Uygulama kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, kadastro faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yöneliktir....
DELİLLER: Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, çekişmeli taşınmaza ait kadastro tutanağı, tapu kaydı, yapılan keşif, alınan bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı. GEREKÇE: HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava dilekçesinde ki açıklamaya göre dava, Kadastro Kanunu'nun 22. maddesi uyarınca açılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindedir....
Dosyada doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle davacı tarafa dava konusu eski 367 (yeni 175 ada 4) parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak uygulama kadastrosunun düzeltilmesi taleplerinin olup olmadığı açıklattırılmalı; var ise uygulama kadastrosuna itiraz talepleri yönünden Kadastro Mahkemesine karşı görevsizlik verilmek üzere uygulama kadastrosuna itiraz talebi öncelikle dosyadan tefrik edilmeli, mülkiyete ilişkin talep eldeki dosyada tutulmalı, Kadastro Mahkemesinde devam edecek olan uygulama kadastrosuna itiraz davası bu dosya yönünden bekletici mesele yapılmalı; Davacı tarafın uygulama kadastrosuna itiraz taleplerinin olmaması halinde ise, dava konusu taşınmaz hakkında uygulama kadastrosuna ilişkin olarak kapalı sicil oluşturulmasını sağlamak üzere, olağan usullere göre kesinleştirme işlemlerinin yapılması için uygulama kadastrosu tutanak aslı ile uygulama kadastrosu komisyon kararının aslı derhal Kadastro Müdürlüğüne gönderilmeli; ayrıca davacının orman parseli ile kendi parseli...
Dava,uygulama kadastrosuna itiraz davasıdır. Yerel Mahkemece, davacının hissedarı olduğu dava konusu taşınmazdaki diğer mirasçılarının tamamının muvafakatlarını almadan ya da davaya katılımlarını sağlamadan dava açamayacağı gerekçesiyle aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. Şöyle ki; eldeki dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesine dayalı olarak yapılan uygulama kadastrosuna itiraz davası niteliğindedir....
Bu durumda, davacının tesis ve uygulama kadastrolarına göre davalıya ait çekişmeli taşınmaz içinde kalan bölümün kendisine ait olduğuna ilişkin iddiası göz önüne alındığında dava her ne kadar uygulama kadastrosuna itiraz edilerek açılmış olsa da, uyuşmazlığın mülkiyete ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....
DELİLLER: Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, çekişmeli taşınmaza ait kadastro tutanağı, tapu kaydı, yapılan keşif, alınan bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı. GEREKÇE: HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava dilekçesinde ki açıklamaya göre dava, Kadastro Kanunu'nun 22. maddesi uyarınca açılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindedir....
Kadastro mahkemesince bakılacak dava türleri 3402 sayılı Yasa'nın 26. maddesinde gösterilmiş olup, 6831 sayılı Yasa'nın 11. maddesine göre bu davalar dışında, otuz günlük askı süresi içinde açılan orman sınırlaması ve 2/B madde uygulamasına itiraz davaları da kadastro mahkemesinde görülüp sonuçlandırılır. Bu nedenlerle tescil davasında asliye hukuk mahkemesi, orman kadastrosuna itiraz davasında ise kadastro mahkemesi görevlidir. Görev yönü kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında, (temyiz aşaması da dahil olmak üzere) resen gözetilmesi zorunludur....
Her ne kadar Yüksek Mahkemenin önceki içtihatları aksi yönde olsa da, son dönem içtihatlarında bu konuda değişikliğe gidilmiş ve her bir hissedarın tek başına uygulama kadastrosuna itiraz davasını açabileceği kabul edilmiştir. (Emsal nitelikte Yargıtay 8.HD'nin 30.09.2021 tarih ve 2021/11609 Esas, 2021/9846 Karar sayılı kararı) Dolayısıyla, uygulama kadastrosuna itiraz davalarının tüm hissedarlar tarafından birlikte açılmasına gerek bulunmayıp, hissedarlardan biri yada bir kaçının da tek başına iş bu davayı açması mümkündür. Hal böyle olunca, Yerel Mahkemenin uygulama kadastrosuna itiraz davasının aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin kararı hukuka aykırı bulunmaktadır....
Somut olayda öncelikle tartışılması gereken husus, davanın bölgede 2016 yılında yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğin de mi olduğu yoksa mülkiyet hakkına ilişkin bir tapu iptal ve tescil istemine mi ilişkin olduğudur. Buna göre; her ne kadar mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş ise de, davacının iddiasını ileri sürüş biçimi, dava dilekçesinde açıkça taşınmazın 2016 yılında kadastro çalışmasına tabi tutulduğunu ve tespit sonucu 30.75 m2 olarak tescil edildiğini öne sürmesine ve özellikle Kadastro Müdürlüğü'ne husumet yönelterek dava açılmış olması karşısında istem, uygulama kadastrosuna itiraz istemine ilişkin olup, mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verilmesi isabetsizdir....
Kadastro Mahkemesinin 2015/11 Esas, 2016/20 Karar sayılı 02.12.2016 tarihli kararının 6100 sayılı HMK'nin 353/(1)-b.2. maddesi gereğince kaldırılmasına, dava konusu taşınmazların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/2-a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastro tespitleri yasa ve yönetmeliklere uygun olarak yapıldığından davacının uygulama tespitine itiraz davasının reddine, taşınmazların uygulamam tespiti gibi tapuya kayıt ve tesciline, davacının, dava konusu parsellerin orman tahdit sınırları içinde kalan kısımlarının orman vasfı ile Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline ilişkin davası mülkiyete ilişkin olduğundan ve Kadastro Mahkemesinde görülmesi mümkün olmadığından ......