Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkememizce davacının davasında haklı olduğu hususunu özellikle bordro tanık beyanları ve yapılan araştırmalar sonrası gelen yurda giriş çıkış kayıtları ile kuruma bildirilen çalışma kayıtları da değerlendirildiğinde ispat edemediği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde açılan davanın reddine dair hüküm kurulmuştur. Dosya kapsamında yalnızca ücretin tespiti talebi olmayıp ayrıca hizmet tespiti talebi bulunduğundan SGK fer'i müdahil olarak kabul edilmiş ve lehine vekalet ücreti takdir edilmemiştir." gerekçesine dayalı olarak karar verilmiştir....

Yapılan İncelemede; Dava dilekçesi içeriğine göre, müteveffanın eksik hizmet bildirimi bulunduğu da iddia edilmekle; aynı Mahkeme'nin 2017/568 Esas nolu dosyasının 22/11/2018 tarihli duruşma zaptına göre, eldeki davanın hizmet tespitine ilişkin talep yönünden 2017/568 E nolu dosya üzerinden görülmesine, davacının diğer talebi ile ilgili (SPEK ve eksik olduğunu iddia ettiği maaşlarına dair) talebin bu dosyadan tefrik edilerek; mahkemenin 2018/507 Esas nolu dosyası üzerinden görülmeye başlandığı anlaşılmıştır. Dava, sigorta primine esas kazanç tespiti davasıdır....

Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10- 480 Esas - 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10- 481 Esas - 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10- 482 Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10- 608 Esas - 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10- 1617 Esas - 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir. Diğer taraftan, hizmet sözleşmesi sürekli edimli sözleşmelerden olup tanıkla ispat sınırının belirli süreli hizmet sözleşmelerinde hizmetin süresine göre belirsiz süreli hizmet sözleşmesinde ise, ücretin yıllık miktarına göre belirlenmesi gereklidir....

Kimlik numaralı personelleri olan T1 İşe Giriş Bildirgesinde işe giriş tarihini 05.11.2010 tarihli olarak bildirmeleri gerekirken sehven 20.10.2010 tarihli olarak bildirdiklerini, T1 ile ilgili ekte sunulan 2010/10 ve 2010/11 Dönemi 02 Belge Türü ile düzenlenen iptal Aylık Prim ve Hizmet Belgesi İle 2010/11 Dönemi 02 Belge Türü İle düzenlenen Ek Aylık Prim ve Hizmet Belgesinin kabul edilerek, gerekli düzeltme işlemlerinin yapılmasını davalı Kurumdan talep etmiş, yazı ekinde; 2010/10 ayına ait iptal aylık prim ve hizmet belgesi ile davacının 12 gün prim ödeme gün sayısı, 321,31 TL SPEK tutarı, 20.10.2010 işe giriş tarihi iptal edilmiş, 2010/11 ayına ait iptal aylık prim ve hizmet belgesi ile davacının 30 gün prim ödeme gün sayısı, 761,00 TL SPEK tutarı iptal edilmiş, 2010/10 ayına ait ek bildirge ile davacının prim ödeme gün sayısına 30 gün, SPEK tutarına 684,89 TL ek verilmiş, davacının işe giriş tarihi 05.11.2010 olarak gösterilmiştir....

Somut olayda; davacının 01/10/2011 ve sonrası yönünden tanık beyanları (Mustafa Şahin, Metin Poyraz ve Yılmaz Karakaya) incelendiğinde, davacının asgari ücretin üzerinde 1.650,00 TL - 1.800,00 TL arası ücret aldığını beyan etmeleri, asgari ücret kısmının bankaya yattığını, üstünün elden verildiğini, hatta Mustafa'nın kendisi muhasebeci olmakla, bu tutarı kendisinin ödediğini beyan etmesi karşısında mail ve ekleri de birlikte değerlendirildiğinde, davacının 01/10/2011 ve sonrası dönem spek tutarının günün asgari ücretinin 1,65 katı olarak tespiti yönündeki ilk derece mahkemesi kararında da herhangi bir hata görülmemiştir....

yasal süresinde verilmemiş olmasının yanı sıra "bordroda kayıtlı işçi sayısı ve SPEK üzerinden 1992/09,10,11,12 aylarına ait aylık prim bildirgeleri de verilmediğinden bordronun bu anlamda mutabakatsız olduğu ve işleme alınamayacağına dair 17/01/2013 tarih ve 1 sayılı komisyon kararının verildiği" belirtilmek suretiyle o dönemde çalışan tüm işçilerin 4 aylık sürelerinin geçersiz sayıldığını, davalı Bakanlık İl Müdürlüğü'nün yasa hükümlerine uygun işlem yapmayarak, davacı ile birlikte birçok işçinin 4 aylık süre çalışmalarının kaybına neden olduğunu belirterek, davacının,1992 yılının son dönemi olan eylül, ekim, kasım ve aralık aylarında bordrolarda görülen ücretlerle aynı işyerinde çalıştığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 27.04.2021 NUMARASI : 2017/318 2021/110 DAVA KONUSU : Hizmet ve SPEK Tespiti KARAR : Taraflar arasındaki hizmet ve SPEK tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda mahkemece verilen karara karşı davacı vekili ve davalı T3 vekili ile davalı Kurum vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizce dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda gereği görüşülüp düşünüldü....

GEREKÇE: Dosya üzerinden tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile 6100 Sayılı HMK'nun 352/1- d ve 355 maddeleri uyarınca istinaf başvuru dilekçesinde açıklanan istinaf sebep ve gerekçeleri ile sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucunda; Dava, hizmet ve prime esas kazanç tespiti istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; davanın kabulü ile davacının, davalı T3 'de; 01/01/2004- 05/04/2005, 07/02/2009- 20/08/2010 ve 01/12/2010- 01/12/2016 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verildiği, davacı vekilince tavzih talebinde bulunulduğu, Mahkemece tavzih talebinin kabulü ile ek karar verildiği, verilen kararların taraf vekillerince istinaf edildiği anlaşılmıştır....

Dosya kapsamından; İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün davacı işveren şirket hakkında düzenlediği 02.04.2018 tarih ve 400117/55 sayılı Durum Tespit Raporu sonrasında: Davacı işyeri aleyhine 2013/10, 2015/4,8,9,10,11, 2016/1,2,4,5,6,7,8,9 aylarına yönelik Sigorta Primine Esas Kazanç (SPEK) farkına ilişkin ek aylık prim ve hizmet belgelerinin (Ek APHB) istenmesine, Artırılan brüt ücretten doğacak gelir ve damga vergisi matrah farkı için İstanbul Vergi dairesi Başkanlığına bilgi verilmesine karar verilmiştir....

Hizmet akdine dayalı sigortalılık süresinin tespiti davalarının niteliği gereği çalışma olgusunun her türlü delille ispatlanabilmesine imkan tanımasına karşılık, ücretin ispatında bu denli serbestlik söz konusu olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20/10/2010 tarih ve 2005/21- 409 E. 2005/413 K. sayılı, 19/10/2011 tarih ve 2010/10- 480 E. 2010/523 K. sayılı, 19/06/2013 tarih ve 2011/10- 608 E. 2011/649 K. sayılı, 19/06/2013 tarih ve 2012/10- 1617 E. 2013/850 K. sayılı kararlarında da açıkça belirtildiği üzere, 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK'nın) 200. ve mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK'nın) 288. maddelerinde yazılı olan sınırları aşan, ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır....

UYAP Entegrasyonu