Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.10.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.01.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil talebine ilişkindir....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir....

    Davacının harici satış nedeniyle davalı yana satış bedelini ödediği kabul edildiğine göre, harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir....

      DELİLLER : Tapu kaydı, düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi, dayanak 04/01/2013 tarihli daire satış sözleşmesi, keşif, bilirkişi raporları, delil listeleri, sunulan ve toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, adi yazılı daire satış sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesi gereğince tahsili istemine ilişkindir. Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür....

      karşılıklı edimleri içeren temlik sözleşmesine dayanarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini isteyebilmesi için 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 97. maddesi hükmü uyarınca öncelikle kendi edimini yerine getirmesi gerektiğinden mahkemece, temlik sözleşmesinde satış bedeli olarak belirlenen Alman Markının 28 Şubat 2002 tarihinde yasal para olma özelliğini kaybederek tedavülden kalkmış bulunduğu ve davacının temlik sözleşmesine göre ödemesi gereken bedelin 9.312,33 DM olduğu gözönüne alınarak dava konusu bağımsız bölümün dava tarihindeki rayiç bedeli tespit edildikten sonra davacının ödediği bedel ile satış bedelinin birbirine oranlanması suretiyle belirlenecek oran üzerinden ödenmesi gereken bakiye satış bedelinin tespit edilerek davalı yüklenici şirkete ödenmek üzere davacıya depo ettirilmesi, ondan sonra davacının yüklenicinin halefi olarak tescil istemine hak kazanıp kazanmadığı değerlendirilerek tapu iptali ve tescili talebi hakkında bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle...

        Davacıların harici satış nedeniyle davalı yana bedel ödediğinin kanıtlanması halinde harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir. O halde mahkemece yapılacak iş, sözleşmede nakten ödendiği belirtilen satış bedeli tutarının, ödeme tarihinden itibaren belirlenen tefe-tüfe endeksleri ile altın ve döviz fiyatları, memur maaş kat sayıları ve benzeri ekonomik etkenler gözetilerek satış tarihinden dava tarihine kadar uyarlamanın yapılması, isteğin ve fazlaya ilişkin hakların gözönünde tutulması, bu yönde tüm deliller toplandıktan sonra dosyanın tomarı ile birlikte bir mali müşavir, bir bankacı ve bir mülk sahibinden oluşan bilirkişi kuruluna verilmek suretiyle yapılan açıklamalar doğrultusunda geçersiz sözleşmeye dayalı alacağın uyarlanması sonucu miktarın belirlenmesi, uzman bilirkişilerden tarafların ve Yargıtay'ın denetimine açık gerekçeli rapor sunulmasının istenmesi, ondan sonra bedel konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekir....

          Somut olayda; dava konusu taşınmazlarla ilgili olarak, Alanya Kadastro Mahkemesinin 23.07. 2009 tarih, 1989/ 439 esas ve 1999/122 karar sayılı ilamı ile davacı (söz konusu dosyada müdahil olan) ... yönünden davanın görev yönünden reddine karar verildiği, görevsizlik kararı nedeni ile de ,davacı tarafca Asliye Hukuk Mahkemesinde harici gayrimenkul satış sözleşmesine dayalı olarak , taşınmazın bir bölümüne yönelik tapu iptali ve tescil davasının açıldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından,asliye hukuk mahkemesinde 26.08.1999 tarihinde,15.01.1996 tarihli harici gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davası açıldığı, dava konusu taşınmazların 20.08.1981 tarihinde tespitlerinin yapıldığı, eldeki davanında tespit tarihten sonra düzenlenen 15.01.1996 günlü, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanılarak açıldığı anlaşılmaktadır....

            Mahkemece; "Dava, harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, davacı lehine tapu iptali tescile ilişkin şartların oluşup oluşmadığı, olmadığı takdirde de geçersiz satış sözleşmesi gereğince ödenen bedelin tahsilinin ne şekilde olacağı noktasında toplanmaktadır. Bilindiği üzere; tapulu taşınmazların satışı TMK'nin 706, (6098 sayılı TBK'nin 237.), 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddeleri gereğince, resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve satın alana herhangi bir mülkiyet hakkı bahşetmez....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07.12.2006 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 27.04.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalı, taşınmazın 2510 sayılı İskan Kanununun 30. maddesi hükmü uyarınca 10 yıl süre ile satılamaz şerhinin bulunması nedeniyle devredilemediğini, sözleşme bedelinden bakiye 80.000 TL’nin de ödenmediğini, satış vaadi sözleşmesini 08.03.2006 günlü ihtarname ile feshettiğini, davanın reddini savunmuştur....

              İLK DERECE KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince "Davacı vekilinin yazılı ve sözlü beyanlarında davacı ile Mustafa Çağınnı'nın arasında gayrimenkul satış sözleşmesi yapıldığı, satış sözleşmesi çerçevesinde dava konusu taşınmazın tapu kaydının davacıya verileceği hususunda anlaşıldığı, bu çerçevede öncelikle dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptaline, tapu iptal ve tescilinin mümkün olmaması durumunda satış bedeli olan 120,00- TL nin uyarlanarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiği görülmüştür. Gayrimenkul satış sözleşmesinin resmi şekilde yapılmadığı, bu suret ile geçerlilik koşulu sağlanmadığından dolayı tapu iptal tescil talebi mahkememizce değerlendirilmemiştir. Nitekim davacı vekili ilerleyen aşamalarda tapu iptal tescil talebinden feragat ettiği bu sebeple tapu iptal tescil talebine yönelik feragat nedeniyle Mustafa Çağınnı'nın mirasçısı olmayan diğer davalılardan T3 lehine dava değeri olan 1.200,00- TL vekalet ücreti hükmedilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu