Sigortalının yaşlılık aylığı koşullarına sahip olup olmadığının belirlenmesinde esas alınacak sigortalılık süresine 506 sayılı Yasa'nın 79/10 ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9 maddesine göre mahkemece tespitine karar verilen sigortalılık süresi dahil olup anılan yasa maddelerinin yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarını düzenleyen yasalara göre uygulama önceliği bulunduğundan, hizmet tespiti kararıyla kazanılan gün sayısı, ancak bu kararın kesinleşmesinden sonra Kurum yönünden bağlayıcılık kazanır ve yaşlılık aylığı koşullarının değerlendirilmesinde dikkate alınır. Kesinleşen hizmet tespiti kararı uyarınca işverenden primleri tahsil etme yükümünün Kuruma ait olması nedeniyle hizmet tespitine ilişkin kararın kesinleşmesi gerekli ve yeterli olup ayrıca primlerin tahsil edilip edilmediğine bakılmaksızın davacının yaşlılık aylığı koşullarının kesinleşen hizmet tespiti davası ile belirlenen çalışma süresi de gözetilerek belirlenmesi gerekir....
Davacı, davalı işverenlere ait işyerinde, 01.11.2011-25.03.2012 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitini istemiş, mahkemece davanın, davalı ... yönünden husumetten reddine, diğer davalılar yönünden ise esastan reddine karar verilmiştir 1-506 sayılı Kanun'un 4. maddesinde “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. ”Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. Sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin hangi işverenler tarafından düzenlenmiş olduğu tespit edilip, hizmet tespitine yönelik davanın, anılan Yasanın 79/10. maddesine göre, sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltilmesi gerekir. Husumet konusu kamu düzeni ile ilgili olup, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 116. (mülga HUMK 187.) maddesinde yer alan ilk itirazdan olmadığından davanın her aşamasında ileri sürülebilir....
A.Ş. olduğu; imza tarihinin 15/03/2012 olduğu, işin tanımı başlıklı 5. maddesinde 178 vasıflı, 124 vasıfsız olmak üzere toplam 302 işçi ile 01/04/2012 – 30/09/2014 tarihleri arasında personel çalıştırılmasına ilişkin olduğu tespit edilerek davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olduğu sonucuna varılmış ise de, eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmaktadır. Eldeki davada davalı ... vekili cevap dilekçesi ekinde 2011, 2012 (2012/129737 İKN numaralı) ve 2013 yıllarına ait “Binek Araç, Kamyonet, Minibüs Ve Ağır Vasıta Kullanabilecek Ehliyetlere Sahip Şoför Hizmet Alımı” sözleşmelerini sunmuş, ancak daha sonra sunduğu 05/02/2014 havale tarihli dilekçe ile söz konusu hizmet alım sözleşmelerini sehven sunduğunu, aslında davacının 2012/10217 İKN numaralı “Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımı Hizmeti Alımı Sözleşmesi” kapsamında çalıştığını belirterek anılan hizmet alım sözleşmesini dosyaya sunmuştur....
Fıkrasında; “Aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tesbit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sönundan başlayarak beş yıl içerisinde İş Mahkemesi’ne başvurarak, alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır” hükmü 01/10/2008 sonrası gerçekleşen çalışmalar yönünden hizmet tesbit davalarının ana dayanağını oluşturmaktadır. Taraflar arasında davacının davalı yanında gerçekleşen hizmet süresi yönünden uyuşmazlık bulunmaktadır. 506 sayılı yasa mevzuatı ile yerleşen ve Yargıtay kararları ile esasları belirlenen hizmet tespiti davalarında, 5510 sayılı yasa mevzuatı da benzer hükümler içermektedir. Yerel mahkemece davacının çalışmasının hizmet akdinde dayanıp dayanmadığı ile ilgili olarak çok sayıda tanık dinlenmiştir. Dinlenen bu tanıklar davacının çalışması hakkında beyanda bulunmuşlardır....
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Mahkemece yapılan yargılama sonucu verilen karar isabetli ise de, mahkemenin gerekçesinde “...Fakat idare mahkemesi bu iki kişi arasında hizmet sözleşmesi olduğunu tespit etmiştir. Ayrıca duruşmada dinlenen tanıklar Yakup ve Hasan’ın beyanlarından davalı ile kazazede arasında hizmet sözleşmesi olduğuna...” dair dayanağı yanlıştır ve ilgili gerekçe usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
nun öğrencisi için ödemesi gereken aylık taksitleri sanığın banka hasabına yatırıldığının görülmesi üzerine yapılan araştırmalarda ... gibi diğer bir çok öğrenci velisinin de aynı şekilde sanığın bankai hesabına aylık taksitlerin yatırılmış olduğunun tespit edildiği, hatta bu paraların bir kısmının sanığın iş yerinden ayrıldıktan sonra dahi banka nezlindeki hesabına yatırılmaya devam edildiğinin tespit edildiği, sanığın tahsil ettiği paraların aynı kurum için harcadığına dair sağlıklı ve yeterli belgeler de ibraz etmediği, bu şekilde sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilen olayda; sanığın savunması, katılan beyanları, tanıkların anlatımları ve alınan bilirkişi raporunun yeterli olması hususu birlikte değerlendirildiğinde; tebliğnamedeki eksik incelemeye dayanan bozma düşüncesine iştirak edilmeksizin, sanığın üzerine atılı hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun unsurlarının oluşmadığı gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma HÜKÜM : Beraat Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanığın, katılan ... şirketinin Derince Şubesinde çalıştığı, şirketin TSE onay işlemlerini takip ettiği, sanığın, Mercedes Benz Türk A.Ş firmasının TSE işlemleri için şirketin muhasebesinden aldığı iş avansından bir kısmını uhdesine geçirdiği iddia edilen olayda; Bilirkişi... Atmaca tarafından hazırlanan raporda “De-Ka Gümrük müşavirliği A.Ş. tarafından ...’a TSE işlemleri için iş avansı olarak 87.150,00 TL ödendiği, ancak ...’ın TSE işlemlerinde Mercedes-Benz Türk A.Ş için 28.364,64 ödediği tespit edilmiş, Chrysler jeep Tic....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma HÜKÜM : Beraat Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, O yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; ......
Mahkemece, davacının 1984-31.03.1988 tarihleri arasındaki tespit talebinin hak düşürücü süre nedeni ile reddine, 01.04.1988-01.09.1999 tarihleri arasında davalı işyerinde -kuruma bildirilmiş, primi ödenmiş çalışmalarının dışlanması sureti ile hizmet akdi ile kesintisiz olarak çalıştığının tespitine karar verilmiştir. 1-506 sayılı Kanunun 4. maddesinde “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. ”Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. Hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmada, kısacası, davanın sübutu ve verilen kararın infazı açısından, işverenin kim olduğunun bilinmesinde yasal zorunluluk vardır....
E) Gerekçe: 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının işyerindeki kıdeminin (hizmet süresinin) doğru olarak tespit edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır. Dosya içeriğine göre davacı işyerinde 01/12/2007-29/07/2012 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığını iddia etmiş, davalı ise taraflar arasında iş akdi ve bu bağlamda bir hizmet ilişkisinin, işçi-işveren ilişkisinin bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının 01/12/2007-29/07/2012 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde kesintisiz olarak çalıştığı kabul edilmiş, hizmet süresi buna göre belirlenmiş, alacaklarda bu hizmet süresi esas alınarak hesaplanmıştır....