WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu hususta bir diğer görüş de iptal davasının ön sorun olarak ele alınamayacağını benimseyip müstakil dava niteliğini kabul etmekle birlikte, anlaşma tutanağının iptali davası ile duruma göre anlaşma tutanağının konusunu oluşturan işe iade veya alacak davasının birlikte açılabileceği ancak bu durumda müstakil iki davanın varlığı nedeniyle her ikisi bakımından da (işin doğası gereği önce iptal davası ile ilgili karar verilecektir) ayrı ayrı hüküm kurmak gerektiği şeklindedir ki, bu görüşe de katılmak mümkün değildir. Şöyle ki yukarıda da izah olunduğu üzere anlaşma tutanağının hukuken varlığını sürdürdüğü herhangi bir zaman dilimi içerisinde Kanun'dan kaynaklanan dava açma yasağı nedeniyle anlaşma tutanağının konusu olan hususların dava konusu edilmesi mümkün değildir. İlgili Kanun hükmü bu durumu açıkça ve yoruma imkân bırakmayacak netlikte düzenlemiştir....

    Hal böyle olunca, somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde miras bırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı, kendisine hastalığında, bacağını kırdığında ve göz ameliyatları sırasında da yıllarca bakan oğluna minnet duygusu ile temliklerin gerçekleştirildiği, satış işleminin muvazaalı olarak gerçekleştirilmediği kabul edilmek suretiyle muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken delillerin yanlış değerlendirilmesi sonucu davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bozulması gerekir. Bu gerekçelerle sayın çoğunluk görüşlerine katılmıyoruz....

      in ödemesi nedeniyle tüm çocuklarının onayını alarak, traktöre karşılık miras bırakanın taşınmazı davalı ...'e davrettiğini, devirden sonra da ...'in ev yaparak taşınmazı kullanmaya başladığını" ifade etmişlerdir.Tanıklar ... tarafların kardeşi ve mirascı olup davanın kabulü halinde hak sahibi olacak kişilerdir, tanık ... ise 1974 yılında gelin olarak aileye katılan tarafların kardeşinin eşi ve dolaylı olarak hak sahibi olabilecek kişi olup tanıklar olaylar hakkında açık bilgi ve görgü sahibidir. Bu durumda davalı tanık beyanlarına itibar edilmesi gerektiği açıktır. Öte yandan, makkeme gerekçesinde güçlü delil kabul edilen davada, miras bırakanın 121 ada, 2 parsel sayılı taşınmazını davacı ...'e 15.08.1980 tarihinde, 121 ada 3 persel sayılı taşınmazını ise davacı ...'e 08.01.1997 tarihinde temlik ettiği, her iki temlikin muvazaalı olduğu Yargıtay temyiz incelemesinde de kabul edilmiştir....

        Sözleşmeyle bağlı olmadığı bildirimi (iptal hakkı), irade bozukluğunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla kullanılabilir. (1.Hukuk Dairesinin 2014/11612 Esas, 2014/ 14462 Karar, 18.09.2014 tarihli-, 2013/21405 Esas, 2014/50 Karar, 13.01.2014 tarihli, 2016/11701 Esas, 22.12.2016 tarihli, 2003/52 Esas, 2003/762 Karar, 22.01.2003 tarihli v.d. birçok karar) Bu durumda, gerek akademik görüşler, gerekse Yargıtayın ve özellikle Dairenin “ ...bir yılık hak düşürücü süre içinde, karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih veya zımni bir irade açıklaması ile sözleşme feshedilebileceği gibi def’i veya dava yoluyla da iptal hakkı kullanılabilir.” şeklindeki yerleşik uygulamaları nazara alındığında, iptal hakkının ileri sürülmesinin hiç bir şekle tabi bulunmadığı, hele hele dava açmanın zorunlu olmadığı anlaşılmaktadır....

        Feragat veya kabul, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir.(3) (Ek:22/7/2020-7251/29 md.) Feragat veya kabul, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat veya kabul hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir.", 311. maddesinde; "(1) Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.", 312. maddesinde; (1) Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir." hükümlerine yer verilmiştir....

