nin ödeneceğinin kararlaştırıldığını, sözleşme gereğince davalı şirkete 12.000.000.000 TL. bedelli bir bono verdiğini, buna rağmen dairenin teslim edilmediğini, dairenin müvekkiline tesliminin de hukuken imkansız olduğunun anlaşıldığını, bununla birlikte, davalının haksız olarak kendi edimini yerine getirmeden bu bonoya dayalı olarak aleyhine kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla icra takibine giriştiğini, senedin üzerine "ciro edilemez" şerhi yazılması nedeniyle bononun kambiyo senedi olma niteliğini yitirdiğini, bu nedenle kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi yapılamayacağını, ileri sürerek, şikayet yoluyla takibin iptaline ayrıca; davalının kendi edimini yerine getirmeden icra takibi yaptığından bedelsizlik nedeniyle itiraz yoluyla takibin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Öte yandan, keşide yeri unsuru bulunmayan dayanak belge bono olarak kabul edilemeyeceğinden, TTK'nun 776/1-f maddesinde öngörülen koşulu taşımayan bu belgeye dayanarak borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılması da mümkün değildir. İİK' nun 170/a-2. maddesine göre; ''İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı husularını re' sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.'' Somut olayda, takibe dayanak senette düzenleme yeri belirtilmediği gibi, düzenleyenin adının yanında da herhangi bir idari birim adının yazılı olmadığı görülmektedir. Bu durumda, sözü edilen belgenin kambiyo senedi niteliği taşımadığı anlaşılmaktadır....
Kocaeli İcra Müdürlüğünün 2020/85657 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, takibin; alacaklı T4 tarafından, borçlu T1 (vasisi T2 aleyhine, 10/05/2017 tanzim, 16/08/2017 vade tarihli, 1.130.000,00 TL bedelli bir adet senede istinaden, 13/08/2020 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatıldığı, ödeme emrinin 26/08/2020 tarihinde davacı küçüğün vasisine tebliğ edildiği, davacı vasinin 24/08/2020 tarihinde huzurdaki davayı açarak, 07/09/2017 tarihinde vefat eden muris Burak Kayan imzasına itiraz ettiği anlaşılmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Borçlunun Kambiyo Hukuku Bakımından Şikayeti” başlıklı 170/a-2 maddesinde; “İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.” hükmü bulunmaktadır...
Ancak, adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından lehtar olarak gösterilemeyeceğine dair dava sebebi kambiyo hukukuna ilişkin şikayet niteliğindedir.Yine, keşidecinin ( adi ortaklığın ortağı)-borçlu T1 olduğu, lehtarın adi ortaklık olduğu kabul edilirse bu defa borçlu ile lehtarın aynı kişi olacağı, iddiası alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesine ilişkin kambiyo hukukuna dair şikayet niteliğindedir. Lehtar adi ortaklığın çift imza ile temsil edildiği oysa ilk ciroda tek imza bulunduğu bu nedenlerle ciro silsilesinin bozulduğu, iddiasıda , kambiyo hukukuna ilişkin şikayet niteliğindedir. 30.11.2016 tarihli çekin keşide tarihinde tahrifat olduğu, parafın müvekkiline ait olmadığı aynı çekte karşılıksız kaşesi bulunmadığı, iddiaları da kambiyo hukukna ilişkin şikayet niteliğindedir. Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından adi ortaklık aleyhine takip yapılamayacağı iddiası da Y.12.HD.nin 2018/10648 E. 2019/13975 K. sayılı emsal içtihadına göre şikayet sebebidir....
İİK'nın 170/a-2. maddesine göre; ''İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı husularını re' sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.'' hükmü düzenlenmiştir. Takip konusu senedin incelenmesinde senette keşide yerinin bulunmadığı ,keşide yeri olarak kabul edilebilecek borçlunun adının yer aldığı kısımda da adres yer almadığı görülmüştür. Keşide yeri kambiyo vasfı açısından zorunlu unsur olduğundan takibe konu belge kambiyo vasfı niteliğinden olmadığından süresinde açılan davada mahkemece öncelikle kambiyo vasfının bulunup bulunmadığı resen incelenerek karar verilmesi gerektiğinden, davacı T1 yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi yerinde değildir....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Alacaklıyı zarara uğratmak amacıyla mevcudunu eksiltme suçu açısından, ilamlı icra takibinde hukuki sonuç doğurması bakımından ilamda yazılı borçlu şirket vekiline tebligat yapılması yasal ise de ceza hukuku bakımından cezaların şahsiliği prensibinin bir gereği olarak, şikayet olunan asıl borçlu şirketin yetkililerine değil de borçlu şirket vekiline icra emri tebligatının, cezai sorumluluk bakımından hukuki sonuç doğurmayacağı anlaşılmakla, Eylemlere ve yükletilen suçlara yönelik şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden tebliğnameye kısmen aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA, 20/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Suç tarihi şikayet tarihi olan 18.02.2013 tarihi olduğu halde, gerekçeli karar başlığında 12.02.2013 tarihi olarak yanlış gösterilmesi mahallinde düzeltilmesi mümkün maddi hata olarak öngörülmüştür. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; İlamlı icra takibinde hukuki sonuç doğurması bakımından ilamda yazılı borçlu vekiline tebliğat yapılması yasal ise de ceza hukuku bakımından cezaların şahsiliği prensibinin bir gereği olarak, şikayet olunan asıl borçluya değil de borçlu vekiline icra emri tebligatının, cezai sorumluluk bakımından hukuki sonuç doğurmayacağı cihetle, sonuç itibariyle doğru olan beraat kararına yönelik şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 18/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu durumda şirketi temsil yetkisinin müşterek imza ile sınırlandırıldığı, bu hususun ilan edildiği, bu nedenle davacı şirketin sadece diğer davacının imzası ile sorumluluk altına sokulamayacağı, ciro işlemindeki diğer temsilcinin imzasının eksikliğinin, davacı şirketi kambiyo hukuku bakımından sorumluluk altına sokmayacağı, ilan ile davacı şirket bakımından mutlak defi niteliği kazanan bu durumun davalıya karşı da ileri sürülebileceği, imzaların istiklali prensibi gereğince çekte imzası bulunan diğer kişilerin kambiyo hukukundan kaynaklanan sorumlulukları devam etse de, tek imza ihtiva eden ciro işleminin davacı şirketi borç altına sokmayacağı anlaşıldığından davacı şirket bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir....
İİK'nın 170/a maddesi gereğince icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikâyet ve itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını resen nazara alarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takibi iptal edebilir. Diğer taraftan, İİK'nın 170/a maddesinin son fıkrasına göre her ne suretle olursa olsun imza inkârı itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise bu madde hükmü uygulanmaz. Başka bir anlatımla borçlu imzaya itirazını geri almış veya borcu kısmen veya tamamen kabul etmiş ise, takip dayanağı senet kambiyo senedi niteliğinde olmasa veya alacaklı kambiyo hukuku gereğince takip hakkına sahip olmasa bile icra mahkemesi şikâyet üzerine veya re'sen takibin iptaline karar veremez....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 170/a maddesine dayalı borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayetine ilişkindir. İstanbul Anadolu 21. İcra Müdürlüğünün 2018/20244 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı davalı tarafından, borçlu davacı aleyhine toplam 1.819.356,75 TL alacağın tahsili amacı ile başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip olduğu, ödeme emrinin davacı borçluya 30/07/2018 tarihinde tebliğ edildiği, İstanbul Anadolu 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 28/11/2019 tarih 2018/778 Esas 2019/785 Karar sayılı kararı ile ödeme emri tebliğ tarihinin 21/09/2018 olarak düzeltilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayetinin İİK'nın 170/a maddesi göndermesiyle aynı Kanunun 168/3. maddesi gereğince ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 5 günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece re'sen gözetilmelidir....