin geç ödenmesi nedeniyle uğranılan zarar 5.909,78 YTL'nin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; Dava, davacı tarafın alacağını geç tahsil etmesi nedeniyle munzam zararının davalıdan avans faizi ile tahsili istemli açtığı davadır. Munzam zarar, borçlu temerrüte düşmemiş ve borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Munzam zarardan sorumluluk, borçlunun temerrüte düşmekteki kusuruna dayanan bir sorumluluk olup kural olarak munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüte uğrayan asıl alacağının varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faizi ile karşılanmayan zararını, zarar ile borçlunun temerrütü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmekle yükümlüdür. Dava, miktar itibari ile basit yargılama usulüne tabi davalardandır....

          Bu bağlamda aşkın (munzam) zarar alacaklısı, TBK’nın 122. maddesine dayalı olarak tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle kaynağı ne olursa olsun evvela bir alacağı olduğunu, borçlunun temerrütte bulunduğunu, illiyet bağını ve bu alacağını tahsil edememesinden veya geç ödeme yapılmasından doğan ve duruma göre malvarlığında azalma veya engellenen kazançlardan oluşan zararını kanıtlamak durumundadır. Aşkın (munzam) zararın talebinde varlığı iddia olunan zararın, yine alacaklı tarafından yasal ispat vasıtalarıyla somut, inanılır ve açık bir biçimde ispatlaması gerekir. Başka bir anlatımla, alacaklı tarafça aşkın (munzam) zarar olgusu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 194. maddesi gereğince ispata elverişli şekilde somutlaştırılarak ileri sürülen iddianın ispatı için gerekli tüm deliller somut olarak ortaya konulmalıdır....

            BORÇLAR KANUNU [ Madde 105 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Pendik Asliye 2.Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 14.4.1998 gün ve 1997/680 E. 1998/168 K.sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesi'nin 1.11.1999 gün ve 1999/11304-16829 sayılı ilamiyle; (...Dava, kamulaştırma bedelinin geç ödenmesine ilişkin munzam zarar talebine aittir. Borçlar Kanunu'nun 105.maddesi uyarınca alacaklının duçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir. Kanun koyucu para borcunun geç ödenmesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir. Bu zararın tazmini 2 bölümde düşünülmüştür. Birinci bölüme, ispat edilmeden tahsili talep edilecek zarar miktarıdır ki bu temerrüd faizidir....

              Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, ilköğretim okulu kamulaştırma bedelinin ... Mal müdürlüğü hesabına yatırılması sebebiyle 60.000.00.- YTL.için açılan alacak istemidir. Dosya kapsamından, Rize 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 19/10/2006 gün 8170-11078 sayılı kararı ile Kamulaştırma Yasasının 30. maddesi uyarınca kamulaştırma bedelinin ödenmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın 3533 Sayılı yasa hükümlerine bağlı olmadan Asliye Hukuk Mahkemesinde görüleceği gerekçesiyle bozulmuş ve Rize 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin önceki kararda direndiği anlaşılmıştır. Somut olayda uyuşmazlık, Kamulaştırma Yasasından kaynaklanmakta olduğuna göre, 3533 Sayılı Yasa hükümlerine bağlı bulunmayan uyuşmazlığın Kamulaştırma Yasasının 37. maddesi gereğince Rize 1....

                Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir . Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ilk koşul, bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. Bu para borcunun kaynağının, aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliği için herhangi bir önemi bulunmamaktadır....

                  Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Ana Dava ve birleşen dava; davacının icra takibine konu ettiği kira sözleşmesinden kaynaklanan kira bedeli alacağının davalı tarafından geç ödenmesi nedeniyle faiz ile karşılanamayan zararın (munzam zarar) tahsiline dair açılan alacak davasıdır. Y. 3 HD. 25/01/2021 T. 2020/5000 E. 2021/381 K. Sayılı ilamı; "Dava, başlatılan takibe İcra Tetkik Mercii nezdinde yapılan itirazlar ve açılan menfi tespit davası nedeniyle alacağın tahsilinde gecikildiği iddiasına dayalı, alacağın güncellenmesi isteğine ilişkin olup, dava dilekçesinde dava munzan zarar olgusuna dayandırılmış, bilahare denkleştirici adalet ilkesinden hareketle talepte bulunulmuştur . Bilindiği üzere, munzam zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının malvarlığının kazanacağı durum ile temerrüd sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır....

                    Dava konusu edilen zararın yasal dayanağını oluşturan Türk Borçlar Kanunu'nun 122. maddesi hükmüne göre, borcun ödenmemesi veya geç ödenmesi nedeniyle alacaklı geçmiş günler için öngörülen faizle karşılanamayacak bir zarara uğramış ise, borçlu, geç ödemeden dolayı kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını kanıtlamadıkça bu zararı da karşılamak zorundadır. Yasa bu hüküm ile alacaklıya temerrüt faizini aşan zararını borçludan isteme olanağı tanımıştır. Ancak bunun için uğranılan zararın varlığı ve miktarının alacaklı tarafından kanıtlanması gerekir. Zarar kanıtlandığı takdirde borçlu, ödemenin geç yapılmasında kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını kanıtlaması halinde bu zararı ödeme yükümlülüğünden kurtulabilir. O halde, munzam zararın ödenmesi söz konusu olduğunda kusur, bir unsur olarak yer almaktadır. Kısacası, munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlayacaktır....

                      UYAP Entegrasyonu