Bu anlamda, açık olmayan her türlü irade beyanı, zımni irade beyanıdır. İrade beyanının anlamının, yani sonuç (işlem) iradesinin doğrudan doğruya söz veya işaretlerden çıkmaması, anlaşılmaması halinde, zımni irade beyanı söz konusu olur. Başka bir deyişle, zımni irade beyanlarında beyan sahibinin davranışı, işlem iradesini dolaylı bir şekilde ifade eder; onun davranışından, dolaylı olarak işlem iradesine sahip olduğu sonucu çıkar. (Eren, Fikret: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 11.Baskı, ...2009, Sahife:124) İcap, bir akdi meydana getirmek amacı ile bir şahsın teklifini ihtiva eden ve karşı tarafa yöneltilen bir irade beyanıdır. Kabul ise, yapılan bir öneriye karşılık karşı taraf(muhatap) tarafından önerene yöneltilen ve sözleşmeyi öneriye uygun olarak meydana getirme arzusunu kesin olarak ifade eden irade beyanıdır....
Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK'nin 35. (BK'nin 25.) ve TMK'nin 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın. Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTAL VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, mirasbırakanın kayden maliki olduğu 515 ve 1676 parsel sayılı taşınmazları intifa hakkını üzerinde bırakmak suretiyle damadı olan davalıya satış yoluyla temlik ettiğini, bu işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olup aynı zamanda mirasbırakanın hulus ve saffetinden de yararlanıldığını ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında davacı ... davasından feragat etmiştir. Davalı, mirasbırakanın borcunu ödemesine karşılık dava konusu taşınmazları temellük ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur....
Davacı bu sözleşme kapsamında fuara katılma bedelinin 30.10.2020 vadeli 8.000,00-TL bedelli ve 30.11.2020 tarihli 8255,00-TL bedelli vadesi suretiyle ödediğini, ortaya çıkan koronavirüs nedeniyle alınan tedbir sonucu fuarın iptal edilmesi üzerine ödemediğini, fuarın iptal edilmiş olmasına rağmen davalının ödedikleri bedeli iade etmediğinden bahisle bu bedelin iadesi talebi ile iş bu alacak talebinde bulunmuş olup davalı Fuarın iptal edilmediğini ertelendiğini, kaldı ki sözleşmenin 2. Maddesinde fuar tarihinin değiştirilmesi hususunun davacı tarafça kabul edildiğini bu nedenle bedelin iadesini talep edemeyeceği yönünde savunmada bulunmuştur. Burada irdelenmesi gereken taraflar arasındaki sözleşmenin 2. Maddesinin geçerli olup olmadığı, haksız şart niteliğinde olup olmadığı, ertelenen fuar nedeni ile ödediği fuar katılım bedelinin iadesinin mümkün olup olmadığının tespiti gerekmektedir....
Öte yandan, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. İrade bozukluğunun giderilmesi, 6098 sayılı BK’nun 39. maddesi uyarınca (eski 818 sayılı BK’nun 31. maddesi) yanılmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Ayrıca yanılmanın varlığı her türlü delille ispat edilebilir. Anılan yasal düzenlemede öngörülen bu süre zamanaşımı süresi olmayıp, hak düşürücü süre niteliğinde olup, hakim tarafından davanın hitamına kadar re’sen gözetilmesi gerekeceği kuşkusuzdur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince, işlem tarihleri itibari ile mirasbırakanın taşınmazı satmayı gerektirecek bir ekonomik sıkıntısı ve ihtiyacının tespit edilemediği, dosya kapsamına göre satış tarihinde davalı ... ....’un 13 yaşında, davalı ...’nın 15 yaşında oldukları, mirasbırakanın temlikteki gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğu gerekçesi ile tapu iptal ve tescil isteminin kabulüne; davalı ... dava konusu taşınmazda malik olmadığından anılan davalı yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF 1. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. 2....
Davacı bu sözleşme kapsamında fuara katılma bedelinin 4.475,00 USD' yi davalı şirkete banka havalesi suretiyle ödediğini, koronavirüs nedeniyle alınan tedbir sonucu fuarın iptal edilmesi üzerine geri ödemediğini, fuarın iptal edilmiş olmasına rağmen davalının ödedikleri bedeli iade etmediğinden bahisle bu bedelin iadesinin talep edildiği anlaşılmıştır. Davalı Fuarın iptal edilmediğini ertelendiğini, kaldı ki sözleşmenin 19. Maddesinde fuar tarihinin değiştirilmesi hususunun davacı tarafça kabul edildiğini, bu nedenle bedelin iadesini talep edemeyeceği yönünde savunmada bulunmuştur. Burada irdelenmesi gereken taraflar arasındaki sözleşmenin 19. Maddesinin geçerli olup olmadığı, haksız şart niteliğinde olup olmadığı, ertelenen fuar nedeni ile ödediği fuar katılım bedelinin iadesinin mümkün olup olmadığının tespiti gerekmektedir....
Davadan feragatin, dava konusu uyuşmazlığın kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğuracak şekilde sona ermesi nedeniyle feragattan vazgeçilemeyeceği, feragatin içeriği olan maddi hukuk işlemine (asıl feragata) karşı usul hukuku kurallarına göre temyiz ve yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamayacağı, diğer maddi hukuk işlemlerinde olduğu gibi yukarıda açıklanan Kanun maddesinde de öngörüldüğü haliyle hata, hile veya ikrah nedeniyle feragatin iptali için dava açılabileceği tabiidir. Davacı asilin davadan feragatinin irade bozukluğu nedeniyle iptal edilmediği anlaşıldığından, davacı vekilinin iddialarına itibar edilmemiştir....
Davadan feragatin, dava konusu uyuşmazlığın kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğuracak şekilde sona ermesi nedeniyle feragattan vazgeçilemeyeceği, feragatin içeriği olan maddi hukuk işlemine (asıl feragata) karşı usul hukuku kurallarına göre temyiz ve yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamayacağı, diğer maddi hukuk işlemlerinde olduğu gibi yukarıda açıklanan Kanun maddesinde de öngörüldüğü haliyle hata, hile veya ikrah nedeniyle feragatin iptali için dava açılabileceği tabiidir. Davacı asilin davadan feragatinin irade bozukluğu nedeniyle iptal edilmediği anlaşıldığından, davacı vekilinin iddialarına itibar edilmemiştir....
HMK'nın 309. maddesine göre; "Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (2) Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (3) Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir.(4) Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. " HMK'nın 310. maddesine göre; "Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. " HMK'nın 311. maddesine göre; "Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davadan feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Davadan feragat, davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı olup feragatın geçerliliği için feragatin mahkeme tarafından kabul edilmesine veya davalının muvafakat etmesine gerek yoktur....