Ayrıca aynen ifayı talep etmenin dürüstlük kuralına aykırı olduğu hallerde de aynen ifayı talep etmek mümkün değildir. Eldeki davada, kiralanan yerin mevcut haliyle otel olarak kullanılması artık mümkün bulunmamaktadır. Kiralanan yerin oldukça kapsamlı bir tadilat sonrasında öğrenci kampına dönüştürüldüğü, tekrar önceki gibi turistik bir otel haline dönüştürülebilmesi için yeniden geniş kapsamlı tadilatlar yapılması gerektiği, bu tadilatların yapılacağı süre ve masraflarda dikkate alındığında 30.04.2024 tarihinde sona erecek yani bitmesine üç yıl kalmış bir kira sözleşmesine dayanılarak aynen ifayı talep etmek artık dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecektir. Bu itibarla, kiralananın mevcut hali, ifayı imkansız kıldığından davacının aynen ifa talebinin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Davacı aynen ifa talebinde bulunamaz ise de, haksız fesih nedeniyle müspet zararının isteyebilir. Davacı da bu kapsamında kar kaybı talebinde bulunmuştur....
. - K A R A R - Dava, takip konusu bonodaki imzanın şirketin yetkili temsilcisine ait olmadığı iddiasına dayalı istirdat istemine ilişkindir. Davalı vekili, bonoda imzası bulunan ...'nin davacı şirketin ticari mümessili olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı şirket tarafından ...'ye verilen vekaletnamedeki yetkilerin kapsamı ve içeriklerine göre hem olağan hem de olağanüstü işlerin idaresine yönelik olduğu, bu nedenle bonoyu tanzim eden ...'nin davacı şirketin ticari mümessil olarak nitelendirilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Uyuşmazlık konusu bonoyu düzenleyen ... olup, bononun davacı şirket adına veya davacı şirkete vekaleten imzalandığına dair bir açıklık bulunmamaktadır. Mahkemece bu yön gözetilmeden yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
Kararı temyiz eden davacı vekili’nin evraka eklenen feragat dilekçesinden vekaletnamedeki yetkisine dayalı olarak incelemesi yapılan davadan gördükleri lüzum üzerine feragat ettikleri beyan edildiğinden HMK’nun 310. maddesi hükmüne göre feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceğinden, HMK’nun 3/1. madde hükmüne göre de feragat kesin hükmün hukuki sonuçlarının doğuracağından bu durumda öncelikle mahalli mahkemece, davadan feragat hakkında bir karar verilmesi için kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve davadan feragat sebebiyle kararın BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 19.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi...
İlk derece mahkemesi kararında; yaptırılan imza incelemesi neticesinde imzaların davacının eli ürünü olmadığının anlaşıldığı, Düseldorf Başkonsolosluğu tarafından tanzim edilen vekaletnamedeki senet düzenleme yetkisinin sadece banka ile yapılacak işlemler için verilmiş olduğu, Adana 1. Noterliği'nce düzenlenen vekaletnamedeki senetleri imzalama yetkisinin ise kambiyo senedi tanzimine veya bono düzenlemeye yetki vermediği gerekçesiyle davacının düzenlenen bonodan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle, imzaya itirazın kabulüne davacı yönünden takibin durdurulmasına, davacının ve davalının tazminat taleplerinin reddine, imzaya itiraz kabul edildiğinden davacının diğer talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....
tarafından takılan ziynet eşyalarının davalı Muhammet'ten alınarak aynen iadesi, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde şimdilik 1.000,00 TL'nin davalı Muhammet'ten tahsilini talep etmiştir....
