SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nun 25. ve 26.) maddeleri gereğince, Zilyetliğin Korunması davası yönünden Antalya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin, Ecrimisil davası yönünden Antalya 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 28.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın zilyetliğin korunması istemine ilişkin olduğu ve HMK'nın 4/c maddesi uyarınca davaya bakma görevinin sulh hukuk mahkemesinin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh hukuk mahkemesi tarafından ise, davanın konusu müdahalenin önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkin olup, zilyetliğin korunması davası olmadığı, bu durumda davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesinin olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur....
Mahkemece taşınmaz orman sayılan yerlerden olduğundan ve taraflar arasında zilyetliğin korunması davasının incelenmesi mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmiş;hüküm davacı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, zilyetliğin korunması niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede dava tarihinden önce orman kadastrosu ve genel arazi kadastrosu yapılmamıştır. Çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu sabittir ve ormanlar hakkında ormanların korunması, geliştirilmesi ve açılacak davaların usulleri yasa ile belirlenmiştir. Ormanların mülkiyeti Hazineye, intifa ... Orman Yönetimine aittir. Orman Yönetimi ve Hazine dışında ormanların korunmasına ilişkin olarak gerçek ve tüzel kişilerin dava açma ... yoktur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğe Dayalı Elatmanın Önlenmesi, Zilyetliğin Korunması Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve ilâmda belirlenip dayanılan gerektirici sebeplere göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, HUMK'un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve 27,70 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 26,70 TL'nin temyiz edenden alınmasına, 16.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Elatmanın önlenmesi DURUŞMA İSTEKLİ KARAR Taraflar arasındaki uyuşmazlık kira sözleşmesine dayalı olarak kiralayan aleyhine açılmış muarazanın giderilmesi ve kira sözleşmesinden kaynaklanan zilyetliğin korunması isteğine ilişkin bulunduğuna, mahkemece uyuşmazlık kira sözleşmesi gözönünde bulundurulup, değerlendirilerek çözüme kavuşturulduğuna göre Yargıtay Başkanlar Kurulunun 26.01.2012 tarih ve 1 sayılı Kararı ile hazırlanıp Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2012 tarih 1 sayılı Kararı ile aynen kabul edilen ve 18.02.2012 tarih 28208 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (6.)...
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı ile dava dilekçesindeki açıklamalara göre, istek TMK.nun 981-984. maddelerine dayalı zilyetliğin korunması talebine ilişkindir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 09.10.1946 tarih, 1946/6 Esas, 1946/12 sayılı kararında aynen "...MK.896 (TMK.983) madde uyarınca bir taşınmazda zilyetliği tecavüze uğrayan kimsenin bu hakkının korunması için açacağı davada; şeye malik olduğunu veya zilyetlik hakkını beyana lüzum olmadan sadece zilyetlik sıfatını değiştirerek tecavüzü ispat etmesi yeter. Bu halde hakim, yalnız davacının gerçek ise, zilyetlik halini tespit ederek tecavüzün önlenmesine karar verir. Bu karar zilyetlik konusunda kesin hüküm meydana getirmez. Zilyede mülkiyet hakkı vermez ve diğer tarafa mülkiyet iddiasıyla yetkili mercilerde başkaca dava açmak hakkına dokunmaz...."denilmektedir....
Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğunu belirterek, zilyetliğin korunması davasının ....sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, 6831 Sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca zilyetlik tespitinde hata yapıldığı belirtilerek, davanın kullanım kadastrosuna itiraza ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Dosya kapsamından, 6831 Sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca zilyetlik tespitinde hata yapıldığı belirtilerek, ... İli, .. İlçesi, Varsak mevki, 1911 parsel sayılı taşınmazın 2b niteliğine sahip olduğu, yapılan zilyetlik tespiti çalışmalarında bu taşınmazın beyanlar hanesine sehven davalı ...'ın isminin yazıldığı belirtilerek taşınmazın davacı adına tespitine karar verilmesinin istendiği anlaşılmaktadır....
Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğunu belirterek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davacının 6831 Sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca zilyetlik tespitinde hata yapıldığını ileri sürdüğü, davanın malvarlığı hakkına dayandığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Dosya kapsamından, davacının ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi ... Sokak mevki 112 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 2b niteliğine sahip olduğu, yapılan zilyetlik tespiti çalışmalarında bu taşınmazın beyanlar hanesine sehven davalı ... isminin yazıldığı belirtilerek taşınmazın davacı adına tespitine karar verilmesinin istendiği anlaşılmaktadır....
Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın zilyetliğin korunması davası olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul Anadolu 19. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından ise, davanın zilyetliğin korunması davası olmadığı, davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Dosya kapsamından, davacı vekilinin, çekişmeli taşınmazın kadastroda hatalı olarak tespit edilmesi sonucunda kullanıcı olarak müvekkilinin ismine yer verilmeyip kullanıcı olarak davalı gerçek kişinin isminin yazıldığını, ancak taşınmazın müvekkili tarafından kullanıldığı, ceza ihbarnameleri, vergisi ve diğer her türlü ödemesinin müvekkili tarafından yapıldığını, ileri sürerek beyanlar hanesindeki şerhin düzeltilmesi istemiyle dava açtığı anlaşılmaktadır....
İddia şekline göre ; davacının konut olan bu yeri oturmak amacıyla satın aldığı anlaşılmaktadır. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması hakkındaki yasada değişiklik yapan 4822 Sayılı Yasanın 3/c maddesi ile “konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar” da tüketicinin korunması hakkındaki yasa kapsamına alınmıştır. Aynı yasanın 23. maddesi uyarınca tüketicinin korunması hakkındaki yasa uygulamasından kaynaklanan her türlü uyuşmazlıkların Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerekir. Açıklanan bu olgu karşısında, davanın tüketici mahkemesi yerine Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 12.6.2006 gününde oybirliği ile karar verildi...