Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Çekişmeli taşınmazın kadastro tespit tutanağının beyanlar hanesinde zilyet olarak gösterilen kişiler ile tespit maliki arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Davanın tesbit maliki Hazineye ve beyanlar hanesinde zilyet olarak gösterilen kişilere yöneltilmesi gerekirken, dava dilekçesinde sadece kadastro müdürlüğü hasım gösterilmiştir. Dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin kadastro müdürlüğü değil, Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın davalı olarak sadece kadastro müdürlüğüne yöneltildiğinden söz edilemez. Bununla beraber, her ne kadar mahkemece tutanağın beyanlar hanesinde zilyet olduğu belirtilen ... oğlu ... ’in bulunamadığından bahisle davanın ... ’e teşmiline gerek görülmediği belirtilmiş ise de, bu konuda yapılan araştırma yeterli değildir....

    Kullanım kadastrosu sırasında beyanlar hanesinde kullanıcı olarak gösterilebilecek kişiler, kadastro tespiti sırasında çekişmeli taşınmazı ekonomik amacına uygun olarak fiilen asli zilyet olarak kullanan kişilerdir. Somut olayda; mahkemece yargılamada çekişmeli taşınmazın tespit tarihinde kim veya kimler tarafından, ne suretle ve hangi sebebe dayalı olarak kullanıldığı kesin olarak belirlenememiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz....

      Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Kadastro Öncesi Nedene Dayalı Mülkiyetin Tespiti K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı mülkiyetin tespiti istemine ilişkin olup, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 02.07.2021 tarihli ve 211 sayılı kararı ile hazırlanan, 09.07.2021 tarihli ve 31536 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (1.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 20.09.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

        in kullanımında olduğu gerekçesi ile tutanağın beyanlar hanesinin bu yönde düzeltilmesine karar verilmiş ise de; dava 3402 sayılı kadastro kanununun Ek-4 maddesi gereğince yapılan kadastro tespitine itiraza ilişkindir. 5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasaya eklenen EK 4/1. madde gereğince “6831 sayılı Orman Kanununun 20/06/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2'nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05/06/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2'nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11'inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil…” edilir....

          Dava, ister taşınmaz mülkiyetinin aktarılmasına ilişkin kadastro tespitine itiraz, isterse 2/B madde uygulaması nedeniyle Hazine adına tespiti yapılan taşınmazın beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhine yönelik olarak açılmış olsun, kural olarak; bu tür davaların, tespit malikleri ile, tutanağın beyanlar hanesinde isimleri yazılı kişi ya da kişilere husumet yöneltilerek açılması zorunludur....

            Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114 üncü ve 115 inci maddeleri 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19/2.maddesi uyarınca genel mahkemede açılan muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. HMK’nın 355.maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re'sen gözetilmiş ayrıca; HMK'nın 357. maddesindeki "İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz" kuralı nazara alınmıştır....

              Kullanım kadastrosu sırasında beyanlar hanesinde kullanıcı olarak gösterilebilecek kişiler, kadastro tespiti sırasında çekişmeli taşınmazı ekonomik amacına uygun olarak fiilen asli zilyet olarak kullanan kişilerdir. Mahkemece yapılan keşifte çekişmeli taşınmaz bölümünün tespit tarihinde kim veya kimler tarafından, ne suretle ve hangi sebebe dayalı olarak kullanıldığı kesin olarak belirlenmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz....

                Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu 345 sayılı parselin tutanağının beyanlar hanesinde Kerim oğlu ...’in, 593 sayılı parselin tutanağının beyanlar hanesinde ... kızı ... ... ve ... oğlu ...’in zilyetliğinde olduğu şerhi de verilerek bu haliyle Hazine adına tapuya tesciline, Hazine ve Nüfus Müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmiş, hüküm Kadastro Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 2/B madde uygulaması nedeniyle Hazine adına tesbiti yapılan taşınmazın beyanlar hanesinde yanlış yazılan ismin düzeltilmesine ilişkindir....

                  Ne var ki, 3402 sayılı Kadastro Kanunu kural olarak kadastro bölge ve çalışma alanlarında, üzerinde çalışma yapılan taşınmazlar bakımından uygulanır. Anılan yasanın 33. maddesinde Kadastro Kanununun bazı hükümlerinin kadastro çalışma bölgeleri dışındaki genel hükümlere göre açılan davalarda da uygulanacağı kabul edilmiş ise de; 3402 sayılı Kadastro Kanununun genel hükümlere göre açılan davalarda uygulanacak hükümleri yasanın 14, 15, 17, 18, 20 ve 21. maddeleri ile sınırlıdır. Değişik bir anlatımla, kadastrodan sonraki hukuki sebeplere dayanılarak genel mahkemelerde açılan davalarda Kadastro Kanununun 19/2. maddesine dayanılmak suretiyle muhdesat tespiti ve bunun kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi istenemez. Yapılan bu saptamalara göre, mahkemece davanın reddi gerekirken istemin hüküm altına alınması doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu