Davacının harici satış nedeniyle davalı yana bedel ödediğinin kanıtlanması halinde harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir. Mahkemece, davacının alacak istemine ilişkin bu yönde bir inceleme yapılmadığı anlaşılmıştır....
Harici satış senedinde yer alan satış bedeli, denkleştirici adalet ilkesi göz önünde tutularak satış tarihinden dava tarihine kadar güncelleştirilmek suretiyle hüküm altına alınması mümkündür. Bilindiği üzere, geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder. Davacının harici satış nedeniyle davalı yana bedel ödediğinin kanıtlanması halinde harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir. Davacı bu talebini de satıcının külli halefleri olan mirasçıları davalılardan talep edebilir....
Çünkü kadastro tespitinden sonra düzenlenmiş olsa bile tapulu taşınmazların TKM.nun 706, BK. 213 ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 26. maddesi gereğince satışlar resmi şekilde yapılmadıkça geçerli bir hukuki sonuç doğurmazlar. Davacı vekilinin tapu iptali ve tescil davasına yönelik temyiz itirazları yerinde bulunmadığından reddi ile hükmün buna ilişkin bölümünün ONANMASINA, Davacı vekilinin, harici satış senedinden kaynaklanan bedel ile cezai şarta ilişkin temyiz itirazlarına gelince; davacı vekili, dava dilekçesinde, tapu iptali ve tescil olmadığı, takdirde bedel ile cezai şartın tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece de, harici satış senedinin fotokopi olduğu ve hukuki sonuç doğurmayacağı belirtilerek bu yöne ilişkin davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Dosya üzerinde yapılan incelemede davalı ve vekilinin bu yöne ilişkin bir itirazlarına rastlanılmamıştır....
Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.11.2012 tarihinde verilen dilekçeyle harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı halde alacak talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda: davalılara karşı açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine alacak davası yönünden davalı ... Çırak Ltd. Şti.'ye karşı açılan davanın kabulüne, diğer davalılara karşı açılan davanın reddine dair verilen 20.04.2017 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili, dahili davalı vekili ve katılma yoluyla davalı ... Ltd. Şti. vekili tarafından talep edilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 1....
Davacının harici satış nedeniyle davalı yana bedel ödediğinin kanıtlanması halinde harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir. (Yargıtay 7. HD'nin 2022/5754 E 2023/1210 K sayılı ilamı). Somut olayda; davacı vekili, davalı ve davalının eşi Cemal'in, 1995 yılında davalının annesi Nergis Şenkök adına tapuda kayıtlı adına tapuda kayıtlı dava konusu taşınmazı harici olarak satın aldığını ancak tapuda devrin yapılmadığını belirterek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili, bu mümkün olmadığı taktirde 1995 yılında ödenen bedelin dava tarihindeki rayiç değerinin tazminat olarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL -KARAR- Dava, satış vaadi ve harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 2797 Sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesi uyarınca temyiz incelemesi Yüksek 14.Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına gönderilmesine, 17.01.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1975/1429 esas 1977/806 karar sayılı ortaklığın giderilmesi davası sonucunda satışına karar verildiğini, yapılan ihale sonucunda taşınmazların 1/3'er payının oğlu olan davalı adına tescil edildiğini, davalının, okuma yazma bilmemesini ve iyiniyetli oluşunu kullanarak, dava konusu taşınmazlarda pay devrini içeren 10/11/1977 tarihli harici taşınmaz satış sözleşmesinin resmi akit olduğu ve 1/3'er payın ¼ ünün kendisine devredildiğinin söylendiğini, yaşlılığı ve cahilliği nedeniyle oğlu davalıya inandığını, bir hafta önce tapu kayıtlarında yaptığı incelemede taşınmazların 1/3 payının tamamının davalı adına kayıtlı olduğunu öğrendiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazlarda davalı adına kayıtlı 1/3 oranındaki hisselerin ¼ ünün iptali ile adına tescili olmadığı taktirde 10.000 TL bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında bedele ilişkin talebini 10.974,99 TL olarak ıslah etmiştir....
Mahkemece; ilk kararda tapu iptal ve tescil davasının reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dairemizin 08.11.2010 tarihli ve 2010/2675 Esas, 2010/5356 Karar sayılı ilamı ile mahkemenin tapu iptal ve tescil yönünden vermiş olduğu ret kararının onanmasına alacağa ilişkin talep yönünden ise taraf delilleri toplanarak satış parasının ödendiğinin ispatlanması halinde denkleştirici ... ilkesi doğrultusunda değer belirlenerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bozma üzerine mahkemece davacının davasının kabulüne 10000 ABD dolarının ödeme tarihindeki kur üzerinden Türk Lirası karşılığının davalı taraftan tahsiline karar vermiştir. Hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptal tescil olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir. 1....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece "Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; davacının, davalı ile akdedilen satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talepli dava açtığı, satış vaadi sözleşmesine konu arsa vasıflı taşınmazda bulunan binanın zemin katındaki asma katlı dükkanın yaklaşık olarak 35 m2'lik kısmını davalıdan haricen satın aldığını, bu kapsamda bedelini ödediği hissenin davacı adına tescilini talep ettiği ancak bahse konu harici satışa dair herhangi bir yazılı belgenin bulunmadığı, davanın ancak yazılı bir belge ile ispat edilebileceği, keza tapuya kayıtlı bir taşınmazın devrinin geçerli olması için sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesinin zorunlu olduğu, harici satışın Türk Medeni Kanunu'nun 706, Borçlar Kanunu'nun 213 ve Tapu Kanunu'nun 26. maddesi hükümleri karşısında geçersiz sayılacağı ve devralan kişiye tapu kaydının iptali ve adına tescili yönünde bir hak bahşetmeyeceği dikkate alınarak, davanın reddine karar vermek gerekmiş" şeklinde karar...
Öte yandan; Türk Borçlar Kanununun 237. maddesinde taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için, sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesinin şart olduğu, aynı yasanın 283. maddesinde de, satış sözleşmesine ilişkin hükümlerin, mal değişim sözleşmesine de uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. O halde, taşınmazlara ilişkin trampa sözleşmelerinin resmi şekle tabi olduğu ve resmi şekilde yapılmayan trampa sözleşmelerinin geçersiz olduğu, geçersiz olan harici trampa sözleşmesine dayalı olarak tapu iptal ve tescil talebinde bulunulamayacağı, geçersiz sözleşmelerde tarafların ancak verdiklerini geri isteyebilecekleri kuşkusuzdur. Somut olayda da, taraflar arasında imzalanan ve taşınmaz devrini öngören sözleşme, haricen düzenlenmiş trampa sözleşmesi niteliğinde olup, şekil şartlarına uymadığından geçersizdir ve bu nedenle tarafların karşılıklı olarak aldıklarını geri vermeleri gerekir....