Bunlar; aynen ifa ve gecikmeden dolayı tazminat isteme hakkı; aynen ifayı reddederek ademi ifa sebebiyle müspet zararını talep hakkı; sözleşmeyi feshederek menfi zararını isteme hakkı olarak belirtilmiştir. Alacaklının borçlunun temerrüdüne dayalı bu haklardan faydalanabilmesi için, borçluya uygun bir mehil vermiş ancak mehilden sonuç alamamış olması gerekir. BK. m. 107’de sayılan nedenler söz konusu ise alacaklı, borçluya mehil vermeden de, BK. m. 106’daki seçeneklerden birini kullanabilir. Bunlar; borçlunun hal ve davranışından süre verilmesinin etkisiz olacağının anlaşılması; temerrüdün alacaklı yönünden aynen ifayı faydasız hale getirmiş olması, sözleşmede ifa tarihinin kesin olarak saptanmış olması halleridir....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.10.1966 gün ve esas: T/302, Karar: 279 sayılı kararındaki kabulün ters anlamından da anlaşılacağı üzere, bir tarafça haksız şekilde feshedildiği ileri sürülen sözleşmenin aynen ifasının diğer tarafça istenildiği hallerde, Borçlar Kanunu'nun 73/1 ve HUMK.nun 10. maddeleri uygulama alanı bulur. Eş söyleyişle, hem sözleşmenin aynen ifasının ve hem de o sözleşmeden kaynaklanıp alacaklının ikametgahında ödenmesi gereken bir alacağın ödetilmesinin istenildiği bir dava, BK.nun 73. ve HUMK.nun 10. maddelerine dayalı olarak, davaya konu sözleşmenin ifa edileceği (ve o sözleşme uyarınca alacağın ödenmesi gereken, alacaklının ikametgahının bulunduğu) yer mahkemesinde açabilir. Zira, sözleşmenin ayne ifasının istenildiği bir dava, sözleşmeden kaynaklanan bir davadır, öğretide de aynı yöndedir (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt: 1,sh:449)....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Suç : Taksirle öldürme Hüküm : 5237 sayılı TCK'nın 85/1, 62/1, 53/1, 53/6. maddeleri gereğince mahkumiyet Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: 1- Katılanlar vekilinin vekaletnamedeki yetkiye istinaden 28/04/2010 tarihli dilekçe ile sanık hakkında şikayetten vazgeçmesi nedeniyle katılan sıfatlarını kaybetmeleri nedeniyle hükmü temyize hakları bulunmadığından temyiz isteminin CMUK'un 317. maddesi uyarınca REDDİNE; 2- Sanık müdafinin hükme yönelik temyizine gelince; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık müdafinin, cezanın miktarına, öleninde kusurlu olduğuna, ekesik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporu ile karar verildiğine ilişkin...
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalılardan Alaattin ve Şahin yönünden davanın kabulü ile gecikme tazminatı ve kira bedelinin tahsiline; davacılardan Ayşe yönünden ise talep konusu bağımsız bölüme ait tapu kaydının yükleniciye ait olmaması sebebiyle tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine, taşınmazın rayiç bedelinin davalı yükleniciden tahsiline, tapu iptali talebinin aynen ifa talebi niteliğinde olduğu gerekçesiyle gecikme tazminatı talebinin de reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılardan Ayşe vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı ... vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2- Davacı ... tarafından TBK’nın 125/2.maddesi uyarınca ifa yerine geçen olumlu zararın tazmini değil öncelikle ifa; ifanın mümkün olmaması halinde olumlu zararın tahsili talep edilmiştir....
Buna göre, temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun aynen ifasını ve gecikme yüzünden uğradığı zararın giderilmesini ( B.K.md. 125/1 ), borcun aynen ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararının giderilmesini isteyebilir (B.K. md. 125/2 ) veya borcun aynen ifasından vazgeçerek sözleşmeden dönebilir. (B.K.md.125/2 son)Sözleşmeden dönme halinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Sözleşmeye bağlılık (ahde vefa, pacta sund servanda) ilkesi gereğince borçlunun sözleşme koşullarına aynen uyması, borcunu sözleşmeye göre ifa etmesi gerekir. Bu ilkenin temeli dürüstlük kuralları olup, bir hakkın ileri sürülmesi de ancak MK.2. maddesindeki iyiniyet kuralları çerçevesinde mümkündür....