Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, özü itibariyle uygulama faaliyetinin yukarıda açıklanan ilke ve yöntemlere göre yapılıp yapılmadığının denetlenmesini zorunlu kılan davalardır.Yöntemine uygun yapılmayan uygulama kadastrosu, mülkiyete ilişkin kazanılmış hakların ihlali sonucunu doğurur. Bu nedenle, uygulama kadastrosundan kaynaklanan ihtilafın çözümü için nasıl bir araştırma yapılması gerektiği hususu önem taşımaktadır. Yukarıda yer alan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, uygulama kadastrosu, önemli oranda bir mühendislik faaliyetidir....

Kayalıoğlu Beldesinde dava devam ederken 6831 sayılı Kanun kapsamında orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulama çalışmalarına 26.09.2001 tarihinde başlanmış, eldeki dava nedeniyle kesinleşmemiştir. Kayalıoğlu Köyünde arazi kadastrosu 1959 yılında 766 sayılı Tapulama Kanunu gereğince yapılmış ve davalı parsel mera olarak sınırlandırılmıştır. Dosya kapsamından, davanın 09/06/199 tarihinde açıldığı ve yörede dava tarihinden sonra 26/09/2001 tarihinde başlayan orman kadastro ve 2/B madde uygulama çalışmaları nedeniyle davanın aynı zamanda orman kadastrosuna itiraza dönüştüğü anlaşılmaktadır. Orman kadastrosuna itiraz davalarında davaya bakma görevi kadastro mahkemesine aittir....

    Hukuk Dairesi HÜKÜM/KARAR : Başvurunun Esastan Reddi İLK DERECE MAHKEMESİ : Yozgat Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadastro müdürlüğüne yönelik davanın husumet yokluğundan, diğer davalılara yönelik davanın esastan reddine karar verilmiştir. Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir....

      Mahkemece, Orman Yönetiminin talebinin uygulama kadastrosuna itiraz yanında tescil talebini de içerdiğinden tescil talebine ilişkin talebin tefrikine karar verilmiş, yargılama sonucunda 22/2-a çalışmalarına itiraza ilişkin davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz davasıdır. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 17.04.1979’da ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2. madde uygulamaları ile 1987 yılında yapılarak kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde çalışmaları bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu çalışmaları ise 1968 yılında gerçekleştirilmiştir. 1967 yılında yapılan genekl arazi kadastrosu çalışmaları ile 2014 yılında yapılan 22/2-a madde çalışlmaları vardır....

        O halde, mülkiyet ihtilafına ilişkin davanın, bu davadan tefrik edilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda mülkiyet uyuşmazlıklarının tartışma konusu yapılamayacağı belirtilerek hüküm kurulması doğru değildir. Uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olarak; fen bilirkişisinden yukarıda açıklanan şekilde denetime elverişli rapor ve harita alınmamış, tesis kadastro paftası ile uygulama kadastro paftası çakıştırılıp irdelenmemiş, daha çok mülkiyet ihtilafına yönelik olarak hava fotoğrafı ve ortofoto üzerinde davacının keşifte gösterdiği taşınmaz bölümlerinin tesis kadastrosu sırasındaki durumları değerlendirilmiştir....

          O halde, mülkiyet ihtilafına ilişkin davanın, bu davadan tefrik edilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda mülkiyet uyuşmazlıklarının tartışma konusu yapılamayacağı belirtilerek hüküm kurulması doğru değildir. Uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olarak; fen bilirkişisinden yukarıda açıklanan şekilde denetime elverişli rapor ve harita alınmamış, tesis kadastro paftası ile uygulama kadastro paftası çakıştırılıp irdelenmemiş, daha çok mülkiyet ihtilafına yönelik olarak hava fotoğrafı ve ortofoto üzerinde davacının keşifte gösterdiği taşınmaz bölümlerinin tesis kadastrosu sırasındaki durumları değerlendirilmiştir....

            Yönetimi vekili de 18/02/2013 tarihli karşı dava dilekçesi ile taşınmazın kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı iddiasıyla tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece, Hazine aleyhine açılan orman kadastrosuna itiraz davasının husumetten reddine, diğer davalılar aleyhine açılan orman kadastrosuna itiraz davasının esastan reddine, karşı tapu iptali tescil davasının tefrikine karar verilmiş, hüküm davacı - karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 1949 yılında keşinleşen orman kadastrosu, 25/12/2012 tarihinde ilan edilip kesinleşen, evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve sınırlaması yapılmış ormanlarda aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması, 1955 yılında kesinleşen arazi kadastrosu vardır. Dava, orman kadastrosuna itiraz istemine ilişkindir....

              Yönetimi vekili de 15/04/2013 tarihli karşı dava dilekçesi ile kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı iddiasıyla, tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece, Hazine aleyhine açılan orman kadastrosuna itiraz davasının husumetten; diğer davalılar aleyhine açılan orman kadastrosuna itiraz davasının esastan reddine, karşı tapu iptali tescil davasının tefrikine karar verilmiş, hüküm davacı - karşı davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 1949 yılında keşinleşen orman kadastrosu, 25/12/2012 tarihinde ilân edilip kesinleşen, evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve sınırlaması yapılmış ormanlarda aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması, 1955 yılında kesinleşen arazi kadastrosu vardır. Dava, orman kadastrosuna itiraz istemine ilişkindir....

                Yapılan istinaf incelemesi sonucunda ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, taşınmaz sınırlarının tek tek değerlendirmeye tabi tutulup, tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmesi faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Uygulama kadastrosunun amacı, tesis kadastrosuna ilişkin mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı gibi aynı nitelikteki uyuşmazlıklar da uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamaz....

                Davacı, uygulama kadastrosu sırasında çekişmeli taşınmazın yüz ölçümünün azaldığı iddiası ile Kadastro Müdürlüğü'ne husumet yönelterek dava açmıştır. Bilindiği üzere 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz davalarında husumet, yapılan tespit sonucunda, itiraz edenin taşınmazları aleyhine yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmazların maliklerine yöneltilmesi gerekir. Ancak uygulama kadastrosu sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan veya yüzölçümü artan taşınmaz veya taşınmazların bulunmaması halinde ise Kadastro Müdürlüğü'ne husumet yöneltilerek de dava açılabilir. Davanın kime yöneltilmesi gerektiğinin açıklığa kavuşturulabilmesi için de öncelikle mahallinde keşif ve uygulama yapılarak davacıya ait taşınmazların yüzölçümlerinde oluşan azalmaların hangi nedenden kaynaklandığının uzman fen bilirkişi raporuyla yöntemince saptanması zorunludur....

                UYAP Entegrasyonu