tarafın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Dava, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiasına dayalı açılan maddi - manevi tazminat istemine ilişkindir....
Mahkemece davanın maddi tazminat istemi yönünden kabulüne; manevi tazminat istemi yönünden ise kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı; belediyede zabıta görevlisi olduğunu ve memuriyeti dışında tarım ve hayvancılıkla da ilgilendiğini, olay günü kaçak su kontrolü nedeni ile davalının binasının önünde bulunan havuzda ölçüm yaptığını, bu sırada davalının kendisini iterek havuza düşürmesi sonucunda ayak bileklerinin kırıldığını ve yaralanması nedeni ile uzun bir süre çalışamayarak yetiştirdiği arılarını kaybettiğini ayrıca arazisinde işçi çalıştırmak zorunda kaldığını belirterek maddi ve manevi zararın tazmini isteminde bulunmuştur. Davalı; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; kesinleşen ceza yargılamasına ve alınan bilirkişi raporuna dayanılarak maddi tazminat isteminin kabulüne; manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Zarar kavramına (B.K. 46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil, ruhsal ve sinirsel bütünlüğünde korunduğu doktrinde ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Öyleyse, bir kişinin cismani zarara uğraması sonucunda, onun (ana, baba, karı, koca ve çocuklar gibi) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğünün ağır şekilde bozulmuşsa, onların da manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Nitekim, kaza sonucu ağır yaralanan ve 2 kez ameliyata rağmen iyileşmeyen çocuklarının durumu sebebiyle ruhsal bütünlüğü bozulan anne ve babanın (H.G.K. 26.4.1995 gün ve 1995/11-122, 1995/430) ve haksız eylem sonucu ağır yaralanan ve iktidarsız kalan kocanın karısının manevi tazminat isteyebileceklerine (H.G.K. 23.9.1987 gün ve 1987/9-183 1987/655) ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları aynı esaslara dayanmaktadır....
Mahkemenin kısa kararında ve gerekçeli kararın hüküm kısmında davacı kadın 12.000- TL manevi tazminata hükmedildiği halde; manevi tazminatın gerekçesi yazılırken kadın yararına 10.000- TL manevi tazminata hükmedildiğinin yazılması, hüküm gerekçe arasında çelişki yaratmakta olup, davalı erkeğin bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde görülmüş olup, kadın yararına 12.000- TL manevi tazminat hükmedilmesinin yerinde olduğu değerlendirilmekle kararın manevi tazminatın gerekçesinin açıklanan şekilde düzeltilmesine, tarafların manevi tazminat miktarına yönelik istinaf başvurusunun ise reddine karar vermek gerekmiştir. 3- TMK'nın 182. maddesine göre velayet kendisine verilmeyen eş müşterek çocuğun bakım ve eğitim giderlerine maddi gücü oranında katılmak zorundadır....
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, B.K.’nun 47. maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K'nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. 2-Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır....
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair karar düzeltme nedenleri yerinde değildir.Ancak, haksız eylem sonucu yaralanma veya ölüm nedeniyle maddi tazminat istemiyle açılan davalarda, tazminatın denkleştirilmesi kuralı gereğince, haksız eylem sonucu gerçekleşen gerçek zarar belirlenerek ona hükmedilmesi gerekir. Böyle bir durumda gerçek zararın belirlenebilmesi için, haksız eylem sonucu zarara uğrayanın, bu olay nedeniyle elde ettiği kazanımlar hesaplanan tazminat tutarından indirilmelidir. İndirilmesi gereken kazanımlar arasında, özel yasaları gereği haksız eylem sorumlularına rücu edilebilecek ödemeler bulunup bulunmadığı mahkemece re'sen araştırılmalı, böyle bir ödemenin bulunduğu belirlendiği takdirde tazminat tutarından bu miktar indirilmelidir.Somut olayda; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, davacı ...'...
dan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafında temyiz edilmiştir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; maddi tazminata ilişkin hesaplamaları içeren uzman bilirkişi raporunun hükme esas alınmış olmasına göre; davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı taraf dava dilekçesinde, talep edilen tazminatlar için kaza tarihinden yasal faiz işletilmesini talep etmiş; mahkeme ise, hüküm altına alınan manevi tazminat yönünden temerrüt faizine karar vermemiş, manevi tazminatı faizsiz biçimde hüküm altına almıştır....
Haksız fiil ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan kişiye aittir. Yansıma yoluyla aynı eylem nedeniyle üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler. Hal böyle olunca doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan yalnızca maddi sağlık bütünlüğü ihlal edilen kişi midir? Zarar kavramına (B.K. 46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil, ruhsal ve sinirsel bütünlüğünde korunduğu doktrinde ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Öyleyse, bir kişinin cismani zarara uğraması sonucunda, onun (ana, baba, karı, koca ve çocuklar gibi) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğünün ağır şekilde bozulmuşsa, onların da manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir....
Hukuk Dairesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 09/02/2017 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın maddi tazminat yönünden kabulüne, manevi tazminat yönünden kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 21/03/2019 günlü karara karşı davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun kabulü ile maddi tazminat isteminin kısmen, manevi tazminat isteminin kabulüne dair verilen 10/07/2019 günlü kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak da davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne ve miktar itibariyle duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle HMK 355....
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacının maddi tazminat istemiyle ilgili olarak, davacının davalı bankanın haksız eylemi nedeniyle zarara uğradığını ispat etmek zorunda olduğu, somut olayda davacının ne şekilde zarara uğradığının kanıtlanamadığı, bilirkişi raporunda da vurgulandığı üzere bankacılık uygulanmasında borcun sona erdiğine dair belgenin getirilmesi halinde kredi başvurularının kabul olunduğu, davacının kredi başvurusunun sözkonusu haksız eylem nedeniyle reddolunduğuna dair herhangi bir bankanın cevabı ve benzeri belge ve somut kanıtı mevcut olmadığı gerekçesiyle maddi tazminat talebinin reddine, yine manevi tazminat istemiyle ilgili olarak, manevi tazminata hükmedilmesi için kişisel yararların haleldar olması ön şartının arandığı, malvarlığına yönelen bir eylem az veya çok kişiyi manevi üzüntüye düşürebilirse de böyle bir üzüntünün BK'nun 49. ve MK'nun 24. maddesinde korunan kişisel hakların ihlalinden doğan bir eylem niteliğinde...