Şikayet olunan iflas idaresi vekili, şikayetin süresinde yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, şikayet edenin alacağının bonoya dayandığını, kambiyo senedine dayalı olan alacağın işçi alacağı olup olmadığının bilinemeyeceğini ve birinci sıraya kaydının mümkün olmdığını, iflas idaresi kararının doğru olduğunu savunarak, şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, şikayetçinin alacağının işçi alacağı olduğu, kambiyo senedine bağlanmasının bu niteliğini değiştirmeyeceği ancak şikayetçinin müflis şirkette 22.04.2008 tarihinden önce çalışmış olduğunun SGK kayıtlarından anlaşıldığı, iflasın 09.06.2009 tarihinde açıldığı, şikayet edenin alacağının iflasın açılmasından önceki bir yıllık sürede doğmadığı bu nedenle imtiyazlı işçi alacağı olarak birinci sıraya yazılmasının doğru olmayacağı, sıra cetvelinde bu açıdan bir yanlışlık olmadığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiştir....
İDDİANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunmadığını, kambiyo senedinde bulunması gereken zorunlu unsurlardan biri olan düzenlenme yeri unsurunun eksik olduğunu, "İstanbul Caddesi Görele Mah Karacasu Sok No 3 2 " ibaresinin idari birim niteliğinde olmadığını, bu durumun senedin kambiyo vasfını etkilediğini, müvekkilince daha evvel 05.07.2022 tarihinde Beykoz İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2022/435E sayılı dosyası ile icra memur muamelesini şikayet davası açıldığını, işbu davada Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu ile icra takibine ilişkin bir savunma yapılmamış olsa da, mahkemece dosyaların birleştirilmesi hususunun değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürerek, icra takibinin İİK'nun 170/a-2. maddesi uyarınca iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2009/5325 sayılı dosyasında bedeli paylaşıma konu araç üzerine 02.09.2009 tarihinde ihtiyati haciz konulduğu, davacının takibinin 24.09.2009 tarihinde kesinleştiği, şikayet olunanın alacaklı olduğu takibin 05.08.2008 tarihinde kesinleştiği ve araç üzerine 23.09.2009 tarihinde haciz konulduğu, şikayetçinin alacaklı olduğu takip dosyasında konulan ihtiyati haciz tarihinin daha önce olmasına rağmen kesinleşme tarihinin şikayet olunanın haciz tarihinden sonra olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine ilişkin verilen karar şikayetçi vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 21.11.2011 tarih 2011/1847 E. 2011/1909 K. sayılı ilamıyla onanmıştır. Bu kez, şikayetçi vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Mahkeme hükmü, şikayetçi vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizce onanmış ise de onama ilamında sehven hükmün düzeltilerek onanmasına ilişkin ibareye yer verildiği anlaşılmıştır. Şikayetçi, borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü yolla takip başlatmıştır....
"İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Dava mirasın reddi nedeniyle murisin keşideci olduğu senetten dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın senet metninden kaynaklanmamasına ve kambiyo hukukuna ilişkin ihtilaf bulunmamasına göre kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 2.Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 16.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlığın taraflar arasındaki borcun tasfiyesine yönelik sözleşme nedeni ile yapılan ödemeden dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkin bulunmasına, kambiyo hukukuna ilişkin bir çekişmenin olmamasına ve tarafların sıfatına göre, kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 13.Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesine, 12.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Dava, Hayvancılığı Geliştirme Projesi kapsamında yapılan sözleşme nedeniyle düzenlenen bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, Kambiyo Hukukuna ilişkin uyuşmazlığın bulunmamasına ve tarafların sıfatına göre, kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 13.Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 24.3.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece davacının esasen ödeme emrinde yer alan faiz oranı ve miktarına itiraz ettiği, takip bonoya dayalı kambiyo senetlerine özgü takip olduğu için borçlunun faize itirazlarını ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük yasal süre içinde şikayet yoluyla ileri sürmesi gerektiği, davacı-borçlu takipten 18/04/2003 tarihinde haberdar olduğunu ileri sürdüğüne ve yasal süre içinde borca ve faize itiraz etmediğine göre iş bu davaya konu faiz oranı ve miktarının kesinleştiğini, alacaklının kötüniyetle takip yaptığına dair delil de sunulmadığı gerekçeleri ile hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
, masraf ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. ------ sayılı dosyası ile davanın kambiyo senedinden kaynaklanan borca ilişkin olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, görevli mahkemenin----- Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna dair karar verildiği, bu kararın kesinleşerek mahkememizin yukarıdaki esasa kaydının yapıldığı anlaşılmıştır....
Mahkemece, dayanak ilamın şahsın hukukuna ilişkin olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, şikayet eden - borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla yürürlükte bulunan HUMK’nun 443/4. maddesine (6100 s. HMK. m. 367/2) göre aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilamlar kesinleşmedikçe infaz edilemez. Dayanak ilamda; “davalı - borçlunun eyleminin kişilik haklarına saldırı ve haksız rekabet hükümleri” kapsamında kaldığı belirlenerek, hüküm kurulmuştur. Bu durumda ilam kesinleşmeden takibe konu edilemez. Mahkemece icra takiplerinin iptaline karar verilmesi gerekirken, şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme hükmünün yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....
TTK'nun 662. maddesinde dava açılması ile kastedilen, kambiyo senetleri hukukuna ilişkin bir talep dolayısıyla yetkili mahkeme nezdinde, usulüne uygun bir davanın açılmış bulunmasıdır. Örneğin senet borçlusunun açtığı senet iptal davası zamanaşımını kesmez. (TTK 669 vd. md.) Keza ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, önceki davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması vs. davaları da zamanaşımını kesici nitelikte değildir. Zira açılmış bulunan davanın, HUMK'nun 237. maddesindeki kesin hükme konu teşkil edecek biçimde nizalı kazaya konu edilmesi gerekir (12. H.D. 07/04/1983-1439 K.-2701 E.). Anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmekte olup, bu davanın kimin tarafından açılacağı hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. Ancak borçlu tarafından açılacak davada, alacaklı durumundaki davalının, itirazını def’i yolu ile ileri sürmesi halinde borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasının da bu nedenle zamanaşımını kesmesi gerekir....