"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Husumete izin davasında ... 2. Sulh Hukuk ile ... Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı Bölge Adliye Mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, husumete izin istemine ilişkindir. ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesince, 2005/2201 E. - 2006/399 K. sayılı vesayet dosyası incelendiğinde 07/03/2006 tarihli gerekçeli karar ile ...'ın kısıtlandığı kendisine ...'...
İdare Mahkemesince, davanın Yönetmeliğin 18. maddesine ilişkin olduğu değerlendirilerek, toplu taşıma izin belgeli araç işletmecilerinin ödemekle yükümlü olduğu ve hizmet bedeli olarak isimlendirilen ücretin Toplu Taşıma İzin Belgesi ve araç uygunluk belgesi karşılığı olduğu; işletmecilerin çalışabilmesi için zaten belirli prosedürlere bağlı olarak izinlerin alındığı ve bu kapsamda bu iznin karşılığında belirli bedellerin ödendiği, ayrıca Toplu Taşıma İzin Belgesi ve araç uygunluk belgesi karşılığında bir ücret alınacağının ne Belediye Kanununda ne de Belediye Gelirleri Kanunda sayılmadığı; ayrıca, davacı tarafından herhangi bir istekte bulunulmadığı ve istek doğrultusunda belediyece yapılan bir hizmetinde bulunmadığı Toplu Taşıma İzin Belgesi ve araç uygunluk belgesi karşılığı bir ücretin Belediye Gelirleri Kanunu'nun 97. maddesi kapsamında ücrete tabi işlerden de sayılamayacağından anılan düzenlemenin yasal dayanağının bulunmadığının görüldüğü; bu durumda, kişilere mali yükümlülük yükleyen...
Dava, evlenmeye izin verilmesine,ilişkindir. İlk derece Mahkemesi tarafından, davacı tarafından açılan davada, davacının vasisi tarafından, husumete izin kararının getirilmemesi nedeni ile dava şartı yokluğundan davacının davasının reddine karar verildiği, anlaşılmaktadır. Davacı, mental retarde olması nedeni ile davalı babasının velayeti altındadır. Bu durumda velayet hükümleri uygulanacaktır. Yine söz konusu evlenmeye izin verilmesine ilişkin dava, HMK 382. Maddesi uyarınca, çekişmesiz yargıya tabi işlemlerden olup, TMK.nun 462/8 maddesi gereğince bu tür davalarda husumete izin verilmesine ilişkin bir karar aranmayacağından, ilk derece mahkemesi tarafından verilen karar hatalıdır. İlk derece Mahkemesi tarafından davacının, hastaneye sevkinin sağlanarak, Gaziantep, Şahin Bey Araştırma ve Eğitim Hastanesinden aldırılan,01.06.2022 tarihinde düzenlenen, Sağlık Kurulu Raporunda, sınır düzeyde mental kapasitesinin bulunduğu belirtilmiştir....
Somut olayda, davacının 4721 sayılı TMKnin 405/1. maddesi gereğince kısıtlanıp, kendisine vasi tayin edildiği, eldeki davada da vasi tarafından davacı adına vesayeten davacı vekiline vekaletname verildiği ve davanın bu şekilde açıldığı, ancak eldeki dava için vesayet makamından alınmış husumete izin kararının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, TMK'nin 462/8. maddesi uyarınca eldeki dava için vesayet makamından "husumete izin" kararı alınması ve anılan usuli işlem tamamlandıktan sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken, bahsedilen husus gözardı edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 2.Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile UYAP kayıtları içeriğinden, çekişmeli 905 ada 2 parsel sayılı taşınmazda ... adına kayıtlı hissenin Anamur 3....
İzinsiz yapılan bu gibi tesislerin yapımı ve işletilmesi yetkililerce durdurulacağı gibi,yönetmelikteki şartlar yerine getirilmeden işletme izni verilmez ve bağlantı yolu, her türlü gider sorumlulara ait olmak üzere yolun yapım ve bakımı ile ilgili kuruluşlarca ortadan kaldırılır." hükmüne yer verilmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 17 ve 18 inci maddelerine dayanılarak hazırlanmış olan Karayolları Kenarında Yapılacak ve Açılacak Tesisler Hakkında Yönetmeliğin Geçiş Yolu İzin Belgesi başlıklı 4 . Maddesinde Bu Yönetmelik kapsamındaki tesisler için, karayoluna bağlantıyı sağlayacak geçiş yolları yönünden Geçiş Yolu İzin Belgesi alınması zorunludur. Bu Belge sadece yol ve trafik güvenliğinin sağlanması ile ilgili olup 3194 Sayılı İmar Kanunu gereğince alınması gerekli ruhsatlar yönünden geçerli değildir. Ancak Geçiş Yolu İzin Belgesi alınmadan, 3194 Sayılı İmar Kanunu'nun öngördüğü ruhsat alınsa dahi, inşaata başlanılamaz....
