Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki muhdesatın aidiyetinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince Mahkemenin görevsizliğine, davanın usulden reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü: Bölge Adliye Mahkemelerinin, yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemelerinin görev ve yetkisi hakkında verdikleri kararlar ile yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararları, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin üç numaralı alt bendi uyarınca kesin olup aynı Kanun’un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca temyiz edilemez. Somut olaya gelindiğinde; davacının muhdesatın aidiyetinin tespiti istemiyle müracaatta bulunduğu ... 6. İcra Hukuk Mahkemesince; ......

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil KARAR Dava, inançlı işlemden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, ayrıca aynı taşınmazdaki muhdesatın aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir. Mahkemece de, uyuşmazklık bu şekilde nitelendirilerek çözüme kavuşturulduğuna göre; Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 10.01.2013 tarih ve 1 sayılı Kararı ile hazırlanıp Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarih 1 sayılı Kararı ile aynen kabul edilen ve 26.01.2013 tarih 28540 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (14.) Hukuk Dairesi'ne ait olması icap eder. Mahkemenin tapu iptali ve tescil isteğinin reddine yönelik kararının davacı, muhdesatın tespitine ilişkin kararının davalılar tarafından temyizi üzerine; Yargıtay 1....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesatın aidiyetinin tespiti ... ile ... ve müşterekleri aralarındaki muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ......

        İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: Ordu 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/233 esas, 2022/243 karar sayılı kararında: "Aidiyetinin tespiti istenen muhdesatın bir kısımının üzerinde bulunduğu 1535 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkında T2 tarafından kamulaştırma işlemi yapılmış olması nedeniyle davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu görülmüştür. Aidiyet tespiti davasında sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için davaya konu edilen muhdesatın kim tarafından, kime ait olmak üzere, bir başka deyişle kimin adına ve hesabına yaptırıldığının duraksamasız belirlenmesi zorunludur. Yine; davaya konu edilen muhdesatın yeni bir yapı meydana getirme niteliğinde olması gerekir. Başka bir ifade ile muhdesat yapılırken emek ve parasal yönden katkıda bulunulması, kendi kullanımına yönelik tadilat iyileştirme vs. yapılması aidiyetin tespitinde önemli olmayıp, muhdesatın kime ait olmak üzere, kimin adına ve hesabına yaptırıldığının belirlenmesi zorunludur....

        Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki, çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteği, muhdesatı meydana getirenin tespiti isteğini de kapsadığı kabul edilmelidir. Bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda, muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespiti isteğinin kabulüne, karar verilmesi gerekir....

        Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. 3. Paylı ya da elbirliği mülkiyetine konu olan taşınmazlar üzerinde bulunan muhdesat, pay sahiplerinden biri tarafından meydana getirilebileceği gibi, pay sahibinin bayii ya da miras bırakanı tarafından da meydana getirilmiş olabilir. Muhdesatın, davacı pay sahibi tarafından meydana getirilmesi durumunda, muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verileceği gibi, davacı pay sahibinin bayii ya da murisi tarafından meydana getirilmesi durumunda da muhdesatın davacıya aidiyetine karar verilmesinde bir duraksama bulunmamaktadır. 4. Öte yandan; TMK hükümlerine göre bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların mülkiyeti kural olarak arzın mukadderatına tâbidir. Taşınmazın arzının maliki olan paydaşlar tapu payları oranında taşınmaz üzerindeki muhdesatların da maliki sayılırlar. 3. Değerlendirme 1....

          Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. 3. Paylı ya da elbirliği mülkiyetine konu olan taşınmazlar üzerinde bulunan muhdesat, pay sahiplerinden biri tarafından meydana getirilebileceği gibi, pay sahibinin bayii ya da miras bırakanı tarafından da meydana getirilmiş olabilir. Muhdesatın, davacı pay sahibi tarafından meydana getirilmesi durumunda, muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verileceği gibi, davacı pay sahibinin bayii ya da murisi tarafından meydana getirilmesi durumunda da muhdesatın davacıya aidiyetine karar verilmesinde bir duraksama bulunmamaktadır. 4. Öte yandan; TMK hükümlerine göre bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların mülkiyeti kural olarak arzın mukadderatına tâbidir. Taşınmazın arzının maliki olan paydaşlar tapu payları oranında taşınmaz üzerindeki muhdesatların da maliki sayılırlar. 3. Değerlendirme 1....

            Açıklanan bu ilke ve esaslara göre kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Bundan ayrı tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 Sayılı HMK 106/2 m.) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür. Bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup yargılamamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi hakim tarafından da resen gözetilir. Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının kentsel dönüşüm uygulamasının yada kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir....

            O halde, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında; Mahkemece, anılan parselin kadastro tutanağının ilgili Tapu Müdürlüğü'nden getirtilerek kadastro tespiti ve kesinleşme tarihlerinin belirlenmesi ile dava konusu binanın ve bağımsız bölümlerinin göz önünde bulundurularak görülmekte olan eldeki davanın kadastro tespiti öncesi muhdesatlar için yukarıda açıklanan 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının değerlendirilmesi, buna göre anılan parsel üzerindeki muhdesat hakkında toplanan tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek sonuca gidilmesinde isabet bulunmamaktadır. Bundan ayrı, Mahkemece; 17/02/2014 tarihinde yapılan keşifte, davacı tanığı ..., davacılar Hasan ve Osman'ın binanın üçüncü ve dördüncü katını tamamen yaptırdığını, diğer bir davacı tanığı olan ... üç, altı ve yedinci daireleri davacıların yaptırdığını beyan etmiş iken, davalı tanığı ......

              Somut olayda, davacı dava dilekçesi ile iki katlı yapının 1 (bir) katının kendisine aidiyetinin tespiti yanında yapı bedelinin belirlenmesi ve tahsili isteminde bulunmuştur. Bu şekli ile dava, niteliği itibariyle salt muhdesatın tespiti davası olmayıp, davacı (hak iddiası yanında) sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talebinde de bulunduğuna göre, Mahkemece, alacak davası hakkında da işin esasına girilerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sadece muhdesatın tespiti yönünden hüküm tesis edilmesi 6100 sayılı HMK’nin az yukarıda açıklanan ilkelerine aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

                UYAP Entegrasyonu