Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Muhakemeleri Kanunu 389. maddesinin ilk fıkrasında; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” biçiminde düzenleme getirilmiş, aynı Kanunun 341/1- b. maddesinde ise "İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlar." hakkında istinaf yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. Yukarıdaki açıklamalar gözetildiğinde; uyuşmazlık konusu şey hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği anlaşılmaktadır....

Diğer bir anlatımla talep ya ihtiyati haciz ya da ihtiyati tedbir şeklinde nitelendirilip hüküm altına alınmalıdır. Nitekim 6100 Sayılı HMK'nun 406/2. fıkrasında "İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara iliskin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır." denmiştir. Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir. Eldeki davada istem, haksız fiil iddiasına dayanan alacak (para alacağına) isteğine ilişkin olup; davacı tarafın geçici hukuki koruma isteği ihtiyati haciz olduğundan ilk derece mahkemesince herhangi bir niteleme yapılmaksızın ".....

Davalı T5 vekili istinaf dilekçesinde özetle; açılan rücu davasının usulsüz açıldığını, tazminat davasının kesinleşmeden açıldığını, bu nedenle ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ihtiyati haciz kararının İİK 257.maddesine caykırı olduğundan bahisle ilk derece mahkemesice verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmsını talep etmiştir. Talep, ihtiyati haciz kararına vaki itirazın reddine ilişkin ara kararına karşı istinaf başvurusudur. İİK'nun 257/1.maddesinde "Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir." denilmiştir. Zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki "muacceliyet" kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır....

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesinin 02/12/2020 tarihli ara kararı ile; "Mahkememizce yapılan değerlendirmede; ihtiyati haciz talebine konu araç dava konusu olamdığından ve davalıların mal kaçırdığına yönelik yaklaşık ispat gerçekleşmediğinden ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik aşağıdaki şekilde karar verilmiştir." şeklinde davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesinin 02/12/2020 tarihli ara kararı ile; "Mahkememizce yapılan değerlendirmede; ihtiyati haciz talebine konu araç dava konusu olamdığından ve davalıların mal kaçırdığına yönelik yaklaşık ispat gerçekleşmediğinden ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik aşağıdaki şekilde karar verilmiştir." şeklinde davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır....

    ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir konulması gerektiği, İİK257.maddesindeki ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı gerekçesinin yerinde olmadığı, davalının yaptığı işlemler nedeniyle uhdesine para geçirmesi ihtimalinin yüksek olduğu, şirketin kayıtlarına göre, 649.825,44 TL miktarında şirkete borcununu bulunduğu açık olduğundan bu tutar üzerinden, olmadığı takdirde dava konusu yapılan 10.000,00 TL üzerinden davalının menkul gayrimenkul ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesi gerektiği, mahkemenin bu talebi reddetmesinin yerinde olmadığı, zira yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği, alacağın muaccel olduğunu da sabit olduğu, temelinde haksız fiil olan talebe göre haksız fiilde zarara neden olan eylemle birlikte alacağın muaccel hale geleceği, Kayyum atanmasının talebinin reddedilmesi gerekçesinin ortaya konulmadığı, red kararının oy çokluğu ile verildiği, muhalefet şerhinde kayyum atanması gerekçesinin açıkça yazıldığı, davalının şirkete...

    Sorumluluk davasının temeli haksız fiile dayanmakta olup, zararlandırıcı işlemin varlığı başka bir anlatımla davalının hukuka aykırı eylemi ya da işlemi sonucu ortada bir zarar olduğu kanıtladığında eylemin veya işlemin gerçekleştirildiği andan itibaren alacağın muaccel olacağı açıksa da, ihtiyati haciz verilebilmesi için öncelikle İİK 258 .maddesi gereği, alacağın somut olay yönünden zararın varlığının yaklaşık olarak ispatı zorunludur. Aksi halde ihtiyati haciz verilemez. Açıklanan nedenlerle; İlk derece mahkemesinin ihtiyati haciz ve şirket malvarlığına ihtiyati tedbir ve eldeki dava yönünden ihtiyati tedbirin bir türü olan kayyum tayini koşullarının oluşmadığı yönündeki takdirinde isabetsizlik görülmediğinden istemlerin reddi kararına karşı ileri sürülen istinaf sebebleri yerinde olmadığından başvurunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir....

      DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) TALEP KONUSU : İhtiyati Tedbir/İhtiyati Haciz KARAR TARİHİ : 27/01/2022 KARAR YAZIM TARİHİ : 27/01/2022 Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan ihtiyati tedbir-ihtiyati haciz istemli alacak davasında, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede; GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir/ihtiyati haciz talep eden davacı vekili; müvekkilinin, taraflar arasında düzenlenen 07/08/2018 tarihli sözleşme gereği tüm edimlerini eksiksiz ifa ettiği gibi sözleşme gereği teminat mektubunu da davalıya verdiğini, ancak davalının söz konusu teminat mektubunu haksız bir şekilde yasal hiç bir gerekçe ve dayanak olmaksızın davacıyı zarara uğratacak şekilde nakde çevirerek teminat mektubu bedelini tahsil ettiğini belirterek; davalı tarafça nakde çevrilen 04/09/2018 tarih, .... seri...

        Dosyada bulunan bilgi ve belgeler de nazara alındığında haksız fiil (yaralanma) tarihi itibarıyla davacının manevi tazminat alacağı muaccel hale gelmiştir. İhtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir talep edilen davanın ilk açıldığı aşamada zararın miktarının kesin olarak belirlenmesini beklemek hakkaniyetle bağdaşmayacaktır. 2004 sayılı İcra İflas Kanununun (İİK) 257'nci maddesi; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmünü içermektedir....

        İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından dava konusu yapılan maddi tazminat alacağını teminen de ihtiyati haciz talep edilmiş mahkemece talebin kabulüne karar verilmiştir. Zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki "muacceliyet" kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. Dosyada bulunan belgeler,hasara ilişkin raporlar,bu dosyada davacının yaralanmasına dair doktor raporuna,kusura ilişkin bilirkişi raporuna göre davacının maddi zararlarının olabileceği kuvvetle muhtemeldir. Haksız fiil (yaralama ) tarihi itibarıyla davacının maddi tazminat alacakları muaccel hale gelmiştir. Alacağın kesin olarak kanıtlanması gerekmez. Davacının alacağı rehinle de temin edilmediğine göre harçlandırılmış dava dilekçesinin % 20 i teminatla ihtiyaten haciz kararı verilmesi doğrudur....

          UYAP Entegrasyonu