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; delillerin toplanması aşamasında 15.10.2014 tarihli yapı kullanma izin belgesinin davalı tarafça dosyaya ibrazı üzerine davacı vekilinin eksik ve ayıp işlerle ilgili tespit yapılmasına yönelik talebinden vazgeçtiği de nazara alınarak, yapı kullanma izin belgesi alınan binada eksik ve ayıplı imalatın bulunduğu iddiasının soyut nitelikte olduğu, davalı adına yürütülecek işlemlerde harcanmak üzere davalıya isabet edecek bağımsız bölümün satışına izin talebinin davalı tarafından yapı kullanma izin belgesinin alınması ile konusuz kaldığı, iskân belgesi alınmaması nedeniyle geçerli teslimden söz edilemeyeceği, dava tarihi itibariyle davalının dava açılmasına sebebiyet verdiğinin kabulü ile, davacı yararına masraf ve vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili teymiz etmiştir....
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: İlgili mevzuat hükümleri çerçevesinde davacının canlı müzik izin belgesi almasının zorunlu olduğu, işyeri hakkında faaliyetten men kararı verilememesinin canlı müzik izin belgesi alınması zorunluluğunun geçersiz kılınması anlamına geldiği ve dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir. TETKİK HÂKİMİ: … DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: İNCELEME VE GEREKÇE: Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür....
sayılı soruşturma raporunun dahilde işleme izin belgesi sahibi olan bir çok firma ile bu firmaların üretttikleri eşyayı yurt dışına ihraç ederken kullandıkları aracı firmalar hakkında yapıldığı, dahilde işleme izin belgesi sahibi olan firmalardan birinin de davacı şirket olduğu, hazırlanan raporda davacı şirketin sahibi olduğu dahilde işleme izin belgesi kapsamında yurt dışına ihraç etmeyi taahhüt ettiği ancak ihraç etmediği eşyaların miktarının ne olduğu, bu eşyaların ihraç edilmediği tespitinin davacı şirket yükümlülüğünde bulunan eşyalar hakkında nasıl somutlaştırıldığı, başka bir ifadeyle hangi firmaya ait olan dahilde işleme izin belgesi kapsamında hangi eşyalaların hangi tespitler ile yurt dışına ihraç edilmediği tespitinin yapılmadığı, Mahkemelerince bu hususun ara kararıyla sorulması üzerine davalı idarece verilen süre içerisinde cevap verilmediği görüldüğünden, rejim ihlalinin açıkça ortaya konulamadığı, bu nedenle tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle...
bakiye 26 gün yıllık izin hakkının bulunacağı, taleple bağlı kalınarak hesaplama yapıldığından bu kalem hesaplamada bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı tarafça istinaf aşamasında yıllık ücretli izin kullanma belgesi başlıklı belgeler dışında günlük izin kullanma belgesi başlıklı belgelen sunulduğu ve bu belgelerde mazeret izni olarak belertildiği, yıllık izin belgesi olarak değerlendirilemeyeceği, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının da yerinde olmadığı anlaşılmıştır....
nun, ...... sayılı Kararı ile kısıtlandığı ve kendisine oğlu ...’nun vasi atandığı, anılan kararın kesinleştiği, mahkeme kararı kısıtlananın vekiline tebliğ edilmiş ise de kısıtlama kararı ile birlikte vekilin vekalet görevinin sona erdiği, eldeki dava yönünden vasiye, husumete izin kararı verilmediği, mahkeme kararının ve temyiz dilekçelerinin de davacı ...'nun vasisine tebliğ edildiğine dair tebligat evrakının dosyada bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 448. maddesinde, vasinin, vesayet altındaki kişiyi bütün hukukî işlemlerinde temsil edeceği; 462. maddesinin 8. bendinde de, vasinin, vesayet makamından izin almak koşuluyla kısıtlı adına dava açabileceği hususları düzenlenmiştir. Dava ehliyeti, taraf sıfatı ve kanuni temsil 6100 sayılı HMK'nın 114. maddesi uyarınca dava şartı olup aynı Kanunun 115/2. maddesi uyarınca da dava şartı eksikliğinin giderilmesi mümkündür. Bu sebeple, davacı ...'...