Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır....

    Bu durumda Mahkemece yapılacak iş; Davalı işverene ait işyerinin işverenin talep konusu dönem yönünden vergi kayıtlarının da celbi, dinlenen tanıkların işverenlerinin ünvanlarını da gösterir şekilde hizmet cetvellerinin ve kendi işyerlerine ilişkin kayıtların dosyaya kazandırılarak beyanlarının denetlenmesi, davacıya hiç kimsenin hizmet tespiti davası açmaya zorlanamayacağı, hizmet tespiti davasının sosyal güvenlik hakkını ilgilendirdiği hususları da unutulmadan ve fakat tespiti istenen sürenin uzunluğu dikkate alındığında davacı hizmet tespiti davası açmaya zorlanamaz ise de davacıya hizmet tespiti davası açıp açmayacağının sorulup hizmet tespiti davası açması halinde açılacak davanın bekletici mesele yapılarak, hizmet tespiti davası açmadığı takdirde ise tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre karar vermekten ibarettir....

    Hizmet tespiti davalarının yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri oluşturulup bu davalar için özel bir ispat yöntemi öngörmemiştir. Hizmet tespiti davaların niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği için yargılamasının özel bir duyarlılık ve itina ile yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır. Ayrıca hizmet tespiti davalarında Sosyal Güvenlik Kurumu veya ilgili şubesine husumet yöneltilmesi gerekir. İşçilik alacağı davasına gelince; bu tür davalar 4857 sayılı Yasa'dan kaynaklanmakta olup, işçilik alacağına esas alınacak hizmet saptandıktan sonra talep edilen işçilik alacağının hesaplanması gerekir. Bu açıklamalardan olarak, hizmet tespiti ve işçilik alacakları davaları için izlenecek yöntem ve esas alınacak kıstaslar tamamen birbirinden farklıdır. Bu noktada her iki davanın tefrik edilmesi yargılamanın sağlıklı yürütülmesi için gereklidir....

      K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre tarafların, aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, davacının 01/10/1992-01/04/2005 tarihleri arası sigorta primine esas ücretin belirlenmesi, emekli aylığının yeniden belirlenecek SPEK kazanca göre tekrar hesaplanması ve eksik yatırılan aylıklarında ödenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, yazılı olduğu şekilde davacının en son aylık brüt 1.586,67 TL üzerinden istemin kabulüne karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik araştırma ve inceleme sonucu varılmıştır. Bu tür hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği, Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş ictihadı gereğidir....

        Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 2015/389 Esas, 2017/455 Karar sayılı dosyasında görüldüğünü, son aylık ücretinin 1.219,13 TL olarak tespit edildiğini ve işçilik alacakları ile tazminatlarını bu rakam üzerinden aldığını, müvekkilinin sigortaya bildirilen primlerin gerçek ücret üzerinden yatırılmadığını ve bu nedenle maddi zarara uğradığını, düşük gelir bağlandığını belirterek müvekkilinin davalı şirket bünyesindeki hizmet süresine ilişkin SGK primlerine esas kazanç ve eksik ödenen Sosyal Sigorta primlerinin miktarlarının tespiti ile 01/12/2011 tarihinden itibaren bağlanan sürekli iş göremezlik gelirinin aldığı gerçek ve yüksek ücrete göre yeniden hesap edilerek 01/12/2011 tarihinden itibaren farkları ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Taraflar arasındaki ilişki Borçlar Kanununun 393 ve devamı (eski BK 313.ve devamı ) maddelerinde düzenlenen hizmet akdi hükümlerine tabidir. Bu nedenle davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir." gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İş yargılamasında çalışma olgusunu ve hizmet süresinin, kısaca kıdemini ispat yükü, genel ispat kuralı gereği iddia eden işçiye aittir. İşçi açılan işçilik davası sırasında hizmet süresinin tespiti ile ilgili olarak işçilik alacaklarından bağımsız olarak hizmet tespiti davası açmış olabilir. Bu durumda hizmet süresine bağlı işçilik alacakları davasının sonuçlanması, hizmet tespiti davasının sonucuna bağlıdır.Keza taraflar arasındaki ilişkinin belirlenmesinde de hizmet tespiti davasının sonucu önem arz etmektedir. Bu nedenle hizmet tespit davasının bekletici mesele yapılması gerekir....

          Toplu iş sözleşmelerine tabi işyerleri işverenlerince veya kamu idareleri veya yargı mercilerince verilen kararlara istinaden, sonradan ödenen ücret dışındaki ödemelerin hizmet akdinin mevcut olmadığı veya askıda olduğu bir tarihte ödenmesi durumunda, 82 nci madde hükmü de nazara alınmak suretiyle prime esas kazancın tabi olduğu en son ayın kazancına dahil edilir. Bu durumlarda sigorta primlerinin, yukarıda belirtilen mercilerin kararlarının kesinleşme tarihini izleyen ayın sonuna kadar ödenmesi halinde, gecikme cezası ve gecikme zammı alınmaz ve 102 nci madde hükümleri uygulanmaz." düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda, gerek iş teftiş raporunda gerekse kurum kayıtlarında ödenen ancak bordroya ve SPEK tutarına dahil edilmeyen bir fazla çalışma ücretinden bahsedilmemektedir. İleri sürülen iddia fazla çalışma ücretinin sigortalılara eksik ödendiği iddiasıdır.5510 sayılı yasaya göre SPEK dahil olan tutarlar ödenmiş veya ödenmesine karar verilerek sonradan ödenen tutarlardır....

          Yapılan İncelemede; Dava dilekçesi içeriğine göre, müteveffanın eksik hizmet bildirimi bulunduğu da iddia edilmekle; aynı Mahkeme'nin 2017/568 Esas nolu dosyasının 22/11/2018 tarihli duruşma zaptına göre, eldeki davanın hizmet tespitine ilişkin talep yönünden 2017/568 E nolu dosya üzerinden görülmesine, davacının diğer talebi ile ilgili (SPEK ve eksik olduğunu iddia ettiği maaşlarına dair) talebin bu dosyadan tefrik edilerek; mahkemenin 2018/507 Esas nolu dosyası üzerinden görülmeye başlandığı anlaşılmıştır. Dava, sigorta primine esas kazanç tespiti davasıdır....

          Dosya kapsamında yalnızca ücretin tespiti talebi olmayıp ayrıca hizmet tespiti talebi bulunduğundan SGK fer'i müdahil olarak kabul edilmiş ve lehine vekalet ücreti takdir edilmemiştir." gerekçesine dayalı olarak karar verilmiştir....

          Mahkemece, davacı ile davalı arasında İş Mahkemesi'nin 2012/56 Esas sayılı dosyasında işçilik alacakları davasının derdest olduğu, taraflar arasında hizmet ilişkisinin bulunup bulunmadığına ilişkin değerlendirme ile iddia ve savunmaların işçilik alacaklarına ilişkin davada da incelenip değerlendirilebileceği, eldeki davayı açmakta hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık işçilik alacakları davası ile hizmet tespiti veya olumsuz hizmet tespiti davalarının birlikte görülüp görülmeyeceği hususunda toplanmaktadır. Hizmet tespiti davalarının yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri oluşturulup bu davalar için özel bir ispat yöntemi öngörmemiştir. Hizmet tespiti davaların niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği için yargılamasının özel bir duyarlılık ve itina ile yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır....

            UYAP Entegrasyonu