Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile, mera özel siciline yazdırılmak suretiyle Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir....

Mahkemece; davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tespitinin iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün davalılardan ... tarafından temyizi üzerine Dairenin 16/06/2014 gün ve 2014/1885 E. - 6537 K. sayılı kararıyla bozulmuştur. Bozma kararında özetle "...Davanın açıldığı tarih itibariyle kadastro tespitinin kesinleştiği, davaya bakma görevinin kadastro mahkemesine ait olmadığı, görevsizlik kararı verilmesi..” gerektiği belirtilmiş, davacı Hazine vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur. Davacı Hazine vekili karar düzeltme dilekçesinde; çekişmeli taşınmazın bulunduğu Üzümlü köyünde genel arazi kadastro çalışması sonuçlarının 03.12.2007 - 02.01.2008 tarihleri arasında askıya çıkarıldığını, davanın 02.01.2008 tarihinde süresinde açıldığını, kadastro mahkemesinin görevli olduğunu belirterek bozma kararının kaldırılıp yerel mahkeme kararının onanmasını istemiştir....

    Ancak kadastro komisyonunca tespite aykırı bir karar verilmemiş olduğuna göre; kararın hüküm fıkrasının (1) numaralı bendindeki "davalı parselin komisyon tarafından yapılan tespitinin iptaline" sözcüklerinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine "davalı parselin kadastro tespitinin iptaline" sözcüklerinin eklenmesine ve hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 16.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Ancak, dava konusu olduğu düşünülerek dosyaya aslı getirtilen 140 ada 137 sayılı parsele yönelik bir dava bulunmadığı anlaşıldığına göre tutanağın olağan usule göre kesinleştirilmesi için kadastro müdürlüğüne iadesine karar vermek gerekirken bu hususta bir karar verilmemiş olması isabetsiz olup bozma nedeni ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden kararın hüküm fıkrasının 1. bendinden sonra gelmek üzere "140 ada 137 parsel parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin olağan usule göre tamamlanması için Kadastro Müdürlüğüne iadesine" sözlerinin yazılmasına, diğer bentlerin numaralarının da buna göre değiştirilmesine ve hükmün DÜZELTİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, 04.12.2012 gününde oybirliği ile karar verildi....

        Somut olayda; davacının hissedarı olduğu 103 ada 41 parselin (eski 397) kadastro tespitinin 18.05.1990 tarihinde kesinleştiği, dava konusu 103 ada 42 parselin (eski 103 ada 17 parsel) ise bağ vasfı ile davalı T2 adına 2016 yılında kadastro tespitinin yapıldığı ve 07.11.2016 tarihinde bu taşınmaza ait kadastro tespitinin de kesinleştiği, bilahare her iki taşınmazda da 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi uyarınca güncelleme çalışması yapıldığı, 17/03/2021- 15/04/2021 tarihleri arasında ilan edildiği, davanın ise 13.04.2021 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır....

        Ancak, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca kadastro hakimi doğru, infazı kabil, infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak ve taşınmaz hakkında sicil oluşturmaya elverişli şekilde karar vermek zorundadır....

          Kadastro Mahkemesi’nin 1990/93 Esas, 1991/82 Karar sayılı dosyası ile taşınmazın ... adına olan tapu kaydının iptali ve adına tescili için dava açmıştır. Mahkemece, yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tespitinin iptaline, davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş ve taşınmaz 11.12.1992 tarihinde ... oğlu ... adına tapuya hükmen tescil edilmiştir. Davacı ... bu kez ... Kadastro Mahkemesi’nin 1990/93 Esas ve 1991/82 Karar sayılı hükmünün 1 fıkrasında; "Davanın kabulü ile... ,... Köyü... Mevkii ... ada 43 parselin davalı ... adına olan tespitin iptali ile davacı adına tesciline" şeklinde hüküm kurulduğunu, buna karşın kararda davacının nüfus bilgilerinin eksik olduğunu ileri sürerek, maddi hatanın giderilmesini talep etmiştir. Mahkemece, 24.07.2015 tarihli karar ile, tavzih talebinin kabulüne, hükmün 1. fıkrasının "Davanın kabulü ile ..., ...Köyü ......

            Davacı ... 16/08/2010 havale tarihli dilekçesi ile ... ilçesi ... köyünde bulunan ... ada ... parsel sayılı taşınmazı 1993 yılından bu yana nizasız ve fasılasız olarak kullandığını, 1994 yılında 7 adet 2 katlı binanın kaba inşaatını tamamladığını, 2007 yılında 2 katlı binadan birisini davalı ve eşine oturmaları için geçici olarak verdiğini ancak gerçekleştirilen kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın ve evin davalının kullanımında olduğuna dair şerh verildiğini belirterek taşınmaz hakkındaki kullanım kadastrosu tespitinin iptali ile kendi lehine kullanıcı şerhi verilmesini talep etmiştir....

              Birleşen 2008/18 Esas sayılı dosyada davacı ... vekili, ....., Merkez ...Köyü 103 ada, 51 parsel sayılı taşınmazın kadastro sırasında tespitinin ... adına yapıldığını, tespitin iptali ile taşınmazın Hazine adına tespit ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen 2008/19 Esas sayılı dosyada davacı ... vekili, ....., Merkez ...Köyü 103 ada 52 parsel sayılı taşınmazın kadastro sırasında tespitinin ... adına yapıldığını, tespitin iptali ile taşınmazın Hazine adına tespit ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen 2008/20 Esas sayılı dosyada davacı ... vekili, ....., Merkez ...Köyü 103 ada 53 parsel sayılı taşınmazın kadastro sırasında tespitinin ...adına yapıldığını, tespitin iptali ile taşınmazın Hazine adına tespit ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir....

                Somut olayda ise; yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı 30.06.2008 tarihli son oturumda oluşturulan kısa kararında "..... ili, ... ilçesi, ... mahallesi, ... mevkiindeki 0408,75 m2'lik 452 ada 57 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, davaya konu bu taşınmazın vasfında adına tapuya kayıt ve tesciline, yine mahkemenin ... Esas sayılı dosyasında davacı olan ... ... sübut bulmayan davasının reddine," dendiği halde, gerekçeli kararında ".. ili, ... ilçesi, ... mahallesi, ... mevkiindeki 1721.82 m2'lik 450 ada 20 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, davaya konu bu taşınmazın vasfında adına tapuya kayıt ve tesciline” şeklinde hüküm kurulmuştur. Bu durum çelişki oluşturmaktadır. Oysa, kısa kararla gerekçeli kararın çelişik olması mutlak bozma nedeni oluşturur (İBBGK 10.04.1992 t, 1991/7 E. – 1992/4 K.) (Hukuk Muhakemeleri Kanununun 298/2 maddesi)....

                  UYAP Entegrasyonu