Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır....

    Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili(makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir. Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir(TBK'nin 39. m.). Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için yerine getirilen edim, istihkak davası(tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir. Somut olayda, davada dayanılan ve yukarıda açıklanan hukuki sebepler yönünden herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmadan dava reddedilmiştir....

      ın boşanma sonrasında davacıyı tazminat haklarından mahrum etmek düşüncesi ile bu taşınmazı kardeşine muvazaalı olarak devir ettiği asıl amacının satış olmadığı mal kaçırma amacı olduğu; Muvazaalı satışın gerçekte bağış niteliğinde olduğu daha sonra geri verilmek amacıyla hareket edildiği bu sebeple gerçek irade ile resmi senette yazılan irade birbirini tutmadığından satışın geçersiz olduğu, yazılı bir bağış olmadığından da yine bağışın geçerli olmadığı sonucuna varılarak Davacının davalıya karşı açtığı muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil davasının kabulüne, .... Mah. 293 ada, 4 parselde davalı ... adına kayıtlı 24/470 hissesinin iptal edilerek davacının eski eşi olan davalı ... adına tapuya tesciline, bu şekliyle eski duruma getirtilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

        Türk hukukunda irade bozukluğuna bağlanan yaptırım ise bir kesin hükümsüzlük (butlan) hâli değildir. Mülga BK'nın 23 ve devamı maddelerinde "...ilzam olunamaz." (BK.23), "...o akit ile ilzam olunmaz." (BK.28), "...kendi hakkında lüzum ifade etmez" (BK.29/I), TBK'nda ise "... bağlı olmaz." (TBK.30), "...sözleşmeyle bağlı değildir." (TBK.36 ve 37/1) şeklindeki ibareler kullanılmak suretiyle irade bozukluğuyla yapılan sözleşmelerin, iradesi hata, hile veya ikrahla sakatlanan kimseyi bağlamayacağı öngörülmüş ve bu kişiye belli bir süre içerisinde kullanabileceği iptal hakkı tanımıştır. İrade bozukluğu hâlleri, tüm hukuki işlemler yönünden oldukça önem taşımakta ve koşulları oluştuğu takdirde yapılan işlemin iptal edilmesi sonucunu doğurmaktadır. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1. ve 5. maddesi uyarınca, dava konusu uyuşmazlıkta hak düşürücü sürede uygulanacak yasa hükmü 818 sayılı Borçlar Kanunun 31. maddesidir....

        GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dosya içeriğine uygun mahkemenin kabul ve gerekçesinde isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. 1-)Sanığın ikametinde ele geçirilen uyuşturucu maddeyle ilgisi bulunduğuna, hakkında değişen suç vasfına göre kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen mahkumiyet hükmünün açıklanması geri bırakılan sanık ... ile fikir ve irade birliği içerisinde hareket ettiğine ve savunmasının aksine...a ait uyuşturucu maddeyi bilerek evinde bulundurduğuna dair savunmasının aksine her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, sanığın atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi, Kabule göre de; 1-)Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı kanunla...

          Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına göre hata, hile, ikrah her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Sözleşmeyle bağlı olmadığı bildirimi (iptal hakkı), irade bozukluğunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. (1.Hukuk Dairesinin 2014/11612E, 2014/ 14462K, 18.9.2014 tarihli-, 2013/21405E, 2014/50K, 13.1.2014 t.li, 2016/11701E, 22.12.2016 t.li, 2003/52E, 2003/762 K, 22.1.2003 t.li v.d.birçok karar)....

            Feragat ve kabulün şekli MADDE 309- (1) Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (2) Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (3) Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. (4) Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Feragat ve kabulün zamanı MADDE 310- (1) Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. (2) (Ek:22/7/2020-7251/29 md.) Feragat veya kabul, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir. (3)(Ek:22/7/2020-7251/29 md.)...

              Davalı vekili, taraflar arasında tek bir sipariş sözleşmesi olduğunu, 11.12.2001 tarihli sözleşmenin taraflar arasında oluşan yeni irade doğrultusunda 7.12.2001 tarihli sözleşmenin yerine kaim olmak üzere imzalandığını, müvekkilinin davacıdan aldığı ürünleri yurtdışına ihraç ettiğini, ancak ürünlerin ayıplı olması nedeniyle siparişin iptal edildiğini, davacının basiretsiz bir tacir gibi davranarak kumaş satın aldığını öne sürerek sadece ödenen rakam üzerinden KDV oranını kabul ettiklerini davacının diğer taleplerinin haksız olduğunu ifade etmiştir. Hakem heyetince yapılan inceleme sonunda 8.253. USD ve 3.339.56 USD KDV ile 3.405 USD faizin ayrıca 1.394.m keten kumaşın, davalıya teslim edilmesi karşılığında 8.569.00 YTL ana para ile 11.592.00 YTL faizin davalıdan tahsiline karar verilmiş, bu karar davalı vekilince temyiz edilmiştir....

                Hükümden sonra 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nun 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle bir karar verilmesinin gerekmesi, Yasaya aykırı, sanık ...'ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma kararının hükmü temyiz etmeyen sanık ...'a sirayet ettirilmesine, 18/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

                  Taşınmazın devir tarihi olan 15/04/2016 tarihinden yaklaşık 3 yıl 3 ay sonra 21/07/2019 tarihinde eldeki davayı açmış olmasına rağmen davacının subjektif olarak malvarlığına yönelik tehdidin devam ettiğini düşünmesi nedeniyle kanundaki bir yıllık hakdüşürücü sürenin geçmediği kabul edilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu