Ayrıca, 27.01.2009 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5831 Sayılı Yasa ile 3402 Sayılı Kadastro Yasasına eklenen 4. maddesi ile "EK MADDE 4 - 6831 Sayılı Orman Kanununun 20/6/1973 tarihli ve 1744 Sayılı Kanunla değişik 2'nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 Sayılı Kanunlarla değişik 2'nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11'inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir.Bu maddeye göre yapılacak kadastro çalışmaları ikinci kadastro sayılmaz." hükümleri yürürlüğe konulmuştur....
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1980 yılında yapılan ve dava tarihinden önce ilan edilerek kesinleşen orman tahdidi ve 1744 sayılı Yasa ile değişik 2. madde uygulaması vardır. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve 5831 sayılı Yasayla eklenen ek 4. maddesi gereğince yapılan kadastroda, tutanağın beyanlar hanesindeki ismin düzeltilmesine yönelik açılan davada, mahkemece davanın kabulü yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak hüküm fıkrasında, mahkemece kadastro tutanağının beyanlar hanesinde yapılan değişikliğin, beyanlar hanesine şerh verilmesine karar verilmesi gerekirken “düzeltilmek suretiyle tapuya tesciline” şeklinde karar verilmesi doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....
Çekişmeli taşınmazın kadastrosunun 1979 yılında yapılmak suretiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği, tutanağın edinme sebebinde gösterilen orman sınırları dışına çıkarıldığına dair ibarenin 2010 ve 2011 yılında beyanlar hanesine de şerh verildiği, davacının da beyanlar hanesinde adı geçenlerden 1987 yılında noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak satın aldığını ve o tarihten itibaren kendi kullanımında olduğunu öne sürerek eldeki davayı açmış olması karşısında, kadastro tespitinin yapıldığı 1979 tarihinden önceye dayalı bir iddiasının olmadığı açıktır. Hal böyle olunca; davanın tespitten sonraki sebebe dayalı olması karşısında 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin geçtiği söylenemez....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davalı Köy Tüzel Kişiği ve Hazine yönünden davanın kabulü ile; 882 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesindeki muhtesat bilgileri kısmındaki "... işgalindedir" şeklindeki tespitin iptali ile tapu kaydındaki bu kaydın "... oğlu, ...'dan olma 1959 doğumlu davacı ...'ın kullanıp zilyetliğinde olduğunun" tespiti ile bu şekilde tapu kaydının beyanlar hanesine şerh edilmesine, Tapu Sicil Müdürlüğü yönünden davanın husumetten reddine karar verilmiş; hüküm, Hazine vekili ve Köy Tüzel Kişiliği temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, temyiz karar harcı peşin yatırıldığından harç alınmasına yer olmadığına, 29.05.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : KADASTRO KANUN YOLU : TEMYİZ Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen gün ve saatte temyiz eden Hazine vekili Avukat ... geldi. Aleyhine temyiz istenilen taraftan gelen olmadı. Gelenin yüzüne karşı duruşmaya başlandı. Sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, önceki günlü geri çevirme kararıyla getirtilen belgeler de okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında 150 ada 25 parsel sayılı 3454,48 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, ifraz, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 3/16 payı ... kızı ... ve 13/16 payı ... oğlu ... adına tespit edilmiştir....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davaların kabulüne, çekişmeli 1356 ada 3 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesine, taşınmazın davacılar ... ve ... ile müdahiller ... ve ...'in fiili kullanımlarında bulunduğu şerhinin yazılmasına, diğer zilyetlik şerhlerinin aynen korunmasına karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 3402 sayılı Yasa'ya 5831 sayılı Yasa'nın 8. maddesi ile eklenen Ek-4. maddesine göre yapılan kullanım kadastrosuna itiraza ilişkindir. Kural olarak kadastro davaları, lehine tespit ya da Kadastro Komisyonlarınca adlarına tescile karar verilen gerçek veya tüzel kişiye karşı açılır. Dava 3402 sayılı Yasa'nın Ek-4. maddesine göre yapılan kullanım kadastrosuna itiraz niteliğinde bulunduğundan husumetin taşınmazın tespit maliki olan ...ye ve beyanlar hanesinde ismi yazılı kişilere yöneltilmesi zorunludur....
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan incelemede; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19.maddesi uyarınca, taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye ve paydaşlardan birine ait muhtesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilir....
dan satın aldığını beyan ettiği, yapılan keşifle de senedinin ve özel parselizasyonun bu yerin bir kısmına uyduğunun tespit edildiği, dava konusu taşınmazın bulunduğu ... bölgesinde kullanım tespitine yönelik itirazlarda davacılarca ve de davalılarca fiili kullanım olmayan durumlarda satış senetlerinin, özel parselizasyon kayıtları ve vergi beyannamelerinin dikkate alındığı yönündeki Yargıtay uygulamaları gözetilerek dava konusu taşınmazın beyanlar hanesinde adı geçen ... ve ..., ...'ın da tıpkı davacı gibi taşınmazları ...'...
Her ne kadar mahkeme gerekçesi doğru değil ise de incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve 2924 Sayılı Yasanın 11/3. maddesine göre ”......muhdesat ile tasarruf edenlerin isimlerinin kadastro çalışmaları sırasında, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterileceği” ve “kadastro çalışmaları sonucunda belirlenen kişilerin, bu maddenin 4. fıkrasına göre gerçek hak sahibi olup olmadıkları hususunun ayrıca Orman Bakanlığınca tespit edileceği” yine 2924 Sayılı Yasanın 21. maddesi gereğince çıkartılan yönetmeliğin 45. maddesine göre ”Hak sahipleri tespit komisyonu, beyanlar hanesinde ismi ... kişilerin, hak sahipliği tanımı çerçevesinde, hak sahibi olup olmadıklarını tespit eder ve hak sahibi olarak tespit edilenleri, hak sahibi sicil defterine işler” hükmü bulunduğu, aynı yönetmeliğin 46. maddesinde, komisyonun hak sahibi olarak tanımlamadığı kişilerin itiraz ve dava haklarının düzenlendiği, bu nedenle açıklanan durumlara uymayan davanın dinlenme olanağı bulunmadığından davanın...
hatalı olup, davacı Hazine tarafından da beyanlar hanesindeki kullanıcı şerhinin terkini istemiyle dava açıldığına göre, mahkemece çekişmeli taşınmazların kadastro tutanaklarının beyanlar hanesinde yer alan "bu parsel ... oğlu ... kullanımındadır" şeklindeki şerhlerin terkinine karar verilmesi ve taşınmazlar üzerindeki muhdesatların ve kime ait olduklarının beyanlar hanesinde gösterilmesiyle yetinilmesi gerekirken, davacı Hazinenin ana dosyada ve birleşen dosyalarda şerhin kaldırılmasına yönelik olarak açmış olduğu davalarının reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğuna" değinilmiştir....