Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İİK'nın 170/a-2. maddesine göre; ''İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı husularını re' sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.'' hükmü düzenlenmiştir. Takip konusu senedin incelenmesinde senette keşide yerinin bulunmadığı ,keşide yeri olarak kabul edilebilecek borçlunun adının yer aldığı kısımda da adres yer almadığı görülmüştür. Keşide yeri kambiyo vasfı açısından zorunlu unsur olduğundan takibe konu belge kambiyo vasfı niteliğinden olmadığından süresinde açılan davada mahkemece öncelikle kambiyo vasfının bulunup bulunmadığı resen incelenerek karar verilmesi gerektiğinden, davacı T1 yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi yerinde değildir....

İİK'nın 170/a maddesi gereğince icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikâyet ve itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını resen nazara alarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takibi iptal edebilir. Diğer taraftan, İİK'nın 170/a maddesinin son fıkrasına göre her ne suretle olursa olsun imza inkârı itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise bu madde hükmü uygulanmaz. Başka bir anlatımla borçlu imzaya itirazını geri almış veya borcu kısmen veya tamamen kabul etmiş ise, takip dayanağı senet kambiyo senedi niteliğinde olmasa veya alacaklı kambiyo hukuku gereğince takip hakkına sahip olmasa bile icra mahkemesi şikâyet üzerine veya re'sen takibin iptaline karar veremez....

    Kocaeli İcra Müdürlüğünün 2020/85657 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, takibin; alacaklı T4 tarafından, borçlu T1 (vasisi T2 aleyhine, 10/05/2017 tanzim, 16/08/2017 vade tarihli, 1.130.000,00 TL bedelli bir adet senede istinaden, 13/08/2020 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatıldığı, ödeme emrinin 26/08/2020 tarihinde davacı küçüğün vasisine tebliğ edildiği, davacı vasinin 24/08/2020 tarihinde huzurdaki davayı açarak, 07/09/2017 tarihinde vefat eden muris Burak Kayan imzasına itiraz ettiği anlaşılmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Borçlunun Kambiyo Hukuku Bakımından Şikayeti” başlıklı 170/a-2 maddesinde; “İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.” hükmü bulunmaktadır...

    Ancak, adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından lehtar olarak gösterilemeyeceğine dair dava sebebi kambiyo hukukuna ilişkin şikayet niteliğindedir.Yine, keşidecinin ( adi ortaklığın ortağı)-borçlu T1 olduğu, lehtarın adi ortaklık olduğu kabul edilirse bu defa borçlu ile lehtarın aynı kişi olacağı, iddiası alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesine ilişkin kambiyo hukukuna dair şikayet niteliğindedir. Lehtar adi ortaklığın çift imza ile temsil edildiği oysa ilk ciroda tek imza bulunduğu bu nedenlerle ciro silsilesinin bozulduğu, iddiasıda , kambiyo hukukuna ilişkin şikayet niteliğindedir. 30.11.2016 tarihli çekin keşide tarihinde tahrifat olduğu, parafın müvekkiline ait olmadığı aynı çekte karşılıksız kaşesi bulunmadığı, iddiaları da kambiyo hukukna ilişkin şikayet niteliğindedir. Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından adi ortaklık aleyhine takip yapılamayacağı iddiası da Y.12.HD.nin 2018/10648 E. 2019/13975 K. sayılı emsal içtihadına göre şikayet sebebidir....

    DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 170/a maddesine dayalı borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayetine ilişkindir. İstanbul Anadolu 21. İcra Müdürlüğünün 2018/20244 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı davalı tarafından, borçlu davacı aleyhine toplam 1.819.356,75 TL alacağın tahsili amacı ile başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip olduğu, ödeme emrinin davacı borçluya 30/07/2018 tarihinde tebliğ edildiği, İstanbul Anadolu 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 28/11/2019 tarih 2018/778 Esas 2019/785 Karar sayılı kararı ile ödeme emri tebliğ tarihinin 21/09/2018 olarak düzeltilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayetinin İİK'nın 170/a maddesi göndermesiyle aynı Kanunun 168/3. maddesi gereğince ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 5 günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece re'sen gözetilmelidir....

