Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki istirdat ve menfi tespit istemine ilişkin davada Ankara 20.Asliye Hukuk ve Ankara 7. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, bononun geçersizliğinin tespiti, istirdat ve menfi tespit istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, asıl alacak olan ve iptali istenen takibe konu 5.250,00 TL.lık bononun miktarına göre, Sulh Hukuk Mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, toplam 7.777,19 TL üzerinden icra takibi yapıldığı ve bu miktar değer gösterilip harcı yatırılarak menfi tespit ve İstirdat davası açıldığı, 9.442,62 TL olarakda harçın tamamlandığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....

    ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili; müvekkilinin davalıdan ödünç para aldığını, ayrıca taraflar arasında ticari alışverişin de gerçekleştiğini, sözkonusu ödünç para ve ticari alışveriş nedeniyle müvekkilinin davalı tarafa bir adet 2.600-TL bedelli senet ile bir adet keşideci imzası dışındaki unsurları boş senet olmak üzere toplam iki senedi davalıya verdiğini, müvekkilinin kalan borcunun toplam 7.300-TL olmasına rağmen, davalı tarafın boş senedi sonradan 24.700-TL bedel yazarak doldurduğunu ve her iki senede dayalı olarak müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını belirterek, müvekkilinin.......

        Davalı vekili, davacı hakkındaki icra takibinin 10/06/2010 tarihinde başlatıldığını, davacının 06/08/2010 tarihinde mal beyanında bulunduğunu, dava dilekçisinde bahsedilen olayları kabul etmediklerini, icra takibi açıldığında hayatta olan ... vefat ettikten sonra bu kişi üzerinden ileri sürülen iddiaların asılsız olduğunu, menfi tespit davası açma imkanı varken bu yola başvurmayan, borçtan haberdar olan davacının borcu ödedikten sonra istirdat davası açmasının haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davaya konu kıymetli evrak niteliğini kaybeden ve lehtarın cirosu bulunmayan senede dayanarak alacaklı olduğunu iddia eden davalının alacağı geçerli bir şekilde ...'tan devraldığını ispat edemediği, bu nedenle davacı tarafından davalıya yapılan ödemenin iadesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

          Esas sayılı takip dosyasında, davalı yana borçlu bulunmadığının tespitine ilişkin Menfi Tespit davasıdır. Menfi tespit davası, davalı tarafından varlığı inkâr edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davadır (Kuru, Baki- İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s.136). Menfi tespit ve istirdat davası, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır (İstanbul BAM 44. H.D. 2020/2536 Esas-2020/455 Karar sayılı kararı), ayrıca borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir....

            Maddesi gereğince menfi tespit davalarında kural olarak, 4721 Sayılı TMK'nın 6 ve 6100 sayılı HMK'nun 190 ıncı maddeleri gereğince ispat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia eden vakaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Başka bir anlatımla, menfi tespit davasında da ispat yükü bakımından bir değişiklik yoktur. Ayrıca, İlk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere, tapuda kayıtlı taşınmazların harici satışı TMK'nun 706, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237 (818 sayılı BK’nun 213.m, 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve satın alana herhangi bir hak bahşetmez. TMK'nun 706. maddesinde öngörülen resmi şekil bir ispat şartı olmayıp bir geçerlilik şekil şartıdır. Bu husus, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237. maddesinde “Taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için resmi şekilde düzenlenmesi şarttır” şeklinde açıklanmıştır....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Menfi tespite ilişkin davada ... Asliye Ticaret ve ... Asliye Hukuk Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle yargı yeri belirlenmesi için gönderilen dosya incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R- Dava menfi tespit istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince; davanın kambiyo senedine ilişkin açılan menfi tespit ve devamında dönüşen istirdat davası olduğu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun poliçeye ilişkin hükümlerin bu davada uygulanmasının gerektiği gerekçesi ile görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur....

              Mahkemece kural olarak borçlunun yani davacının açmış olduğu menfi tespit davasında herhangi bir sebeple dava konusu borç alacaklıya yani davalıya ödenmiş olması halinde açılan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edileceği, hatta bu konuda davacı borçlunun talebine dahi gerek olmadığı, ancak bu durumun genel hukuk ilkeleri gereğince davanın tarafları arasında mümkün olabileceği, yani davacı borçlunun dava konusu borcu alacaklı davalıya herhangi bir nedenle ödemiş olması halinde davanın tarafı olan davalıya karşı davasını istirdat davası olarak devam edebileceği, oysaki davacı vekilinin davanın taraf olmayan bir üçüncü kişiye karşı davayı istirdat davası olarak devam ettirmek yönünde talepte bulunduğu, davanın tarafı olmayan ve hakkında usulüne uygun açılmış bir dava da bulunmayan bir üçüncü kişiye karşı böyle bir talep ile davaya dahil edilmesi ve ona karşı davanın devam edilmesinin genel hukuk ilkeleri çerçevesinde mümkün olmadığı, bu nedenle davacı vekilinin bu yöndeki...

                ün de bu vekaletname uyarınca taşınmazı satarak bedelini alması suretiyle borcun ödendiğini belirtmiş olup, gayrimenkul satışı için davalıya verilmiş vekaletnamenin de bonoların vade tarihinden sonra olması nedeniyle , bu taşınmazın bono bedellerine karşılık devredildiği anlaşılmaktadır. Davalı ... söz konusu taşınmaz bedelini davacıya ödediğini ispat etmediği sürece, taşınmaz bedelini bonoya karşılık aldığını kabul etmiş sayılır. Diğer davalı ... ise, dava konusu icra takibindeki alacağı temlik almış olup, alacağın temliki hükümleri gereğince davacı , davalı ...'e karşı ileri sürdüğü tüm def'i ve itirazları...'ye karşı da ileri sürebilir. Mahkemece bu husus göz önüne alınmaksızın davalı ... yönünden pasif husumet bulunmadığı yönünden reddi doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA,peşin harcın istek halinde iadesine, 16/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Uyuşmazlık, birlikte açılan istirdat davası ile menfi tespit davasında arabulucuya başvurmanın dava şartı olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Bir miktar paranın ödenmesi ve iadesine ilişkin açılan istirdat davasında arabuluculuk dava şartı olarak aranmakta ise de, menfi tespit davası, bir miktar paranın ödenmesi talebine ilişkin olmadığından menfi tespit davalarında arabuluculuğa başvuru dava şartı olarak aranmamaktadır. Yargıtay'ın yerleşik kararlarında, arabuluculuğa tabi olmayan menfi tespit davası ile birlikte istirdat davası açılması durumunda arabuluculuk dava şartı aranmamaktadır. Davacı istirdat davası yanında menfi tespit talebinde de bulunduğundan dava şartı olarak arabuluculuk şartı aranmayacağından mahkemece işin esasına girilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken, arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır....

                  UYAP Entegrasyonu