WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aynı Kanun'un 56. maddesine göre, haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b) Haksız rekabetin me''ini, c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir....

    Davacıların, ecrimisile yönelik temyiz itirazına gelince; bilindiği gibi, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler....

      Bu durumda, sigortalı ile davalı arasındaki temel ilişki haksız fiilden kaynaklanmakta olup, uyuşmazlığın haksız fiil hükümlerine çözümü gerekmektedir. Arada geçersiz bir sözleşme veya, olmayan bir hukuki ilişki demek söz konusu değildir. Temel ilişki haksız fiildir. Bu nedenlerle; Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğinin 11/01/2018 tarihli İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri işbölümüne ilişkin kararı gereğince "Tarafların sıfatına bakılmaksızın (tacirler dâhil), haksız eylemden kaynaklanan (suç teşkil eden eylemler, haksız haciz, haksız ihtiyati tedbir, haksız şikâyet vb. dâhil) davalar nedeniyle verilen hüküm ve kararlar"a karşı istinaf inceleme görevinin 4. Hukuk Dairesi'ne ait olduğu belirlendiğinden, dairemizin bu istinaf başvurusunu incelemeye görevli olmadığı kanaatiyle dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir....

      nun tüketici örgütlerinin üst kuruluşu olduğu, ancak huzurdaki davada tüketicilerin veya tüketici örgütlerinden birinin zararına sebep olan bir eyleme istinaden, tüketiciler ve tüketici örgütleri adına hareket ederek değil; ... internet satış sitesi adına birbiriyle aynı şekilde ... siparişi alıp, tedarik ve teslimini gerçekleştiren iki şirket arasındaki haksız rekabetten kaynaklanan ve bu haksız rekabet nedeni ile davalının internet satış sitesi ... adresinin, ...A.Ş ne ait ... internet satış sitesine yaptığı haksız rekabetin tespiti ile ortadan kaldırılmasını talep ettiği anlaşılmıştır. Davacının dava dışı ... internet sitesine yapılan haksız rekabetin tespitini ve önlenmesini istemekte hukuki menfaati bulunmadığı ve davayı açmakta aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        Nitekim haksız fiilden doğan davalarda yetkiyi düzenleyen HMK'nun 16. maddesi haksız fiilin işlendiği yer, zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ile birlikte zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olacağını düzenlemiş bulunmaktadır. Dosya kapsamından davacının yerleşim yerinin ... olduğu gerekçesiyle karşı yetkisizlik kararı verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesininin birinci fıkrasına göre; "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir." Yine aynı Kanunun 16. maddesinde ise, "Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir." hükmü yer almaktadır. 6100 sayılı HMK'nın haksız fiillerde yetkiyi düzenleyen 16. maddesinde HMK'nın 7/1-2. cümlesindeki düzenleme anlamında kesin yetki sözkonusu değildir....

          nın 55. maddesinde "Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar" başlığı altında, haksız rekabet hallerinin başlıcalarının, örnek mahiyetinde sayıldığı, bu maddede sayılmamış olan ve fakat 54/2. maddesinde verilen tanım çerçevesinde haksız rekabet oyarak nitelendirilebilecek davranış ve uygulamaların da, haksız rekabet sayılabileceğinde bir tereddüt yoktur. Gerçekten de anılan hüküm uyarınca, "Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.". Bu durum karşısında bir an için davalının fiilinin TTK 55/1-a.4. maddesi uyarınca bir haksız rekabet hali oluşturmadığı kabul edilse bile, TTK 54/2. maddesinde verilen tanım çerçevesinde, haksız rekabet halini oluşturduğunun kabulü gerekir....

            haksız rekabete ilişkin hükümleri uyarınca davalının haksız kazanç sağlamayı hedeflediğini ileri sürerek, davalı şirketin eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine ve haksız rekabetin önlenmesine, haksız rekabet oluşmasında etkili olan ürünlerin toplatılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; mahkemenin görevli olmadığını, İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, ... ve ... markalı ürünler arasında görsel, işitsel, kavramsal benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin ''... ve ......

              Davaya konu --- markasının dava dışı ---- numarası ile tescili için başvuruda bulunulduğu, bu sebeple markanın koruma altında olduğunu buna dayanarak üretim yaptıkları yönündeki savunmalarının davacı yönünden bir geçerliliğinin olmadığı, davalının ----- markalı ürünlerin -----üretimini yapmak sureti ile dava dışı ------ birlikte sorumlu oldukları, dava dışı firma ile aralarında yapılmış olan sözleşmenin davacıyı bağlamayacağı, ayrıca haksız eyleme son vermiş olmasının önceki haksız eylemleri de hükümsüz kılmayacağı bu sebeple davalının davaya konu marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden ----- ibareli ürünlerin -------yapmak suretindeki eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği sonucuna ulaşıldığından davanın kabulü ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....

                Haksız fiilin içeriği itibariyle sanık eş Bülent'e yönelik doğrudan doğruya bir yönelim söz konusudur. Diğer aile bireylerine yönelik herhangi bir haksız fiil bulunmamaktadır. Haksız fiilin TCK'nun 29. maddesine aykırı biçimde geniş yorumlanması “Ceza Kanununda KIYAS OLMAZ” ilkesine aykırıdır. Haksız tahrikin eşlerden hariç diğer aile bireylerine sirayet ettirilmesi hukuksal temelden yoksundur. Yasal gerekçesi ve temeli ceza kanununda yoktur. Sanık ...'in kardeşlerine yönelik doğrudan bir haksız fiilde bulunmamaktadır. Olayın özelliği itibariyle haksız tahrikten eşin yararlandırılması zorunludur. Ortada zorla bir cinsel birliktelik yoktur. Rızai ilişkinin içeriği itibariyle sanık ... yönünden haksız tahrikin nitelik ve derecesi isabetli ise de, diğer kardeşlerin haksız tahrikten yararlandırılması sağlıklı bir yaklaşım değildir....

                  Haksız fiilin içeriği itibariyle sanık eş ...'e yönelik doğrudan doğruya bir yönelim söz konusudur. Diğer aile bireylerine yönelik herhangi bir haksız fiil bulunmamaktadır. Haksız fiilin TCK'nun 29. maddesine aykırı biçimde geniş yorumlanması “Ceza Kanununda KIYAS OLMAZ” ilkesine aykırıdır. Haksız tahrikin eşlerden hariç diğer aile bireylerine sirayet ettirilmesi hukuksal temelden yoksundur. Yasal gerekçesi ve temeli ceza kanununda yoktur. Sanık ...'in kardeşlerine yönelik doğrudan bir haksız fiilde bulunmamaktadır. Olayın özelliği itibariyle haksız tahrikten eşin yararlandırılması zorunludur. Ortada zorla bir cinsel birliktelik yoktur. Rızai ilişkinin içeriği itibariyle sanık ... yönünden haksız tahrikin nitelik ve derecesi isabetli ise de, diğer kardeşlerin haksız tahrikten yararlandırılması sağlıklı bir yaklaşım değildir....

                    UYAP Entegrasyonu