Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu sebeple davalı kanuni kısıtlıya vasi tayin edilmelip edilmediği araştırılmalı, davalıya vasi tayin edilmesi ve davayı takip için husumete izin verilmesi sağlanmalıdır. Ardından kararı temyiz eden vekilden, vasiden alacağı vekaletnameyi ibraz etmesi istenmelidir. Vekaletname verilmezse mahkeme ilamı vasiye (kanuni süre içinde vasinin mahkeme hükmünü ayrıca temyiz edebileceği, bu süre içinde temyiz hakkını kullanmadığı taktirde yetkisiz vekil tarafından yapılan temyize icazet vermiş sayılacağı, temyize icazet vermiyorsa bunu açıkça bildirmesi gerektiği) şerhini içeren tebligatla tebliğ olunarak gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 09.02.2015 günü oybirliği ile karar verildi. ......

    nun ....Sulh Hukuk Mahkemesinin 04/05/2015 gün ve 2014/594-390 sayılı kararı ile kısıtlandığı ve kendisine oğlu Necip Değer Topaloğlu’nun vasi atandığı, anılan kararın kesinleştiği, ancak eldeki dava yönünden vasiye husumete izin kararı verilmediği, mahkeme kararının ve temyiz dilekçelerinin de davacı ...'nun vasisine tebliğ edildiğine dair tebligat evrakının dosyada bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 448. maddesinde, vasinin, vesayet altındaki kişiyi bütün hukukî işlemlerinde temsil edeceği; 462. maddesinin 8. bendinde de, vasinin, vesayet makamından izin almak koşuluyla kısıtlı adına dava açabileceği hususları düzenlenmiştir. Dava ehliyeti, taraf sıfatı ve kanuni temsil 6100 sayılı HMK'nun 114. maddesi uyarınca dava şartı olup aynı Kanunun 115/2. maddesi uyarınca da dava şartı eksikliğinin giderilmesi mümkündür....

      Ne var ki, dosya içerisinde husumete izne ilişkin kararın olmadığı görülmüştür.Dava ve taraf ehliyeti dava şartlarından olup kamu düzenine ilişkindir (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 114,115). Öyle ise husumete izin kararının dosyaya ibrazı gereklidir. 2-Dosya üzerinde yapılan incelemede 25/03/2015 tarihli direnme kararının ve temyiz dilekçelerinin davacı Firuzan Topaloğlu'nun vasisine tebliğ edildiğine dair tebliğat evrakı dosya arasında bulunamamıştır. Bu nedende direnme kararının ve temyiz dilekçelerinin davacı vasisine tebliğ edildiğine dair evrak varsa eklenmesi yoksa tebliğ edilmesi ve yasal süre beklenildikten sonra Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Başkanlığı’na gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir. Bu eksikliklerin giderilmesinden sonra Yargıtay’a gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi gerekir....

        Ne var ki, dosya içerisinde husumete izne ilişkin kararın olmadığı görülmüştür.Dava ve taraf ehliyeti dava şartlarından olup kamu düzenine ilişkindir (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 114,115). Öyle ise husumete izin kararının dosyaya ibrazı gereklidir. 2-Dosya üzerinde yapılan incelemede 13/05/2015 tarihli direnme kararının ve temyiz dilekçelerinin davacı ...'nun vasisine tebliğ edildiğine dair tebliğat evrakı dosya arasında bulunamamıştır. Bu nedende direnme kararının ve temyiz dilekçelerinin davacı vasisine tebliğ edildiğine dair evrak varsa eklenmesi yoksa tebliğ edilmesi ve yasal süre beklenildikten sonra Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Başkanlığı’na gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir. Bu eksikliklerin giderilmesinden sonra Yargıtay’a gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi gerekir....

          Bundan ayrı, Mahkemece 24.05.2016 tarihli duruşmada, davacı vekilinin mezaret dilekçesi ibraz ettiği, izin belgesini de ekte sunuyorum demesine rağmen dilekçesinin ekini uyap sisteminden göndermediği görülmüş ise de, davacı vekilinin mazeretinin kabulü veya reddi yönünde hüküm kurulmadan ve davacı vekilinin izin belgesini sunmasına olanak sağlanmaksızın tahkikat aşamasının sonlandırılarak karar verilmesi davacının hukuki dinlenilme hakkına (HMK md.27) aykırı olmuştur. Kaldı ki, davacı vekili tarafından duruşma tarihinden önce...Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 8.4.2016 tarihli ek kararı ile husumete izin kararı alınmıştır....

            Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin davalı asile tebliğ olunmadığını, TMK 342.maddesi velayet altındaki çocuğun temsili ile ilgili yasal düzenlemeleri içerdiğini, buna göre velayet altındaki küçüğe husumet yöneltilebilmesi husumete izin alınması ön koşuluna bağlı olduğunu, Kamu düzenini ilgilendiren bu husus dikkate alınarak husumete izin alınmadan açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, küçük adına gayrimenkul satış vaadinde bulunulması, mallarının satılması gibi hususlarda da mahkemeden izin alınması gerektiğini, somut olayda küçük ile velisi arasında gayrimenkul satış vaadinde bulunulması sırasında menfaat çatışması söz konusu olacağından dolayı öncelikle çocuğa kayyum atanmasının gerekli olduğunu, bu gerekliliğin de davanın dayanağını oluşturan satış vaadinde mevcut olmadığını, sözleşmenin zamanaşımına uğradığını belirterek husumete izin alınmadan velayet altındaki çocuğa karşı dava açılamayacağından davanın reddine, bu talebi kabul olmadığı takdirde...

            davalı müvekkilinin kusurlu kabul edilmesinin usul ve yasaya da aykırı olduğunu beyanla; davacı müteveffanın kısıtlı olduğu dönemde husumete izin kararı alınmadan ve vasisi tarafından usulüne uygun özel yetki içeren vekâletname sunulmadan yargılamaya devamla hüküm kurulması ve kusur belirlemesi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur....

              Somut olayda davanın doğrudan doğruya kısıtlı olduğu anlaşılan davacı tarafından açıldığı, dosya kapsamında vasinin davaya dahlinin sağlanmadığı gibi husumete izin kararı bulunup bulunmadığının da araştırılmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, açılan davaya vasinin dahlinin yapılması sonrasında TMK'nun 462/8. maddesi uyarınca eldeki dava için vesayet makamından "husumete izin" kararı alınması ve anılan usuli işlem tamamlandıktan sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken, bahsedilen husus gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu durum karşısında mahkemece verilen kararın HMK'nun 355 ve 353/(1)-a-4. maddeleri uyarınca re'sen kaldırılmasına, kararın kaldırılma sebep ve şekli gözetilerek davacının sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir....

              e vesayet makamından husumete izin kararı alması ve dosyaya ibraz etmek üzere süre tanınması ve aktif husumet eksikliğinin ikmal edilmesi, 4.Aynı kaza olayına ilişkin ... Anadolu 31. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/621 Esas ve 2018/14 Karar sayılı ceza dava dosyasının aslının aynı olduğuna dair onaylı, okunaklı ve eksiksiz bir örneğinin celp edilmesinden sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Daireye gönderilmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeplerle; Belirtilen işlemlerin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 23.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

                Mahkemece; husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine dair verilen karar Dairece, temliki yapan Yusuf’un, dava açan kızı Şenay'ın kendi adına değil bizzat temliki yapan kişi adına tescil isteğinde bulunduğu, başlangıçta dilekçeyi veren kişinin davada bir sıfatı yok ise de yargılama sırasında atanan vasinin vekilinin davayı yürütmesinin başlangıçta var olmayan dava koşulunun sonradan tamamlanması ve oluşması anlamını taşıdığı, böylece taraf teşkilinin sağlanmış olduğunun kabulü gerektiği, ne var ki, TMK 462/8. maddesi uyarınca husumete izin alınmamış olmasının doğru olmayıp öncelikle vesayet makamından husumete izin kararı alınarak yargılamanın yürütülmesi gereğine değinilerek bozulmuş; Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda sözleşmenin geçersizliğine ve sözleşmenin iptaline, dahili davalı ... yönünden davanın reddine dair verilen karar Dairece, kısıtlı ...’ın temlik tarihinde hukuki işlem ehliyetini haiz olup olmadığının Adli Tıp Kurumundan alınacak rapor ile saptanması...

                  UYAP Entegrasyonu