Dava, TMK’nin 981 ve devamı maddelerine göre açılan zilyetliğin korunması davasıdır. Somut olayda, dava konusu taşınmazın ... Kadastro Mahkemesinin 2004/3 Esas, 2005/2 Karar sayılı ilamı ile tamamının orman vasfıyla tesciline karar verilmesiyle, hükmen (itirazlı yerlerin tescili yoluyla) Hazine adına 26.08.2008 tarihinde tescil edildiği anlaşılmaktadır.Davacının TMK’nin 683.maddesi çerçevesinde mülkiyet hakkından kaynaklanan aynî bir hakkı bulunmamaktadır. Taşınmaz Hazine adına kayıtlı olup, Hazineye karşı açılan bu davada davacının şahsi hakka dayalı zilyetliğine üstünlük tanınamaz. Hazine ve Orman İdaresi davada taraf olduğuna göre, TMK’nin 981 ve devamı maddelerinin somut olayda uygulama olanağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Sulh Hukuk Mahkemesi ise,davacının talebinin kadastro tutanaklarına askı ilanından sonra itiraz mahiyetinde olup hakka dayandığından bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 4/1-c maddesine göre; sulh hukuk mahkemesi, "taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik davaları" görür. Dava tarihi itibariyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 11.maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olmasına göre salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;6100 sayılı HMK.'nun 21 ve 22. maddeleri gereğince Antalya 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 13.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğunu belirterek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın TMK'nin 981 ve devamı maddeleri uyarınca taşınmaz üzerindeki zilyetlikten başka bir hakkı bulunmayan zilyedin açmış olduğu sırf zilyetliğin korunmasına yönelik bir dava olmadığı, TMK'nin 683. maddesinde düzenlenen hakka dayanan bir dava niteliğinde olduğu, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi kapsamında bulunan taşınmazların kullanıcılarına satılması için yasal düzenleme yapıldığını, davacının da bu Yasal düzenleme gereğince satın almak istediği taşınmazda yapılan kadastro tespitinin doğru olmadığını ileri sürdüğü gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm vermiştir....
Davalı Hazine vekili, uyuşmazlık konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın zilyetliğin korunmasına ilişkin bulunduğu gerekçesiyle görevsizliğe, Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevli bulunduğuna karar verilmesi üzerine; hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.TMK'nun 982 ve 983.maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile, zilyet zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğine müdahalenin önlenmesini isteyebilir. Ancak, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayanıldığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır. (HGK'nun 25.11.2009 tarih ve 2009/8-518 Esas, 573 Karar). Somut olayda; uyuşmazlık konusu taşınmaz ve üzerinde hafif yapı niteliğinde olmayan yapının zilyedi olduğu iddiasıyla açılan davada, davacının arkasında barındırdığı hak nedeniyle, dava 6100 s....
Orman İdaresinin ve Hazinenin taraf olmadığı bu davalarda, dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmasının taraf durumunda bulunan gerçek kişiler arasındaki zilyetliğin korunması davasının incelenmesine engel teşkil etmez. Salt bu nedenle davanın reddine de karar verilemez. Davacının taşınmaz üzerinde korunmaya değer üstün hakkının varlığı var ise bunun korunması gerekir. Şu halde mahkemece yapılacak iş: Yukarıdaki açıklamalar ve kanun maddeleri göz önünde tutularak gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, arsa üzerindeki üstün zilyetliğin kimde olduğunun belirlenmesi, iki katlı bina satıcı tarafından davacıya satılmış ve davalılarla bir ilgisinin bulunmadığı ve gerçekten davalılar tarafından bu yere yapılan bir müdahale de var ise, bu müdahalenin önlenmesi gerekmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin korunması ... ile ... aralarındaki zilyetliğin korunması davasının kabulüne dair ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 04.10.2011 gün ve 86/1561 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, 352 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünde vekil edeninin hakka dayanan zilyetliği olduğunu, davalının ise hendek ve kanal açmak, yol yapmak suretiyle müdahalede bulunduğunu açıklayarak tecavüzün önlenmesi ve zilyetliğin korunmasını talep etmiştir. Davalı ... vekili 352 nolu parselin Kadastro Mahkemesi'nde davalı olduğunu, davacının tapu kayıt maliki olmadığını, kamulaştırma çalışmaları olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur....
Asliye Hukuk Mahkemesince; davanın meni müdahale olmadığı, zilyetliğin korunması davası olduğu, Sulh Hukuk Mahkemesi görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi de;davanın el atmanın önlenmesi davası olduğu,davacının dilekçesindeki dava değeri miktarının Asliye Hukuk Mahkemesi görev alanına girdiği, gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda;uyuşmazlık konusu kaynak suyunun, herkesin kadim ve öncelik haklarına riayet şartı ile faydalı ihtiyacı oranında istifade hakkına sahip olduğu genel su niteliğinde olduğu, davacının bir hakka dayanmadan genel sulardan herkesin faydalı ihtiyaç oranında yararlanacağı gözetilmek suretiyle dava açmasına göre, uyuşmazlık, yalnızca HUMK’nun 8/11-3.maddesindeki zilyetliğin korunması olarak düşünülemez. Bu nedenle, dava tarihi ve değeri esas alınarak, HUMK’nun 8/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme belirlenmelidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki zilyetliğe dayalı elatmanın önlenmesine ilişkin davada Finike Asliye Hukuk, Kadastro ve Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, zilyetliğe dayalı elatmanın önlenmesine ilişkindir....
Dava zilyetliğin tespiti ve korunması isteğine ilişkindir. Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nun 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler....
Maddesine dayalı elatmanın önlenmesi davası mı yoksa TMK'nun 974 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası mı olduğu hususunda toplanmaktadır. Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nun 683.maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Somut olayda; davacı taraf, davada mülkiyet iddiasına dayalı olarak el atmanın önlenmesi yönünden talepte bulunmaktadır. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....