Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kural olarak, alacakla borç aynı anda "talep edilebilir" (muaccel) ve "ifa edilebilir" olur. Ama yine de borç, talep edilebileceği muacceliyet gününden önce de ifa edilebilir. Doğaldır bu öncelenmiş ifa olanağı! Borçlunun erken ifa jesti alacaklının zararına sonuç doğurmaz. Borçlunun erken ifaden ötürü herhangi bir "iskonto hakkı" olmaz! (Bk m. 96/2). Borçlu için de yararlı böyle bir "erken ifa"; da borç yükünden bir an önce kurtulmuş olur. Tipik örnek olarak ariyette ve faizsiz ödünçte malı ve parayı vadeden önce iade olanağı gösterilebilir. BK m. 96 kuralı bu bakımdan çok açıktır. Aksi anlaşılmadıkça, borçlu edimini vadesinden önce de ifa edebilir; ama bu erken ifa nedeniyle ediminden iskontoda (indirimde) bulunamaz. Ayrıca BK m. 96/2 rizai ödemeler için öngörülmüş olup temerrütten sonra uygulanma olanağı yoktur. Davacının borcunun hesabında, öncelikle vadesi gelip ödenmeyen taksitlerden oluşan borç (Ana para+KKDF+BSMV+Akdi Faiz) aynen alınacaktır....

    KARAR Borçlu vekili, takip dayanağı ilamda birlikte ifa kuralı gereğince edimlerin yerine getirileceğinin hüküm altına alındığını, kendi edimini yerine getirmeyen alacaklının satış bedelini talep etmesinin ilama aykırılık olduğunu belirterek takibin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, icra emrinde dayanak ilama uygun olarak “ ...aynen ifa kuralı gereği 535 adet akü icra müdürlüğüne teslim edilecektir'' ibaresinin yer aldığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş, hüküm borçlu vekilince temyiz edilmiştir. İcra takibinin dayanağı, ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/598 Esas 2015/25 Karar sayılı ilamında ''... 106.767,31 TL'nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; Birlikte ifa kuralı gereğince, davalı elinde bulunan ve yukarıda belirtilen satış bedelinin iadesine karar verilen 535 adet akünün davacı tarafından davalıya iadesine'' karar verilmiştir....

      Murisin sağlığında düzenlenen vekaletnamenin ölüm sonrası için açık yetki vermediği, davacının iştirak halindeki hesap üzerinde sunduğu vekaletname ile tek başına tasarrufta bulunamayacağı gerekçesiyle " davanın reddine ilişkin kararın davacı vekilince temyizi üzerine Dairenin ....01.2015 tarihli bozma ilamı ile" vekâletname geçerli olmakla birlikte davalının kendisine ibraz edilen vekaletname ile mahkemeye sunulan vekaletnamedeki çeviri farklılıkları ile apostil şerhinin kanuna uygun verilmediği savunması üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi" gerektiği gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulmuştur....

        (eski BK 106. vd.) maddeleri çerçevesinde aynen ifa ve gecikmeden dolayı uğradığı zararının veya aynen ifayı reddederek müspet zararının yahut sözleşmeyi feshederek menfi zararının tazminini seçimlik olarak isteyebilir. Somut uyuşmazlıkta davacı, sözleşmeyi ayakta tutarak geç teslim nedeni ile uğradığı zararın tazminini istemektedir. Bu durumda, gerek sözleşme gerekse TBK.125. (eski BK 106 vd.) maddelerine göre davacının zararını talep etme hakkı bulunmaktadır....

        Somut olayda takibe konu ilamın hüküm bölümünde "ayıplı otonun ayıpsız misli ile değiştirilmesi, aynen ifa mümkün değil ise, İİK.nun 24.maddesine göre işlem yapılması öngörülmüştür. Borçlu vekili 15.12.2008 tarihli dilekçe ile ilama konu aracın ellerinde bulunmadığını ve İİK. nun 24.maddesinin uygulanarak aracın değerinin tespitini istediğine göre, icra müdürünce aynen ifa mümkün olmadığından anılan madde hükmü uyarınca aracın değerinin belirlenmesi gerekirken talebin reddi doğru değildir. O halde mahkemece şikayetin kabulü ile icra müdürlüğünce İİK.nun 24.maddesi doğrultusunda işlem yapılmasına karar verilmesi yerine yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 29.12.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Bu nedenle gecikme tazminatı, ifa ile birlikte talej edilebileceği gibi, ifa temerriltten sonra yerine getirilmiş ve bir çekince fihtirazi kayıt) ileri sürülmemiş olsa bile ifadan sonra talep ve dava edilebilir, ifa davasında talep edilmemiş olsa dahi gecikme tazminatı ayrıca dava edilebilir. (... /... , Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C.1, İstanbul 2011,5.488) Aksinin kabulü, temerrüdün borçlu bakımından yaptırımsız kalmasına yol açar. Temerrüde düşen borçlunun “borcun geç ifasından dolayı alacaklının uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür." hükmünü getirmiştir. Geçikme tazminatı, temerrüt tarihinden aynen ifaya kadar geçen dönem içindeki zararları kapsar. Gecikme tazminatında tazmin edilecek zarar bir tür olumlu zarardır ve alacaklının malvarlığının, temerrüde düşülmeden borcun ifa edilmesi halinde içinde bulunacağı durumla, gecikmeli ifa Sonucunda içinde bulunduğu durum arasındaki farkı ifade eder....