          Fiili bir durumun tespiti yolundaki bu tutanak, idarenin bir irade açıklaması niteliğinde olmadığından, Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesi uyarınca, yükümlü adına özel usulsüzlük cezası kesilmesini gerektirirse de, idari davaya konu olabilecek bir idari işlem niteliğinde kabul edilemez. Bu tutanağın usule aykırı olarak düzenlendiği ya da gerçeği ifade etmediği yolundaki iddialar, ancak bu tutanak üzerine kesilen ceza hakkında açılacak davada incelenir ve bu davanın sonucunu etkileyebilir. Buna rağmen, söz konusu tutanağın iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü ile, iptaline karar verilmesinde isabet yoktur....

            İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ:"Davacı 30/12/2020 havale tarihli dilekçesi ile açılan davadan feragat ettiğini belirtmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 307. maddesi "Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir." , 309. maddesi "Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır.", 311. maddesi "Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." ve 312. maddesi "Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir." demektedir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava niteliği itibarı ile Boşanma talebinden ibarettir. Mevzuat hükümleri çerçevesinde davacı tarafından usulüne uygun dilekçe ile yapılan feragat sonucu davanın feragat nedeniyle reddine " karar verilmiştir....

            İptal davasına konu edilebilecek nitelikteki bu işlemlerin ise, kamu gücü kullanan idarenin, kamu hizmetlerinin yürütümü sırasında, tek yanlı irade açıklamasıyla tesis ettiği, kişisel ya da genel nitelikli işlemler olduğu; idarenin karşılıklı irade açıklamasıyla idare edilenlerle birlikte yapmış olduğu çok yanlı işlemlerinin; yani, sözleşmelerinin iptal davasına konu edilemeyeceği, yukarıda sözü edilen öğreti ve yargı içtihadının görüş birliğiyle kabul ettiği hususlardır. Esasen; bunun böyle olması, "iptal davası teorisi" nin de gereğidir. İptal davası, kamu gücü kullanan idarenin faaliyetlerinin hukuka uygunluğunun yargısal yoldan denetlenmesinde bir araçtır. Bu yüzden; bu araçla denetlenecek faaliyetin "idarenin" faaliyeti olması zorunludur. Oysa, idarenin tarafı olduğu sözleşmeler, idare edilenlerin iradesiyle idarenin iradesinin uyuşmasının ürünüdür....

              Dolayısıyla davacının, imzaladığı 16.05.2006 tarihli ibraname baskı altında alınan ve irade fesadı nedeniyle geçersiz olan belgelerden olup, itibar edilmemiştir. Zira mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 30/2-son cümlesi ve yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 38/2. maddesi bu gibi hallerde korkutmanın varlığını kabul etmektedir. Bu nedenlerle Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Başkanlığının bozma ilamına uyulmamış ve mahkememizin 21.04.2010 tarihli kararında direnilmesi kanaatine varılmıştır” gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir....

                ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/106 KARAR NO : 2021/311 TALEP : Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımsız)) TALEP TARİHİ : 05/02/2021 KARAR TARİHİ : 03/05/2021 Mahkememizde görülmekte olan kıymetli evrak iptali (Çek İptali (Hasımsız)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Talepte bulunan vekili talep dilekçesinde, bilgileri yazılı bulunan çeki zayi ettiğini belirterek çekin bulunamadığını, ödeme yasağı konulmasını, çeki zayi ettiğini ve bu nedenle iptal kararı verilmesini talep etmiştir. Talep, 6102 sayılı TTK. 757 ve devamı maddelerinde belirtilen, irade dışında elden çıktığı iddia edilen çeki zayi nedeniyle iptaline karar verilmesine ilişkindir. Bu çerçevede talep konusu çekle ilgili zayi nedeniyle iptal kararı verilmesinin şartlarının oluşup oluşmadığı araştırılmıştır....

                  UYAP Entegrasyonu