davada ispat yükünün davacıda olmasına rağmen davasını ispat edemediğini, müvekkilinin ipotekle teminat altına alınmış alacağı için 01.12.2010 tarihinde 01.12.2012 vadeli ipotek kaydı konulduğunu, daha sonra bu ipotek alacağının 10.10.2013 tarihinde vadesinin 08.10.2015 olarak değiştirildiğini, diğer alacağının ise 11.10.2013 tarihinde davacı tarafından keşide edilerek müvekkile verilen bonodan kaynaklandığını, bononun düzenlenme tarihinin ipotek vadesinin düzenlenme tarihinin ertesi günü olduğunu, metinden açıkça anlaşılacağı üzere ipotek miktarının tapudan resmen değiştirilmesi ile birlikte dava konusu bononun hükümsüz kalacağının belirtildiğini, ancak ipotek miktarında herhangi bir değişiklik olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu, tapuda ipotek miktarını artırmadığını bu nedenle senet alacağının geçerliliğini koruduğunu, davacıya ipotek miktarının artırılması gerektiği söylendiğinde tapuda masraf olacağının ileri sürüldüğünü davalının elindeki senede güvendiğini ancak Bölge Adliye...
Davalı, ipoteğin her bir şirket lehine ayrı ayrı tesis edildiğini savunmuş ise de, ipotek senedinde bu yönde bir belirlemenin bulunmadığı, ipotek borçlularının her bir şirket yönünden ayrı ayrı sorumluluklarının kabul edilmesi için ipotek akdinde açık hükmün bulunması gerektiği, ancak 12/12/2007 tarihli ipotek senedinde bu yönde bir hükmün bulunmadığı anlaşıldığından davalının bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir....
Somut olayda davacı ipotek maliki olarak takipte taraf gösterilmiş olmakla birlikte takip talebi ve ödeme emrinde ipotek verenin ipotek limiti ile sorumlu olduğu açıkça belirtilerek takip başlatıldığı, dosya kapak hesabında faiz ve feriler toplamı ipotek limitini aşar şekilde hesaplama yapılmış ise de takipte dava dışı asıl borçlunun da taraf olduğu, infaz aşamasında icra müdürlüğünce icra emrindeki hususlar dahilinde işlem yapılacağı ve bu durumda ipotek maliki davacının limit dahilinde sorumlu olacağının icra müdürlüğünce dikkate alınacağından davacının istinaf başvurusu yerinde değildir....
Dosya kapsamından; Davacılara ait taşınmaza davalıların murisleri lehine 26.07.1974 tarihinde 70.000 ETL bedelli faizsiz ve 25 ay vadeli ipotek tesis edildiği, lehine ipotek tesis edilen davalı tarafın kötü niyetli olduğunun ipotek borçlusu tarafından ispat edilmesi halinde ipoteğin kaldırılabileceği anlaşılmış olup davacı taraf ipotek işleminde davalı tarafın kötü niyetli olduğunu ispat edememiş, ipotek kesin borç ipoteği niteliğinde olup borç ödendiği ispat edilmediği davacıların ipotek bedelini depo etmediklerinden davanın reddine" dair karar verilmiştir....
Davalı ..., galerici olduğunu, davacıya, yakınlarına ve gösterdiği kişilere çok sayıda araba sattığını, karşılık olarak senet ile dava konusu 7 parseldeki taşınmazın satışı için yetki verilmesi ile 9 parsel sayılı taşınmaz üzerine ipotek konulması için vekalet aldığını, iki taşınmaz üzerinde de ipotek bulunduğunu, kendisinin vekalete dayalı olarak ikinci sırada ipotek tesis ettiğini, davacının bundan haberdar olup 3.sırada davacının kendisinin ipotek kurduğunu belirterek, davanın reddini savunmuş, davalı ..., iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, bedel ödendiğinden iptalin talep edilemeyeceğini, davacının bono borcu için ipotek yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalı ...'...
