Dava; muhdesat tespiti ve tapu kaydının beyanlar hanesine şerhi isteğine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş ise de verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgelerden dava konusu taşınmaz üzerindeki muhdesatın kadastro tespitinden sonra ancak tapu kaydı oluşmasından önce yapıldığı anlaşıldığından somut olayda, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinin uygulanmasına olanak bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL -KARAR- Dava, gayrı menkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, muhdesatın aidiyetinin tespiti ve temliken tescil isteklerine ilişkindir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesi uyarınca temyiz incelemesi Yüksek 14. Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına gönderilmesine, 09.10.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
yazılı gerekçeyle muhdesatın tespiti ile beyanlar hanesine yazılmasına ilişkin davasının reddine karar verilmesi doğru olmamıştır....
"İçtihat Metni"Kadastro tesbitine dayalı olarak oluşan tapu kaydının iptali istemiyle açılan davada mahkemece verilen karar davacı tarafından süresinde temyiz edildiği anlaşılmakla dosya incelendi. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü; Dava kadastro tesbiti sırasında ortak miras bırakan adına tesbit ve tescil edilen taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tesbiti ve beyanlarhanesindeki şerhin iptal ve tesciline ilişkindir. Dava konusu taşınmazın kadastro tesbitinin kesinleştiği 17.03.1994 günü ile davacı tarafından tapu iptali ve tescil davasının açıldığı 12.02.2007 günü arasında 3402 Sayılı Kadastro Kanunun 12/3 maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiştir. Sözü edilen süre kamu düzenine ilişkin olup, bu nedenle istek olmasa bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi zorunludur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece "Her ne kadar davacı vekili ön inceleme duruşmasından sonra mahkememize sunmuş olduğu 16/12/2020 tarihli beyan dilekçesinde, ''Davamızın Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti olduğu yönünde beyanda bulunmuş isek de dava dilekçemizin açıklama bölümünde talebimizin Muhdesatın aidiyetinin müvekkillerime ait olduğunun Tespiti ve tespit edilecek Muhdesat yönünden bedelin müvekkillerime ödenmesi talep edilmiştir.'' şeklinde açıklamada bulunmuş ise de; davacı vekilince sunulan 15/06/2020 tarihli dava dilekçesinin açıklama bölümünde, muhdesatın tespiti ile satış memurluğunca yapılacak satışta nazara alınmasını talep ettiği görülmüştür....
davası açıldığını, açılmış bulunan bu dava Boyabat Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/981 Esasına kayıtlı olduğunu, ancak dava konusu taşınmazlardan 11 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki tapu kayıtlarında görülen ahşap ev yakılmış ve kaybolmuş olup, bu taşınmaza tarafından ev vasıflı muhdesat yapıldığını, yine 101 ada 129 parsel sayılı taşınmaz üzerine de tarafından iki adet ev vasıflı muhdresat yapıldığını, muhdesatın aidiyetinin tespiti hususunda Boyabat Sulh Hukuk Mahkemesince taraflarına yetki ve süre verildiğini, bu yetkiye dayanarak ve ayrıca dava konusu taşınmazın açmış bulunduğu ortaklığın giderilmesi davası sonucunda taksiminin mümkün olmaması durumunda satışına karar verilmesi halinde, muhdesat da satılacağı için ve parası tüm mirasçılar veya hissedarlar tarafından paylaşılacağı için zararının büyük olacağını, bu bakımdan bu taşınmaz üzerinde bulunan tarafından yapılmış olan muhdesatın aidiyetinin tespiti zaruret haline geldiği gibi, bu davanın açılmasında da hukuki menfaati...
Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın mülkiyetinin aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin veya aidiyetinin tespitine karar verilmesi gerekir. Muhdesatın tespiti davalarında davanın konusu (müddeabih) davalıların payına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup; yargılama sonucunda hüküm altına alınacak nispi karar ve ilam harcının, yargılama giderlerinin ve taraflar yararına takdir edilecek vekalet ücretlerinin iş bu müddeabih esas alınarak hesaplanması gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan bedel isteğine ilişkindir. Her ne kadar, davacı tarafın muhdesatın aidiyetinin tespitine ilişkin talebi bulunmakta ise de, kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan alacak talebi, zaten muhdesatın aidiyetinin tespitini de gerektirdiğinden, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 13.01.2018 tarih ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 09.02.2018 günlü ve 2018/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilip, 21.02.2018 tarihli ve 30339 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.03.2018 günü yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (5.)...
Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azıda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 05/03/2020 NUMARASI : 2017/241 ESAS, 2020/86 KARAR DAVA KONUSU : Muhdesatın aidiyetinin tesbiti KARAR : Terme 2....