    İcra Müdürlüğü'nün 2018/108 Esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış olup, incelenmesinde; alacaklının T3 borçlunun T1 olduğu, borçlu hakkında 05/01/2018 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, takibin dayanağının 15/09/2016 vade tarihli bono olduğu, ödeme emrinin davacı borçluya 28/04/2018 tarihinde tebliğ edildiği, mahkememize yasal süre içerisinde itirazda bulunulduğu anlaşılmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 170/a maddesinin ikinci fıkrasına göre; icra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısı ile usülü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir. Somut olayda, takibin dayanağı, kambiyo senetlerinden olan bonodur....

    Bu durumda şirketi temsil yetkisinin müşterek imza ile sınırlandırıldığı, bu hususun ilan edildiği, bu nedenle davacı şirketin sadece diğer davacının imzası ile sorumluluk altına sokulamayacağı, ciro işlemindeki diğer temsilcinin imzasının eksikliğinin, davacı şirketi kambiyo hukuku bakımından sorumluluk altına sokmayacağı, ilan ile davacı şirket bakımından mutlak defi niteliği kazanan bu durumun davalıya karşı da ileri sürülebileceği, imzaların istiklali prensibi gereğince çekte imzası bulunan diğer kişilerin kambiyo hukukundan kaynaklanan sorumlulukları devam etse de, tek imza ihtiva eden ciro işleminin davacı şirketi borç altına sokmayacağı anlaşıldığından davacı şirket bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir....

      İcra mahkemeleri, şikâyet ve itirazları belli bir usule uyarak yargılayan ve objektif hukuk kurallarını şikayet ve itirazlara uygulamak suretiyle bunları takip hukuku bakımından kesin hükme bağlayan mahkemelerdir. Bu mahkemeler, takip hukukuna ilişkin uyuşmazlıkları çözme görevini yerine getirirken, kural olarak tanık dinleyemeyeceklerinden dar (sınırlı) yetkili olup, sahtelik iddiasını inceleme yetkileri de genel mahkemeye göre daha kısıtlıdır. Genel mahkemeler, senetteki sahtelik iddiasını, Hukuk Muhakemeleri Kanununun verdiği yetkiyle daha detaylı bir biçimde inceleme olanağına sahip bulunmaktadırlar. Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 169. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, anılan itirazın, icra mahkemesince aynı Yasanın 169/a maddesi uyarınca incelenerek sonuçlandırılması gerekir. Somut olayda, borçlu, takibe dayanak senetteki imzasını inkar etmemiştir.Kaldı ki ... C.Başsavcılığı’nın 2015/10318 sor. sayılı dosyasında alınan ......

        İcra İflas Kanunu'nun 170/a maddesi uyarınca; süresinde yapılan şikayet veya itiraz üzerine mahkemece, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan senedin kambiyo vasfında olup olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku gereğince takip hakkına sahip bulunup bulunmadığı hususları re’sen nazara alınmalıdır. 6102 sayılı TTK’nun 776/1-f maddesi gereğince, senette düzenlenme yerinin yazılı olması gereklidir. Aynı Kanun'un 777/4. maddesine göre ise, düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bononun, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Düzenleme yeri olarak, idari birim adı (il, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması yeterli olup, ayrıca adres gösterilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır....

          Dava konusu senet kambiyo senedi olduğuna göre davacının iddialarını yazılı delil ile ispatlaması gerekmektedir. Uyuşmazlık kambiyo hukuku yönünden değerlendirildiğinde; bilindiği üzere kambiyo senetleri (ticari senetler) ihdasi (kurucu) nitelikteki senetlerdendir. Gerçekten, bir borç için kambiyo yükleniminde bulunulması borcun yenilenmesi (tecdidi) sonucunu doğurmaz (BK., m. 133). Bu durumdaki bir borç hakkında kambiyo senedi düzenlendiği takdirde, taraflar arasında biri asıl borç ilişkisi, diğeri kambiyo ilişkisi olmak üzere iki çeşit ilişki bulunur. Aynı durum, kambiyo senedinin tedavülü halinde de karşımıza çıkar. Bir kambiyo senedi ciro edildiği zaman ciranta ile ciro edilen kişi arasında kural olarak bir temel ilişki (asıl borç ilişkisi) bulunmaktadır. Ayrıca, bu iki kişi arasında kambiyo hukukundan doğan bir kambiyo ilişkisi de mevcuttur. Dava dosyamıza ait yargılama konusu çekler bakımından da durum kambiyo senedinin ihdası ve sonrasında ki tedavülünden kaynaklanmaktadır....

            UYAP Entegrasyonu