Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Cismani zarar kavramına (B.K. 46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil ruhsal ve sinirsel bütünlüğünde korunduğu doktrinde ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Öyleyse, bir kişinin cismani zarara uğraması sonucunda, onun (ana, baba, karı, koca ve çocuklar gibi) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğünün ağır şekilde bozulmuşsa onlarında manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Bu durumda olanların zararları ile haksız eylem arasında uygun illiyet bağı mevcut olduğundan, yansıma yoluyla değil, doğrudan zarara maruz kalma söz konusudur....

    İcra Hukuk Mahkemesinin 2010/862 Esas sayılı dosyası ile takibin iptaline karar verildiği gerekçesiyle haksız olduğunu ileri sürerek bu icra takibi ve takip sırasında yapılan hacizler nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi zararların tazminini istemişlerdir. Davalı söz konusu takibin şeklen iptal edilmiş bir takip olduğunu, davacıların maddi hukuk anlamında borçlarının devam ettiğini ve davacıların taleplerinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiş, Mahkemece;... 4. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2010/862 Esas sayılı dosyasında, takip dayanağı senedin vade tarihinin 2009 iken 2008 olarak değiştirildiği gerekçesiyle takibin iptaline karar verildiği ve kararın 28/05/2011 tarihinde kesinleştiği, Yargıtay'ın yerleşik kararları da dikkate alınarak haksız icra takibi ve haksız haciz yapılmasının sorumluluk hukuku ilke ve kuralları gereğince haksız eylem niteliğinde olduğu gerekçesiyle maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir....

      Davaya konu olayda; olayın oluş şekli, diğer davacıların yaralanma dereceleri, davacının diğer davacılara yakınlığı ve yukarıdaki ilkeler nazara alındığında anılan davacı lehine hükmedilen manevi tazminat tutarı azdır. Mahkemece daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere karar bozulmalıdır. 3- Davacıların dava dilekçelerinde haksız eylem tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini talep ettikleri, mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen faiz talebiyle ilgili olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır. Davanın dayanağı haksız eylem olup; davalı, eylem tarihinden itibaren mütemerrit durumundadır. Şu halde, olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir....

        Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, açılan dava, haksız fiil hukuksal sebebine dayalı, ölüm ve cismani zarar nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat davası olduğu anlaşılmakla, davanın KISMEN KABULÜ ile, davacı ... ve davacı ... yönünden maddi tazminat talebinin kabulü ile 3.000,00 TL'nin kaza tarihi olan 18/02/2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ..., ... ve ...'den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davacı ... ve davacı ... yönünden davacıların ölüm nedeniyle defin ve cenaze masrafı taleplerinin kısmen kabulü ile takdiren 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılar ..., ... ve ...'...

          AŞ aleyhine 12/07/2013 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi tazminat davasının kabulüne, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne dair verilen 17/12/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, maddi tazminat davasının kabulüne, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, müvekkilinin serbest elektrik mühendisi olarak çalıştığını, 2012 yılında S.S. ... ......

            İhtisas Dairesinin 20.05.2019 tarihli raporuna göre bu eylem ile ölüm arasında illiyet bağının bulunmaması nedeniyle, davacı hak sahiplerinin açmış olduğu ölüme dayalı destekten yoksunluk nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteminin gerekçede belirtildiği gibi reddi yerinde olmuştur. Öte yandan, dava dilekçesindeki açıklamalara göre davacıların, sigortalının mirasçıları olmaları sebebiyle murislerinin sağlığında iftiraya uğraması nedeniyle de davalılardan maddi ve manevi tazminat talebinde bulundukları anlaşılmakla beraber; mahkemece verilen kararın gerekçesinde bu hususta bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 25/4. Maddesi gereğince manevi tazminat isteminin miras bırakan tarafından ileri sürülmüş olmadıkça mirasçılara geçmeyeceği açıktır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tazminat ve Ecrimisil DOSYANIN DAİREYE GELİŞ TARİHİ: 16.03.2016 K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan haksız eylem hukuki sebebine dayalı el atmanın önlenmesi, eski hale iade, ecrimisil (tazminat) istemine ilişkindir. Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 16.01.2016 tarih, 2016/1 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 26.02.2016 tarihli ve 29636 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 12.02.2016 gün 2016/1 sayılı Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca Dairemizin görevinde bulunmamaktadır....

                Bir başka ifadeyle, tazminat miktarı hiçbir zaman gerçek zararı aşmamalıdır. Tazminat miktarının belirlenmesinde, zarar görenin gerçek zararının esas alınması zorunlu olup; burada ilke, zarar doğurucu eylem, zarar görenin malvarlığında gerçekten ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise, zarar verenin tazminat borcu da, o miktarda olmalıdır. Haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız haciz kararı alan alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından geçerli olup, manevi tazminat yönünden TBK’nın 49. maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise, kusura dayalıdır. Bu itibarla, alacaklının kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili olup, ağır olmasa da kusurlu olması da gerekmektedir. (Bkz. Prof. B. Kuru, İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 1993, Cilt 3, Sh.2583 v.d)....

                Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; Dava, haksız eyleme dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır....

                  İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Davanın tam kabulü kararı verilmesi gerekirken red tertibi isabetsiz olduğunu, zira dosyadaki maddi ve şekli gerçekler ile bağdaşmadığını, yeterli inceleme yapılmadığını, zira haksız eylem özel evrakta sahtecilik suçu dahi olsa davacı açısından manevi zarara yol açtığına duraksama olmadığını, davacının zarar gören sıfatıyla ceza mahkemesinde katılma talebi kabul edildiğini, davacının soruşturma ve kovuşturma evrelerini takip etmek zorunda bırakılması ifade vermek durumunda olması ceza yargısı zemininde husumeti sürdürmesi, sanık sıfatıyla yargılanıp mahkum edine davalıların pişmanlık göstermemesi ve sürekli davacıyı suçlayıcı beyanlarda bulunmaları karşısında haksız işgal sebebiyle maddi tazminat da kazanan davacının maddi tazminat ile karşılanmayan manevi zararlarının reddinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu