Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK'nin 35. (BK'nin 25.) ve TMK'nin 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın. Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir....
Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (subjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur. 3.2.2. Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi Borçlar Kanunu'nun 34. ve Medeni Kanun'un 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın. Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir....
Davayı öninceleme aşamasından önce kabul etmem nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını arz ve talep ederim.'' şeklinde, davalılardan Hüseyin Durdu'nun da 10/07/2019 tarihli dilekçesinde '' Yukarıda dosya numarası yazılı tapu iptal tescil davasında davayı kabul ediyorum....
Bu hususta bir diğer görüş de iptal davasının ön sorun olarak ele alınamayacağını benimseyip müstakil dava niteliğini kabul etmekle birlikte, anlaşma tutanağının iptali davası ile duruma göre anlaşma tutanağının konusunu oluşturan işe iade veya alacak davasının birlikte açılabileceği ancak bu durumda müstakil iki davanın varlığı nedeniyle her ikisi bakımından da (işin doğası gereği önce iptal davası ile ilgili karar verilecektir) ayrı ayrı hüküm kurmak gerektiği şeklindedir ki, bu görüşe de katılmak mümkün değildir. Şöyle ki; yukarıda da izah olunduğu üzere anlaşma tutanağının hukuken varlığını sürdürdüğü herhangi bir zaman dilimi içerisinde Kanun'dan kaynaklanan dava açma yasağı nedeniyle anlaşma tutanağının konusu olan hususların dava konusu edilmesi mümkün değildir. İlgili Kanun hükmü bu durumu açıkça ve yoruma imkân bırakmayacak netlikte düzenlemiştir....
Türk Medeni Kanunu, “hakiki redde” süre ile kayıtlı ve mirasçıların tek taraflı irade açıklamasını öngördüğü halde, söz konusu “hükmi reddin” sonuç doğurması için herhangi bir irade açıklaması, ya da dava yolu öngörmemiştir. Öyle ki; reddin kendiliğinden oluştuğu kabul edilip, mirasın açılması ile kendiliğinden mirasçılara intikal edeceği (TMK.m.599)yönündeki kurala bir istisna getirilmiştir. Eğer mirasçı olabilecek kişi sarih irade beyanıyla, ya da Türk Medeni Kanunu’nun 610.maddesinin ikinci cümlesinde açıklanan davranışlarla mirası kabul etmiş ise, zaten yapılabilecek bir işlem kalmamıştır. Mirası hükmen reddetmiş sayılan kişi, tereke alacaklıları aleyhine husumet yönelterek bu durumun tespitini isteyebileceği gibi, bunu def’i yolu ile de ileri sürebilir....
İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” hükmünden kaynaklanmaktadır. Davaya son veren taraf işlemlerinden biri feragattir. Davadan feragat davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı ile olur. Feragatin geçerliliği için bunun davalı ve mahkeme tarafından kabul edilmesine gerek yoktur. Çünkü davacı davasından feragat etmekle, yalnız davasını geri almakla yetinmemekte, bilakis dava konusu yapmış olduğu haktan vazgeçmektedir (feragat etmektedir). Davacının davasından feragat etmesi ile, dava konusu uyuşmazlık sona erer. Bu nedenle mahkeme henüz feragat nedeniyle davanın reddine karar vermemiş olsa bile, davacı feragatten dönemez; feragati ile bağlıdır. Fakat davacı, feragatin hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğunu aynı davada ileri sürebilir veya feragatin feshi için ayrı bir dava açabilir....
Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur. Somut olayda davalı tanıkları mirasbırakanın davacıya da taşınmazlar verdiğini bildirmişler davacı da temyiz dilekçesinde murisin kendisine Kocamustafapaşa semtinde bir daire verdiğini kabul etmiştir....
Sanığın eylem ve irade birliği içerisinde, konut dokunulmazlığı suçunu birden fazla kişi ile birlikte işlemesi sebebiyle TCK 119/1-c maddesi uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir. Ancak; T.C. Anayasa Mahkemesi'nin, TCK'nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK'nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'...
Davacı asilin iddiası doğrultusunda irade fesadı iddiasının her türlü delille ispat edilebilecek bir iddia olduğu kabul edilerek taraflara irade fesadı iddiası hakkındaki delillerini bildirmek üzere süre verilmiştir. Davacı tarafça irade fesadına ilişkin bildirilen tanıklar dinlenmiştir. Dosya içeriğine göre; İrade sakatlığı iddiasına ilişkin olarak dinlenen tanık Fatih Kanbur'un görgüye dayalı bilgisinin bulunmadığı, diğer tanığın davalı şirkete karşı açılmış davasının bulunduğu ve husumetli tanık beyanına itibar edilemeyeceği, feragat dilekçesinde üzerinde anlaşılan ödeme miktarı hakkında somut bilgi olmamakla birlikte davacı vekili tarafından feragatin HMK'nun 309/4 maddesi uyarınca kayıtsız ve şartsız yapıldığı, feragatin geçerli olduğu ve irade fesadı iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmakla Davacının açtığı davadan feragati nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur...” gerekçesi ile davanın feragat nedeniyle reddine karar vermiştir....
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Resen emeklilik işleminin iptali için … İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında açılan davada verilen iptal kararı gereğince yeniden göreve başlatıldıktan sonra, idare tarafından hakkında herhangi bir soruşturma olmaksızın yeni bir işlemle görevden uzaklaştırıldığı, devamında davalı idarenin subjektif ağır ve hukuksuz baskıları mevcut iken bu şartlar altında korkutma, tehdit, baskı etkisinde, yanılma ile hataen verilmiş, zorlayıcı şartların altında ve gerçek iradesini yansıtmayan (bu dosyada verilen iptal kararı hakkında) davadan feragat ettiğine ilişkin verdiği 25/07/2016 tarihli dilekçeden sonra 17/08/2016 tarihinde meslekten çıkartıldığı için irade bozukluğu sebebiyle 25/08/2016 tarihinde davadan feragatten vazgeçme dilekçesini verdiği, feragat beyanının gerçek iradesini yansıtmadığından İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Temyiz istemin reddi gerektiği savunulmuştur....