Haksız fiil ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan kişiye aittir. Yansıma yoluyla aynı eylem nedeniyle üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler. Hal böyle olunca doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan yalnızca maddi sağlık bütünlüğü ihlal edilen kişi midir? Zarar kavramına (B.K. 46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil, ruhsal ve sinirsel bütünlüğünde korunduğu doktrinde ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Öyleyse, bir kişinin cismani zarara uğraması sonucunda, onun (ana, baba, karı, koca ve çocuklar gibi) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğünün ağır şekilde bozulmuşsa, onların da manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir....
Mahkemece ; davacının manevi zararı bulunduğuna dair yeterli delil sunamadığı, ceza mahkemesince sabit bulunan davacıya hakaret olayının kişileri üzeceği kuvvetle muhtemel olmakla birlikte; mahkemelerin olasılığa ve/veya tahmine dayalı kararlar ihdas edemeyeceği,davanın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Borçlar Yasası'nın 53. maddesi gereğince ,ceza mahkemesince belirlenecek maddi olgular hukuk yargıcı yönünden de bağlayıcıdır.Davalının davacıya hakaret ettiği ... Sulh Ceza Mahkemesinin 2009/43 esas ve 2010/13 karar sayılı dosyası ile sabittir.Bu kapsamda davacının bu haksız eylem nedeniyle üzüldüğünü ispat etmesi gerekmez.Mahkemece uygun bir miktarda tazminata hükmedilmesi gerekirken istemin tümden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen manevi tazminat istemli davasının kredi kartının sahtekar statülü ... olarak tanımlanması neticesinde bloke edilmesi ve mağaza sahibince karta el konulması sebebine dayalı olduğu, işbu davanın ise davalı bankanın ...’na yaptığı haksız bildirimlerle davacı ...’nun ticari itibarını zedelediği iddialarına dayandığı, her iki davada davacının farklı maddi vakıalara dayalı olarak tazminat talep ettiği ve bu nedenle derdestliğin söz konusu olmadığı, ayrıca tacir olduğu anlaşılan davacı hakkında herhangi bir talep ve icra takibi dahi yapılmamışken ...’na gerçeğe aykırı şekilde “Tahsili Mümkün Olmayan Batık Krediler” bülteni ile borcunu ödemediğine yönelik bildirimde bulunulmasının manevi hak ihlali niteliğinde olup tazminatı gerektirdiği, yine birleşen davada maddi tazminatla ilgili bozma olmadığı, önceki hükümde davanın reddedildiği ve maddi tazminat talebinin ispatlanmadığı asıl davaya yönelik önceki karar onanmakla ve karar düzeltme talebi de reddedilmekle...
Davalı ise, haksız ve yersiz açılan davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Yerel mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz olunmuştur. Dosyadaki bilgi, belge ve fotoğraflardan; davacıya ait deniz manzaralı evin bahçesinde bulunan ve uzun süren emek sonucu tünel kavisi verilen 3 tane mekan süs bitkisi olarak adlandırılan “Taflan” ağacının davalı tarafından kesilerek zarar verildiği anlaşılmaktadır. Kesilen ağaçların bedeli maddi tazminat olarak kabul edilmiş olup davacının gerçekleşen eylem nedeniyle koşulları oluşmadığı halde manevi olarak da zarara uğradığının kabulü doğru değildir. Yerel mahkemece, davacının manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan yazılı gerekçe ile davalının manevi tazminat ile de sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir....
Tarafların sosyal ve ekonomik durumu, kusuru, kusurun niteliği, evlilik süresi, çocukların yaşı ve ihtiyaçları, paranın satın alma ve erkeğin ödeme gücü, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında; mahkemece, çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakası, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat miktarının az olduğu anlaşıldığından, kadının bu konulardaki istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, mahkeme kararının iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminata ilişkin hükmünün kaldırılarak, çocuklar lehine aylık 500'er TL iştirak, kadın lehine aylık 1.200 TL yoksulluk nafakasına, 50.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminata, boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Bu durumda; mahkemece, davalı ...Ş yönünden manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken hüküm altına alınan manevi tazminat miktarından, davalı ... şirketinin diğer davalılarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. 4-Mahkemece, hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir....
usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı Armagaz Arsan Marmara Doğalgaz Dağıtım A.Ş. vekilinin ve davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir....
Cismani zarar kavramına (B.K. 46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil ruhsal ve sinirsel bütünlüğünde korunduğu doktrinde ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Öyleyse, bir kişinin cismani zarara uğraması sonucunda, onun (ana, baba, karı, koca ve çocuklar gibi) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğünün ağır şekilde bozulmuşsa onlarında manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Bu durumda olanların zararları ile haksız eylem arasında uygun illiyet bağı mevcut olduğundan, yansıma yoluyla değil, doğrudan zarara maruz kalma söz konusudur....
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünde tutularak, 818 sayılı BK'nun 47. maddesindeki (6098 sayılı B.K.’nun 56. maddesi) özel haller dikkate alınarak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K'nın 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı için hükmedilen manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. 3-Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır....
"İçtihat Metni" Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 11/06/2013 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 26/03/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; Dava haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir....