Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

sınırları ile uygulama kadastrosu sınırlarının net olarak gösterilmediği, ortofoto uygulamasını içermeyen, tesis kadastrosu sınırları ile uygulama kadastrosu sınırlarının çakıştırıldığı krokide sayısal koordinatları göstermeyen, buna rağmen uygulama kadastrosu ile belirlenen taşınmaz sınırlarının, hava fotoğraflarındaki sınır görüntülerine uygun olduğu, bu kapsamda uygulama kadastrosu sınırlarında hata olmadığı yönünde açıklamalar içeren, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/2- a maddesine ve ilgili yönetmelik hükümlerine göre somut uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlamaktan uzak olan bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilmesinde isabet bulunmamıştır....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: Dava; kesinleşen uygulama kadastrosu tespitine itiraz davasıdır. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu İzmir ili, Kemalpaşa ilçesi, Gökçeyurt Mahallesinde 1971 yılında takeometrik ölçü yöntemi ile yapılan ilk tesis kadastrosu; 2015 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/2- a maddesi uyarınca yapılan uygulama (yenileme) kadastrosu bulunmaktadır....

Somut olayda; dava konusu taşınmaza ait tesis ve uygulama kadastrosuna ait pafta, tesis kadastrosu ve uygulama kadastrosu sırasında düzenlenen ölçü krokileri, ölçü cetvelleri ve hesap cetvelleri ile uygulama kadastrosu sırasında düzenlenen ada raporu getirtilmemiş, yine Mahkemece taşınmazın tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları getirtilerek dosya arasına alınmamış; teknik bilirkişiden, tesis kadastrosu sonucu oluşturulan paftadaki sınır yerleri ile uygulama kadastrosu sonucu oluşturulan paftadaki sınır yerlerinin yapılan çakıştırması sonucunda, birbirleriyle ve zeminle uyumlu olup olmadığını belirten, tesis kadastrosu sırasında taşınmazda sınırlandırma, ölçü, çizim veya hesaplama hatası yapılıp yapılmadığını açıklayan ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor aldırılmamıştır....

    Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve ilk kadastro tarihinde de mevcut olan sabit noktalardan, aynı döneme ve öncesine ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan bir dizi teknik çalışmalardan sonra tesis kadastrosu haritaları ortofoto üzerine işlenmekte, haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden kaynaklandığı tespit edilerek ada raporu düzenlenmekte ve bundan sonra yukarıda sözü edilen yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek 2013/9494-8759 değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. Yukarıda kısaca açıklanan çalışmalar tamamlandıktan sonra uygulama tutanakları ve haritaları askı ilanına çıkarılmaktadır....

      Dosya kapsamında bulunan 03.06.2021 tarihli teknik bilirkişi raporunda, taşınmazların tesis kadastrosu sınırı ile uygulama kadastrosu sonucu oluşturulan sınırları çakıştırılmış olup, buna göre, davacının iddiasına konu bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmın büyük bölümünün tesis kadastrosu sınırına göre de davacıya ait taşınmaz içerisinde kalmadığının anlaşılması karşısında, bu kısmın tesis kadastrosu sınırına göre de davacıya ait taşınmaz içerisinde kalmayan bölümü yönünden mahkemenin kabul ve gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

        Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırı içinde kalan tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden sonra 1993 yılında 6831 Sayılı Yasa hükmüne göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 13.09.1966 tarihinde yapılan genel arazi kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 06.11.1995 tarihinde ilan edilerek dava tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1966 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir....

          Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırı içinde kalan tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden sonra 1993 yılında 6831 Sayılı Yasa hükmüne göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 13.09.1966 tarihinde yapılan genel arazi kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 06.11.1995 tarihinde ilan edilerek dava tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1966 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir....

            Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır....

              Şöyle ki; orman kadastrosu ve genel arazi kadastrosu işlemleri, tabi oldukları kanun, hukuki konuları ve doğurdukları sonuç itibariyle birbirinden farklı olduğundan, genel kadastrodan sonra yapılan orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 22/1. maddesi anlamında 2. kadastro olarak kabul edilemez. 3402 sayılı Kanunun 22. maddenin beşinci fıkrasında “Tahditleri yapılarak kesinleşmiş ve tescil edilmiş ormanlara ait kayıt ve belgelerin tapu kütüğüne olduğu gibi aktarılır” hükmü bulunmaktadır. 3402 sayılı Kanunun yürürlüğü tarihinden önce genel kadastrosu yapılan yerlerde, tahditleri yapılmayan ormanlarda ve yine bu Kanunun yürürlüğünden sonra aynı Kanunun 4/3. maddesi hükmüne göre yapılan çalışma sonucu tescili yapılan ormanlarda ne gibi işlem yapılacağı konusunda Kadastro Kanununda hüküm bulunmadığından, bu tür ormanlar hakkında özel Kanun olan 6831 sayılı Orman Kanununun uygulanması gerekir....

                Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir....

                  UYAP Entegrasyonu