Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sulh Hukuk Mahkemesince, davanın 30 günlük itiraz süresi geçtikten sonra açılmış olduğu gerekçesiyle verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine dava dosyanın gönderildiği Asliye Hukuk Mahkemesi'nde yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, sayısallaştırma hatasını giderir nitelikteki Kadastro Müdürlüğünce yapılan 41. Madde düzeltmesine konu işleminin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyen teknik bilirkişi ...’ın, davaya konu edilen düzeltme işlemi sırasında görev aldığı anlaşılmaktadır. Kadastro Müdürlüğü'nce 3402 sayılı Yasa'nın 41. maddesine göre yapılan düzeltme işleminin uygunluğunu denetlemeye yönelik eldeki davada, düzeltme işlemini yapan ekip içerisinde görev alan teknik elemanın yargılama sırasında bu kez teknik bilirkişi olarak görev almış olması yasal düzenlemelere aykırıdır....

    Yasada öngörülen bu süre hak düşürücü bir süre olmayıp sadece, hak kaybı olmaması amacıyla, düzeltme kararının tescilinden önceye ilişkin bir nevi bekleme süresidir. Bu sürenin geçirilmiş olması ya da düzeltme talebinin reddedilmesi halinde 41. maddeye ilişkin sebeplerle genel hükümlere göre tapu iptali ve tescil davası açılması imkan dahilindedir. Ancak, 30 günlük süre içinde açılacak davalarda görevli mahkeme, 3402 sayılı Yasa'nın 41/1. maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu halde, 3402 sayılı Yasa'nın 41. maddesine dayanılarak, düzeltme kararı infaz edildikten (30 günlük süreden) sonra açılacak davalar ile düzeltme isteminin idarece reddi halinde açılacak davalarda ise görevli mahkeme; Kadastro Kanunu’nda bu konuda bir hüküm yer almadığından, 6100 sayılı HMK'nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir....

    Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1998/347 E-2011/53 K. sayılı katılma alacağı ilamına dayalı olarak 05.02.2011 tarihinde başlatılan ilamlı takipte, takip dayanağı ilam 26.06.2012 tarihinde esastan bozulmuş ve icra müdürlüğünce 10.09.2012 tarihinde, İİK'nun 40. maddesi gereğince bozma sonrası kesinleşmiş bir ilam ibraz edilinceye kadar takibin durdurulmasına karar verilmiştir. Borçlunun, ilam kesinleşmeden ilamın icraya konulamayacağı yönünde bir şikayeti bulunmamasına rağmen, mahkemece, talep aşılıp bu husus değerlendirme konusu yapılarak icra emrinin iptaline karar verilmesi doğru değildir. Kaldı ki, takip dayanağı ilam, katılma alacağına ilişkin olup, infazı için kesinleşmesi de gerekmemektedir. Borçlu şikayetinde bozma ilamından sonra karar düzeltme başvurusunun sonucuna kadar takibin durdurulmasını ve bozma kararına karşı yapılan karar düzelteme talebinin reddi halinde ise takibin tümden iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

      Kadastro müdürlüğünün resen veya ilgililerin başvurusu üzerine yapacağı açıklanan düzeltme işlemlerinin ilgililere tebliğinden sonra, ilgililerin sulh hukuk mahkemesine 30 gün içinde açacakları davada, düzeltme işlemi yararına olan kişi ya da kişileri hasım göstererek işlemin iptalini isteyebilir. Düzeltme işleminin kadastro müdürlüğünce resen yapıldığı durumlarda müdürlüğe karşı da dava yöneltilmelidir. Eldeki davada, davacı düzeltme işlemi ile taşınmazının yüzölçümü miktarırnın azaldığını belirterek bu azalma nedeniyle işlemin usulsüzlüğünü ileri sürerek iptal isteğinde bulunmuştur. Hal böyle olunca da, dava yukarıda açıklandığı şekli ile doğrudan 41.madde kapsamında düzeltme işlemin iptali niteliğindedir. Düzeltme işlemi ile davacı taşınmazında 200 metrekarelik azalma olduğu belirtilerek, bu nedenle istem tapu iptali tescil davası şeklinde değerlendirilerek görevsizlik kararı verilmesi doğru değildir. Karar bozulmalıdır....