Dosya içerisinde mevcut ve ipotek borçlusu tarafından sunulan resmi senedin incelenmesinde ise, 04.12.1974 tarihinde 2026 yevmiye numarası ile 8081 parsel nolu taşınmazını satan ... lehine 3.500 lira bedelli ipotek tesis edildiği, aynı resmi senette 7824 ve 7825 parsellerin (dava konusu olmayan) maliki ... lehine de satış nedeni ile ipotek tesis edildiği görülmektedir.8081 parsel sayılı taşınmazın yeni maliki ve aynı zamanda ipotek borçlusu olan ... tarafından icra müdürlüğüne ve bunun sonucunda icra mahkemesine yapılan başvuruda, 8081 parsel sayılı taşınmaz ile ilgisi bulunmayan ...’e ait veraset ilamı sunularak ipoteğin kaldırılması talep edilmiştir....
başvurusunun yerinde olduğuna işaret edilerek, alacaklının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle, şikayetçi ipotek borçlusunun şikayetinin kısmen kabulüne ve şikayete konu takip dosyasından şikayetçinin 1578 yevmiye numaralı ipotek senedinde 2.000.000,00 TL ve 16499 yevmiye numaralı ipotek senedinde 2.000.000,00 TL ipotek limiti ile sorumlu olduğunun tespitine, ipotek limitini aşan alacaklar yönünden takibin iptaline hükmedilmiştir....
Alacaklı bu müddet içinde gelmediği veya gelip de kanunen makbul bir sebep beyan etmeksizin parayı almaktan ve ipoteği çözmekten imtina eylediği takdirde borçlu borcunu icra dairesine tamamıyla yatırırsa icra mahkemesi verilen paranın alacaklı namına hıfzına ve ipotek kaydının terkinine karar verir... " düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda; ipotek borçlusu M..G.. mirasçıları tarafından ipotek bedeli olarak 2,76 TL'nin (eski 2.756,850 TL) icra müdürlüğüne depo edildiği, ipotek alacaklısına çıkarılan muhtıranın usulünce tebliğ edilmesine rağmen bedelin alınmadığı ve ipoteğin da terkin edilmemiş olması sebebiyle Mahkemece ipoteğin terkini talebinin kabulüne karar verildiği görülmüştür. İpotek alacaklısı Ü.. B.. tarafından icra dosyasına yasal itiraz süresinden sonra sunulan dilekçeden ve ipotek borçlularının talep dilekçeleri ekinden de anlaşıldığı üzere, taraflar arasında düzenlenmiş bir ipotek sözleşmesi bulunmamaktadır....
Davalı vekili cevabında, takibin itirazsız kesinleştiğini, bankanın isteminin ipotek dışında olmadığını, davacının sorumluluğunun toplam ipotek bedeli+faiz ve masraflar olduğunu, taşınmazlar üzerinde müvekkili banka lehine eski malik tarafından 08.07.1999 tarihinde her bir gayrimenkul için ayrı ayrı 20’şer milyar olmak üzere toplam 60.000.000.000.TL bedelli faizi değişken olmak üzere ipotek tesis edildiğini, kredi borcu ödenmediği için ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığını, ipotek borçlusunun asıl borçlunun aldığı ve alacağı kredilere karşılık ipotek verdiğini, bu nedenle davacının ipotek verilen kısımdan değil tüm fer’ilerinden sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....
Davacı alacaklı 09.06.2003 tarihinde borçlu ve ipotek veren 3.kişiye MK’nun 887.maddesi uyarınca ihbarname göndermiş, 17.12.2003 tarihinde de borçlu ve ipotek veren 3.kişi hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi yapmış, ipotek veren 3.kişiye ödeme emri tebliğ edilmiş, ipotek veren 3.kişi takibe itiraz etmemiş, borçlunun itirazı üzerine de işbu dava açılmıştır. Takibe itiraz etmeyen ipotek veren 3.kişi hakkında dava açılması söz konusu olmadığından, işin esasına girilerek uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekçesi ile hükmün bozulması gerekirken maddi hata sonucu ipotek veren 3.kişi hakkında takip yapılmak üzere mehil verilip takibe itiraz halinde açılacak davanın birleştirilerek karar verilmesi gerekçesi ile bozulduğundan davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir....