"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.01.2010 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; dava konusu taşınmazlarda iştirak halinde mülkiyet çözülünceye kadar sözleşmenin henüz ifa olanağı olmayacağından davanın bu yönden reddine dair verilen 14.02.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Bir kısım davalılar davayı kabul etmiş, diğer davalılar, davanın reddini savunmuştur....
Satış vaadi sözleşmesi geçerli olmakla birlikte dava tarihinde davalılar vaat olunan taşınmazın maliki olmadığından aynen ifa mümkün değildir. Kural olarak, borcun ifa edilmemesi borçlunun sorumluluğunu meydana getirir ve borcun ifa edilmemesinde kusurlu kabul edilir. Bu durumda vaat alacaklısı davacı aynen ifa yerine Borçlar Kanunu'nun 96 ve devamı maddeleri uyarınca tazminat talep edebilir. Buradaki tazminat alacaklının müspet zararıdır. Müspet zarar ise; aktin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır. HGK'nın 29/09/2010 tarih ve 2010/14-386-420 ve 28/09/2011 tarih ve 2011/13-528-571 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, resmi şekilde düzenlenmesi gereken ve tam iki tarafa borç yükleyen satış vaadi sözleşmelerinde, edimini yerine getiren taraf, karşı tarafın da edimini yerine getirmesini isteyebilir....
- KARAR - Davacılar vekili, davacıların murisi arsa sahibi ile davalı arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, ancak davalının teslim etmesi gereken daireleri teslim etmediğini ileri sürerek, sözleşmenin aynen ifası ile dairelerin davacılar adına tescilini; mümkün değilse dairelerin rayiç değerinin, yıkılan eski evin değerinin ve teslim edilmeyen daireler için sözleşmede belirlenen gecikme tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacıların arsanın tapusunu devretmediğini, bir adet dairenin ise teslim edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamından, sözleşme konusu arsada davacıların murisi dışında paydaşlar bulunduğu, diğer paydaşlarla sözleşme yapıldığı kanıtlanamadığından TMK'nın 692. maddesine göre sözleşmenin geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmeye göre davadaki taleplerin istenemeyeceği gerekçesiyle, sözleşmenin geçersizliğinin tespitine ve aynen ifa ve alacak taleplerinin reddine karar verilmiştir....
Kural olarak elbirliği malikleri arasında yapılmış bulunan satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında ifa olanağı vardır. Bu nedenle, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları delilleri incelenip davalının kabul beyanı da değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece, eksik inceleme ile ifa olanağının bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, 01.11.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Noterliğinde düzenlenen 18.02.2010 tarih ve 1360 yevmiye numaralı azilname ile sanığı vekaletnamedeki yetkilerinden azlettiği, azilnamenin sanığın kardeşi .... imzasına usulüne uygun şekilde 23/02/2010 tarihinde tebliğ edildiği, ancak sanığın eşi tarafından kendisine verilen vekaletnamedeki yetkilerden azledildiğini bildiği halde 28.06.2011 tarihinde Fortis Bank/.... Şubesi’ne ait, keşidecisinin .... Gıda olduğu, 6.750 TL bedelli, 0009104 nolu, çeki resmi nikahlı eşi olan ... adına keşide edip, imzalayarak katılana aralarındaki hukuki bir ilişki dolayısıyla verdiği, katılan tarafından çekin bankaya sunulması ile karşılıksız olduğunun anlaşıldığı, bu suretle nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediği iddia olunan olayda; sanığın üzerine atılı suçları işlemediğine dair savunmaları, katılan beyanları, tanıkların anlatımları, Rize .......
Hukukumuzda aynen ifa talebinde bulunmaya herhangi bir engel yoksa da, somut olayda, yüklenici, üzerine düşen tüm hususları yerine getirdiğini ve iskan izni alınmamasında herhangi bir kusuru bulunmadığını savunarak isteme karşı direnmiş bulunmaktadır. Bu durumda; davacıların, yasalarımızda mevcut, aynen ifa dışındaki yollardan istifade ederek hak araması gerekirken, aynen ifa yoluyla hak aranması doğru olmamıştır. İzah edilen bu gerekçe ile davanın reddi gerekirken, davacıların hukuki yararları da bulunduğu halde aksine karar verilmesi hatalıdır. O halde, mahkemece, davanın yukarıda açıklanan gerekçeler ile reddi gerekirken, aynı sonuca yazılı gerekçelerle varılması isabetsiz ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın HUMK' nun 438/son maddesi gereğince değişik gerekçe ile onanması gerekmiştir....
ifa ile teslimini, aynen ifası mümkün değil ise dava tarihi itibariyle emsal piyasa rayiç fiyatı üzerinden belirsiz alacak niteliğinde dava açtıklarını, dava tarihi itibariyle şimdilik 1.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini, 14/10/2020 tarihli sözleşme kapsamındaki fiyat farkından kaynaklı zarar yönünden nakliye faturaları toplamı 161.575,29 TL olması nedeniyle sözleşme hükümleri gereğince nakliye bedeli karşılığı olarak ... şirketinin 30*60 ebatlarında calacatta cinsi 8.054,60 M2 seramik karonun müvekkiline aynen ifa ile teslimini, aynen ifası mümkün değil ise dava tarihi itibariyle emsal piyasa rayiç fiyatı üzerinden belirsiz alacak niteliğinde dava açtıklarını, dava tarihi itibariyle şimdilik 1.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini, 14/10/2020 tarihli sözleşme kapsamındaki fiyat farkından ahsap paletlerden kaynaklı fiyat farkına dayalı zarar kapsamında fiyat farkı toplamı 8.630,52 TL olması nedeniyle bu bedel karşılığında ......
Davacının kira kaybı tazminatı ve yüz ölçümü eksikliği nedeniyle değer kaybı tazminatı yönünden taleplerinin aynen ifaya bağlanmış olan munzam zarar talepleri olduğu, yüz ölçümü eksikliği nedeniyle tazminat talebinin ayıplı ifa hükümlerine tabi olup, aynen ifanın gerçekleştiği durumda bu zarar kaleminin davalıdan istenebileceği, ancak bunun için öncelikle aynen ifanın ve muayene koşullarının gerçekleşmesi gerektiği, somut olayda ise taşınmazın halen teslim alınamadığı ve aynen ifanın mümkün olmadığı anlaşıldığından, ayıplı ifa ve gecikmeden kaynaklanan kira tazminatı zararlarının talep edilemeyeceği gerekçe gösterilerek, terditli olarak açılan davada, tapu iptal ve tescil ile kira alacağı ve değer kaybı tazminatı taleplerinin reddine; taşınmazın rayiç bedeline ilişkin tazminat talebinin kabulü ile 405.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesi karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....
Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur....
Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davalı ... vekili temyiz yoluna başvurduktan sonra vekaletnamedeki yetkisine dayanarak temyiz isteminden vazgeçmiş olduğundan temyiz dilekçesinin feragattan REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı ... 'ne iadesine 24/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....