        Kanunu'nun 41. maddesi gereğince düzeltme yapılması taleplerinin ... Müdürlüğünce ... tespiti sırasında tersimat hatası yapılmadığı gerekçesi ile reddedildiğini ileri sürerek ret kararının kaldırılması istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı tarafından yapılan başvuru sonucunda ... Müdürlüğünce düzeltme yapılamayacağı belirtilerek talebin reddine karar verilmiştir. Davacı bu karara karşı dava açmıştır. Mahkemece ... Müdürlüğü tarafından 3402 sayılı Kanun'un 41. maddesi uyarınca yapılıp davacıya tebliğ edilen bir düzeltme işlemi bulunmadığı ve red kararına karşı 41. maddeye dayanılarak dava açmanın mümkün olmadığı gerekçesi ile dava reddedilmiştir....

          K A R A R Kadastro Müdürlüğünce 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41. maddesi uyarınca ...'nın talebi üzerine yapılan düzeltme işlemi sırasında ... Merkez İlçesi, ... Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda ... ... adına kayıtlı olan 101 ada 28 parsel sayılı 231,92 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 246,92 metrekare yüzölçümlü olarak belirlenerek tapu kaydında düzeltme yapılmasına karar verilmiştir. Davacılar ... ve müşterekleri, Kadastro Müdürlüğü'nce 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41. düzeltme işlemi sırasında kendisine ait taşınmazın sınırının yanlış belirlendiğini ve yanlışlığın davalıya ait 101 ada 28 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklandığını ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            Somut olayda; 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 9/son maddesinden kaynaklanan düzeltme işleminin iptali istemine ilişkin bir talebin söz konusu olmadığı, davacılar tarafından, Kadastro Müdürlüğünün eski 586, yeni 115872 ada 1 sayılı parsel hakkındaki düzeltme kararının iptaline karar verilmesi istemiyle dava açılmıştır. Dava, Kadastro Müdürlüğü tarafından 3402 sayılı Yasa'nın 41. maddesi uyarınca yapılan teknik hatanın düzeltilmesi işleminin iptali istemine ilişkindir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41. maddesi uyarınca; kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya Kadastro Müdürlüğünce re'sen düzeltilir; düzeltme kararı, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur; tebliğ tarihinden başlayan 30 gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açılmazsa yapılan düzeltme kesinleşir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki orman tahdidine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... Yönetimi tarafından ... köyü 1093 parsel sayılı (14.300 m2) taşınmazın 2006 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında orman sınırı dışında bırakılması istemine karşı açılan orman tahdidine itiraz davası sonunda, mahkemece 10.06.2009 tarihinde (A)=284,84 m2 kısmının orman sınırı içine alınarak orman niteliğiyle Hazine adına tesciline, (B)=14028,47 m2 kısmının kayıt malikleri üzerinde bırakılmasına dair verilen karar 21.12.2009 gün 2009/17138-19124 sayılı kararıyla onanmıştır....

              Kadastro Mahkemesine başvurarak tespite ve taşınmazın orman sınırları içerisine alınan kısmıyla ilgili Orman Kadastro Komisyonu kararına itiraz ettiğini, itiraz üzerine ....Mahkemesinin 24/05/2007 tarih, 2006/3 E. - 2007/16 K. sayılı kararı ile taşınmazın tamamı yönünden davanın reddine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, anayasamıza göre zaman aşımı ile ormanların mülkiyetinin devredilemeyeceğinin düzenlendiğini ve öncesi orman olan bir yerin bitki örtüsü yok edilse dahi salt orman toprağının orman sayılan yer olduğunu, kesinleşmiş orman sınırları içerisinde kalan tapuların değerinin olmadığını ileri sürerek, dava dilekçesi ile dilekçe ekinde sunulan kroki birlikte değerlendirilerek davanın kabulüne, .... köyünde bulunan 287 parsel sayılı taşınmazın tamamının tapu kaydının iptaline, orman vasfı ile hazine adına tesciline, davalının müdahalesinin önlenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                Somut olayda; davacı şirket tarafından verilen 10/09/2019 tarihli dava dilekçesinde ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu, mahkemece bu talebin değerlendirilmediği, davacı tarafından ihtiyati haciz talebinin yenilenmesi üzerine 19/11/2019 tarihli duruşmada ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verildiği ve ihtiyati haciz kararına ilişkin gerekçeli kararın 25/11/2019 tarihinde yazıldığı ve ara kararının davalıya 03/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, ihtiyati haciz kararına süresinde yapılan itiraz üzerine belirlenen 24/12/2019 tarihinde itirazın reddine karar verildiği, buna ilişkin ara kararının ... tarihinde yazıldığı, söz konusu karara karşı süresinde istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır....

                  UYAP Entegrasyonu