            -YTL'nin yasal faizi ile birlikte tazmini yolunda verilen kararın tebliğinden önce, davacı vekillerinin vekaletnamedeki feragat yetkilerine istinaden 8.3.2007 tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiklerini İdare Mahkemesine bildirdikleri, kararın tebliği ve davalı idarece temyiz dilekçesi verilmesi üzerine verdikleri savunma dilekçelerinde ise feragatten vazgeçtiklerini beyan ettikleri görülmektedir. Feragat, davacının veya vekaletnamedeki açık yetkiye istinaden vekilinin tek taraflı irade beyanının yargılama sonuçlanıncaya kadar yargı yerine ulaşması ile tamamlanmakta olup, feragatin geçerliliği için yargı yerinin kararı veya davalının kabulü de gerekmediğinden, yargı yerinin bu konudaki yetkisinin feragat beyanın gerçek olup olmadığını ve Kanuna uygun yapılıp yapılmadığını tespitten ibaret bulunması karşısında, kesin hükmün hukuki neticelerini doğuran feragatten rücu etmek de hukuken mümkün değildir....

              Davacı taraf, davalı ile sözlü olarak anlaşılan bedelin 315.000 TL olduğunu, edimini ifa ettiğini beyan ederek aynen ifa suretiyle aracın mülkiyet ve zilyetliğinin devrini, bu olmazsa ödenen bedelin iadesini talep etmiş, Davalı ise, ile imzalanan sözleşmede bedelin 300.000 TL araç, 45.000 TL yapım bedeli olmak üzere 345.000 TL olduğunun yazılı olduğunu, davacının edimlerini gereği gibi ifa etmediğini savunarak davanın reddini savunmuştur. Öncelikle, davacının hata iddiasına dayalı sözleşme bedelinin 315.000 TL olduğu yönündeki iddiası bakımından mahkemenin bu iddiasının kabulü mümkün olmadığı ve anlaşmanın sözleşmede yazılı olduğu gibi araç bedeli olarak 300.000 TL iç dizayn olarak 45.000 TL olmak üzere 345.000 TL olduğu yönündeki gerekçesi yerindedir....

                Uyarınca edimini ifa etmeyen veya ifaya hazır olduğunu bildirmeyen taraftan edimini ifa etmesini talep edemeyeceğini,, ön sözleşme gereği belirlenen ödeme ediminin yapılmadığını, süresi içinde ödeme yapılmaması, edimin ifa edilmemesi, ifa teklif edilmemesi nedeniyle taahhüdün kendi kendine sona erdiğini, TBK 138 uyarınca davalıdan edimini ifa etmesinin istenilmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, somut olayda ortakların kağıt üstünde şirkete bir değer biçtiğini ve bu değer üzerinden davalı ile hisselerin devri için anlaştıklarını, ancak davalının yapmış olduğu araştırma ile şirketin değerinin kendisinden gizlendiğini, iradesinin sakatlandığını, tutanak imzalanması akabinde imzalanan yeni proje montajları, enflasyondaki artış, döviz kurlarındaki yükseliş, araç fiyatlarındaki değişiklikler gibi davalı tarafından öngörülemeyen değişiklikler nedeniyle aynı bedel ile sözleşmenin ifasının istenilmesinin dürüstlük kuralına aykırı düştüğünü, öte yandan davalının toplamda 5.000.000,00 TL'lik...

                  Taraflar arasındaki uyuşmazlık DM. cinsinden ödenmesi kararlaştırılan kredi borcunun günün ekonomik koşulları altında çekilmez hal alması ve böylece işlemin temelinin çökmesi olgusuna dayalı kredi borcunun uyarlanması isteğine ilişkindir. Sözleşme hukukuna egemen olan sözleşmeye bağlılık (ahde vefa-gacta sund servanda) ilkesi hukukumuzda da kabul edilmiştir. Bu ilkeye göre sözleşme, yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Karşılıklı borç doğuran akitlerde taraflardan biri için sonradan ağırlaşmış, kararlaştırılan edimler dengesi sonradan ortaya çıkan olaylar nedeniyle değişmiş olsa bile, borçlu (denge aleyhine bozulan taraf) sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Gerçekte sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır. Ancak bu ilke, özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır....

                    UYAP Entegrasyonu