Ancak HMK’nın 311/1 hükmünün 2. cümlesine göre irade bozukluğu hallerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir. Feragatin davayı sona erdiren kesin bir usul işlemi olması nedeniyle feragatten dönülmesi olanaksız ise de, davacı taraf feragatin hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğunu aynı davada ileri sürebilir (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı. Cilt V. s.3646 vd). Davanın feragat ile sona ermesinden sonra davacı yapılan feragatin irade fesadı nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek ikinci bir dava açarsa; bu ikinci davada ilk davadaki kesin hükme dayanılamaz (Prof. Dr. Ejder Yılmaz, Hukuk Mahkemeleri Kanunu Şerhi, 2. Baskı, Ankara, 2013 s.1379). HMK'nın 311. maddesi 2.cümlesi uyarınca davadan feragat, irade fesatı hallerinin varlığı altında yapılmışsa ve mahkeme bu yönde karar vermişse, davadan feragatin iptali istenebilir....
delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsaması gerektiğinin öngörüldüğü, mahkemece tanık anlatımları aynen hükme taşınarak, tanık anlatımlarına göre sözleşmenin davalı tüzel kişiliğin temsilcilerinin hileli davranışları sonucunda davacı ile yapıldığı kabul edilerek, davanın kabulüne karar verildiği, davacı noter işlemi öncesinde hile ve desise ile kandırılarak, noter önünde hatalı irade beyanına yöneltildiği, yanıltıldığı, hile nedeniyle iradesinin fesada uğradığı iddiasını ispat için, HMK'nın 203/1-ç (HUMK'nın 293/5.) madde hükmü uyarınca tanık deliline de dayanılabilirse de; davalı kooperatif defter, kayıt ve belgeleri üzerinde kooperatifler konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılıp, somut dayanakları da gösterilmek suretiyle denetime elverişli bir karar verilmesi gerekirken, hileye ilişkin somut anlatımda bulunmayan tanık anlatımlarına itibar edilerek ve bununla yetinilerek, eksik...
Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf yönünden (subjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi B.K'nın 25 ve M.K'nın 2. Maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın. Sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, B.K'nun 26....
nin istenmesi, tüm dosyanın Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kuruluna gönderilerek mirasbırakanın 22.06.2006 vasiyetname tarihinde hukuki ehliyeti haiz olup olmadığının saptanması, ehliyetsiz olduğunun saptanması halinde vasiyetnamenin iptal edilmesi, ehliyetli olduğunun saptanması halinde irade fesadı iddiası yönünden bir inceleme yapılması, bu iddia da kabul görmediği takdirde vasiyetnamenin mutlak tenkise tabi ölüme bağlı bir tasarruf olduğu gözetilerek mirasbırakanın vasiyetnameyle davalıya bıraktığı dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazda bulunan ... no’lu bağımsız bölüm yönünden usulünce tenkis incelemesi yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi, muris muvazaası hukuksal nedenine dayanılarak tazminat istenilen dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazda bulunan ... no’lu bağımsız bölümün tapu ve tedavül kayıtlarının, akit tablosunun getirtilerek mirasbırakandan davalıya geçip geçmediğinin, mirasbırakandan davalıya geçmiş ise ne şekilde geçtiğinin saptanıp tarafların...
Öte yandan, hile her türlü delil ile ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Aldatılmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla kullanılabilir. C-Muvazaa kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. Muvazaada taraflar üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için anlaşarak bazen aslında bir sözleşme yapma iradesi taşımadıkları halde görünüşte bir sözleşme yapmaktadırlar (mutlak muvazaa)....
… İdare Mahkemesi; 2577 sayılı Yasanın 4001 sayılı Yasayla değişik ve Anayasa Mahkemesince iptal edilen 2.maddesi 1/a fıkrası uyarınca iptal davalarının "kişisel hakları ihlal edilenler" tarafından açılması gerektiği, iptal davasının ön kabul koşullarından olan bu sınırlamanın, herkes tarafından açılabilecek davalar nedeniyle idarenin devamlı dava tehdidi altında kalmasını önlemek ve böylece idari işlemlerde istikrar sağlamayı amaçladığı, özelleştirilen işletmeyle bağları işçi-işveren şeklinde kurulan davacıların, özelleştirme nedeniyle dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabul edilebilmesi için işletmenin satış ihalesine katılmaları, işletmeyi satın almak için girişimde bulunmaları ya da özelleştirme nedeniyle işten çıkarılması, bir hakkını alması gerektiği halde alamaması gibi ilişkilerin kurulmasının zorunlu olduğu; sadece işçi olmalarının ehliyet bağı için yeterli görülmesi halinde, işletmelerin değişen şartlara...
O halde, yukarıda değinilen somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde mirasbırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçıdan mal kaçırma olmadığı, kendisine bakan torunu davalıya minnet duyguları ile çekişmeli taşınmazı temlik ettiği, temlikin, bakım, hizmet ve emek karşılığı gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 25/10/2013 NUMARASI : 2011/654-2013/580 Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..................... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; KARAR Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası olup, davalı paylaştırma savunmasında bulunmuş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK'nin 35. (BK'nin 25.) ve TMK'nin 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın. Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir....
Öte yandan, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hatanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşmenin karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı bir irade açılaması ile bildirilebileceği gibi def’i veya dava yoluyla da kullanılabilir....