Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Vechelerine Dair Lahey Sözleşmesine göre haksız olarak bir akit devlet ülkesinden diğerine götürülen veya haksız olarak diğer akit devlet ülkesinde alıkonulan çocuğun mutad meskeninin bulunduğu ülkeye iade edilebilmesi için önceden mutad meskeninin bulunduğu ülke makamlarından alınmış, velayete veya kişisel ilişki kurma hakkına dair bir kararın varlığı gerekmediği gibi, böyle bir kararın mevcut olması durumunda da, bunun çocuğun haksız olarak götürüldüğü veya haksız alıkonulduğu Devlet'te tanınması ve tenfiz edilmesi zorunluluğu da bulunmamaktadır....
Motorlu araç sürücüsünün yaptığı kaza da bir haksız fiil olup bu haksız fiilden araç sürücüsü yanında işleten olarak malik de sorumludur. Davacının talebi olan değer kaybı da haksız fiil ile bağlantılı zarar kavramına girmektedir. Somut olay incelendiğine davalı sürücünün kazada kusurlu olduğu, kazanın zarara sebebiyet verdiği anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Şöyle ki; 5237 sayılı TCK.nın 29. maddesinde "Haksız bir fiilin meyda getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye..." verilecek cezalardan indirim yapılması konusu düzenlenmiştir. Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi için, haksız olduğu kabul edilen hareket veya fiilin suç oluşturan fiilden önce gerçekleşmesi zorunludur. Fail bu haksız hareket veya fiil nedeniyle duyduğu hiddet veya şiddetli elemin etkisiyle suçu işlemelidir. Doğal olarak suç tarihinden sonraki haksız hareketler bu maddeye göre ceza indirinine gerekçe olamaz....
Dava tarihinde geçerli olan 6102 sayılı TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde haksız rekabete ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Dava, 6098 sayılı TBK'nın 444. maddesinde (818 sayılı BK'nın 348) düzenlenen, işçinin rekabet yasağına uymaması nedeniyle, haksız rekabetten kaynaklanan, haksız rekabetin önlenmesi, uğranılan gelir kaybının tazmini ve maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK'nın 4/1-c. maddesi uyarınca, 6098 sayılı TBK'nın 444. maddesinden (818 sayılı BK'nın 348. m.) kaynaklanan davalar tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari davalardır. Davanın mutlak ticari dava olarak kabulünde güdülen amaç, ticari sır kavramının ticaret mahkemesince değerlendirilmesidir. Bu itibarla, davacı tarafça haksız rekabet oluşturduğu iddia olunan eylemin, iş akdinin sona ermesinden sonra meydana geldiği ileri sürülmüş olduğu da nazara alınarak davanın ticaret mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir....
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının kataloğunda bulunan, mal ve hizmetlerin tanıtımında kullanılan ürün profili çizimleri, tablolar ve hesap örneklerinin maddi hataları ile birlikte davalı şirket kataloğunda aynen yer aldığı davacının bu suretle başkasının emeğinden ve iş ürünlerinden haksız yere yararlandığı, davalının eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğu gerekçesiyle haksız rekabetin tespitine, haksız rekabete konu katalogların toplatılmasına, kullanılmasının yasaklanmasına, her türlü tecavüz fiillerinin durdurulmasına koşulları oluşmadığından manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir. Kararı davalı vekili temiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....
Haksız eylem, 818 Sayılı (6091 Sayılı) Borçlar Kanunu uyarınca borcun kaynaklarından biridir. Haksız fiilden kaynaklanan borç, haksız eylemin vuku tarihinden itibaren doğar. Haksız eylemi gerçekleştiren bu borçtan tüm malvarlığıyla sorumludur. Ölenin malvarlığı tüm hak ve borçlarıyla mirasçılarına geçer. Dolayısıyla, anılan borçtan mirası reddetmeyen mirasçılar da sorumludurlar. Şu durumda, davalıların murisinin haksız eylem işleyip işlemediği belirlenerek; işlemişse mirasçılarının uygun bir manevi tazminata mahkum edilmeleri gerekirken, yanılgılı gerekçeyle mirasçılar hakkındaki davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş; hükmün, bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenle davacı yararına BOZULMASINA, temyiz eden davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı özetle; davalılar tarafından bedelsiz kalmış senede dayanılarak, hakkında icra takibi ve 15/01/2007 tarihinde haksız olarak haciz işlemi yapıldığını beyan ederek manevi tazminat talep etmiştir. Davalılar özetle; açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, haksız haciz nedeniyle davacının kişilik haklarının zedelendiği gerekçesi ile manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir. a) Dosya kapsamından davacının talebinin bir kısmının reddedildiği, davalılardan ...’un davasını vekille takip ettiği anlaşıldığı halde, reddedilen kısım yönünden anılan davalı ... yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. b) Haksız fiilde; zarar, eylemin gerçekleştiği tarihte meydana gelmiş olup, faiz başlangıcı da haksız fiil tarihi olmalıdır. Eldeki davada haksız eylem tarihi haciz tarihi olan 15/01/2007 olup, faiz başlangıç tarihi bu tarih olmalıdır....
O halde, taraflar arasındaki uyumazlık, davalı eylemlerinin haksız rekabet teşkil edip etmediği ve haksız rekabetin varlığı halinde maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Haksız rekabet, 6102 sayılı TTK'nın 54. vd. maddelerinde düzenlenmiştir. 6102 sayılı TTK'da, mülga 6762 sayılı TTK'dan farklı olarak haksız rekabetin tanımı yapılmamış, buna karşılık 54. maddenin ilk fıkrasında haksız rekabet hükümlerinin amacı, ikinci fıkrasında da haksız rekabete ilişkin ilke düzenlenmiştir. Buna göre, haksız rekabet hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması olup, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. Kanun'un 55. maddesinde ise başlıca haksız rekabet halleri düzenlenmiştir....
"Maddi tazminat bir eylemin haksız rekabet olarak nitelendirilebilmesi için haksız rekabet mağdurunun bir zarar görmesi zorunlu değildir. Mağdurun zarar tehlikesine maruz bulunması dahi o eyleme haksız rekabet vasfını yükler. Ancak, kanun koyucu tazminat davaları bakımından zarar tehlikesinin varlığını yeterli görmemiş, zararın mevcudiyetini aramıştır (TTK m. 56/d-e)." Davalı tarafın haksız rekabete konu eylemleri tespit edilmekle birlikte davacı tarafın defterlerinde yapılan incelemede davacı şirketin haksız rekabete konu eylemler nedeniyle maddi zarara uğradığı ispatlanamadığı aksine davacı şirketin haksız rekabete eylemlerin gerçekleştiği dönemde bilançosunu karla kapattığından maddi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir....
Haksız rekabet, TTK'nın 54. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Haksız rekabetin amacı, TTK'nın 54/1. maddesinde "bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması" olarak ifade edilmiş, 2. fıkrada ise haksız rekabet tarif edilerek "rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır" şeklinde belirtilmiştir. Haksız rekabet sayılan bazı durumlar TTK'nın 55. maddesinde sayılmıştır. TTK'nın 55/1. Maddesinde de, haksız rekabet hâllerinin başlıcaları olarak, dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle; Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek, (...) sayılmıştır....