Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalının dava konusu araçların maliki olmakla davacıya nazaran üstün bir hakka sahip olduğu kuşkusuzdur. TMK'nın 982. maddesinde; ''Başkasının zilyet bulunduğu bir şeyi gasbeden kimse, o şey üzerinde üstün bir hakka sahip olduğunu iddia etse bile onu geri vermekle yükümlüdür. Davalı, o şeyi davacıdan geri almasını gerektirecek üstün bir hakka sahip olduğunu derhâl ispat ederse onu geri vermekten kaçınabilir. ...'' denilmektedir. Kural olarak zilyetliğin korunması davasında, davalının üstün hak savunmasına itibar edilmeyecek, davalının üstün hakka dayalı menfaatlerini istihkak, müdahalenin men'i talepli davalarla koruması istenecektir. Ancak, maddenin ikinci fıkrasında, davalının üstün hakkını derhal ispat etmesi hali bir istisna olarak düzenlenmiştir....

    DAVA TÜRÜ : Taşınmaz Zilyetliğinin Tespiti DOSYANIN DAİREYE GELİŞ TARİHİ:15.04.2016 K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık 19.12.1991 tarihinde kesinleşen kadastro tesbiti öncesinde ... tarih ve ... sıra nolu tapu kaydına dayalı ... ada ... numaralı kadastro parselinin davacı tarafından satın alındığının tespiti ile taşınmazın kamulaştırılması nedeniyle bedellerinin davacıya ödenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemenin gerekçesinde yazılı bulunan kesin hükme konu dosyanın temyiz incelemesininde Yargıtay (1.) Hukuk Dairesi tarafından yapıldığı gözetilerek, Yargıtay Kanunu'nun 14.maddesi uyarınca Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 16.01.2016 tarih, 2016/1 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 26.02.2016 tarihli ve 29636 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 12.02.2016 gün 2016/1 sayılı Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (1.)...

      Davacı ... miras yoluyla gelen hakka, paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 106 ada 43 parsel sayılı taşınmazın tamamına, 130 ada 200 parsel sayılı taşınmazın ise belirli bölümüne yönelik olarak dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazların tespit gibi davalı hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava ve temyize konu 106 ada 43 parsel sayılı taşınmaz ile 130 ada 200 parsel sayılı taşınmaz bölümü üzerinde tespit gününde davacı ... yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediği, davacının taşınmazlar üzerinde zemini ekonomik amacına uygun olarak kullanmak koşuluyla iktisap sağlayan süreye ulaşan zilyetliğinin bulunmadığı, mahkemece toplanıp değerlendirilen delillerle belirlenmiştir. Bu nedenler ve hükümde gösterilen diğer gerekçelere göre davacı ...'...

        Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında dava konusu 200 ada 12 parsel sayılı 533,21 m2 yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ölü olduğu tutanağın beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle ... adına tespit edilmiştir. Davacı ... miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, dava konusu 200 ada 12 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu 200 ada 12 parsel sayılı taşınmazın davacı ...'in miras bırakanı dava dışı... kardeşleri ...ile davacı teyzesi ... tarafından 23/4/1985 ve 03/4/1985 tarihli satış senetleri ile davalı ... ve arkadaşlarının miras bırakanı ...'e satılarak zilyetliğinin devredildiği, taşınmazın 1985 yılından beri davalı ... ve arkadaşlarının miras bırakanı ...'...

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, kişisel hakka dayalı el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir. TMK.981,982 ve 983.maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK.nun 973.maddesinde zilyetlik “bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” biçiminde tanımlanmıştır. TMK.nun 982 ve 983.maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır....

          Davacı taraf, dava dilekçesinde, davalıların murisi ...’un çekişmeli taşınmazda tapu kaydına dayalı olarak 1/9 oranında pay sahibi olduğunu, adı geçenin payına karşılık olarak kullandığı kısmı yaklaşık 45-50 yıl önce davacıların murisine sattığını ve satın alma tarihinden itibaren çekişmeli taşınmaz bölümünün zilyetliğinin davacılarda bulunduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmış olup, açıklanan bu niteliği ve satın alma tarihi itibariyle dava, kadastro öncesi sebebe dayanmaktadır. Ne var ki, kadastro tespitinin kesinleştiği 24.02.1970 tarihi ile davanın açıldığı 08.06.2007 tarihi arasında 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiştir....

            Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında dava konusu 111 ada 40 ve 125, 113 ada 131 parsel sayılı yüzölçümleri tutanaklarında yazılı taşınmazlar miras yoluyla gelen hakka, paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı ... satın almaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, 111 ada 40 ve 125, 113 ada 131 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Tapuda kayıtlı olmayan taşınmazların mülkiyetinin devri hususunda kanunlarımızda herhangi bir şekil şartı öngörülmemiş olup menkul hükmüne tabi bu taşınmazların mülkiyetinin zilyetliğinin devir ve teslimiyle gerçekleşeceği, somut olayda lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiğini kanıtlama yükümlülüğünün de davacı taraf üzerinde olduğu kuşkusuzdur....

              KARAR Davacılar, davalı tarafından haklarında yapılan icra takibinin dayanağı taşınmaz satışına ilişkin belgenin resmi şekil şartına uygun olmaması nedeniyle sözleşmenin ve sözleşmedeki cezai şartın geçerli olmadığını, ayrıca sözleşmedeki imza ve parmak izinin kendileri ve murislerine ait olmadığı gibi sözleşmede muhtar ve iki azanın imzasının bulunmadığını, davalının geçersiz sözleşmeye dayalı cezai şart talep edemeyeceğini iddia ederek; borçlu olmadıklarının tespiti ile takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, icra takibine konu sözleşmenin geçerli olduğunu, davacı tarafın sözleşmeye göre borcunu ödediğini ispat etmesi gerektiğini savunmuştur....

                Bölgede bir kısım yerlerin 1990 tarihinde ... tespiti yapılıp kesinleşmiş, çekişmeli taşınmazların ve güneyinde kalan diğer yerlerin ise 2009 yılında kadastrosu yapılmıştır. Çekişmeli taşınmazların kuzeyinde bulunan komşu ... parsel sayılı taşınmazın 1990 yılında yapılan tespitinin, dayanağı bulunan tapu kaydının öncesinde ... (davalı ...'in murisi), ... (davacıların murisi), ile ...'in oğlu ... ve 3. kişi ...'a ait iken kendi aralarında taksim sonucunda ... parselin ... ve ...'in oğlu ...'e düştüğü, ...'in bu yerdeki hissesine karşılık ... tarlasını aldığı gerekçesiyle yalnızca ... oğlu ... adına tespit ve tescil edildiği, ayrıca dosya arasında bulunan 1952 tarihli harici senetle de ...'in (davalının murisi) ... tarlasındaki hissesini davacıların murisi ...'e sattığı, bahsi geçen ... tarlasının da 2009 yılında ... tespiti yapılan ... ada ... parsel sayılı taşınmaz olup davacıların murisi ... mirasçıları adına tespit ve tescil edildiği dosya kapsamıyla belirlenmiştir....

                  Dava; dava konusu bağımsız bölüm açısından hakka dayalı müdahalenin önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Dava konusu yapının üzerinde bulunduğu İstanbul ili, Sancaktepe İlçesi, Samandıra mahallesi, 8861 ada 3 parsel sayılı, 264,66 m2 mesahalı, arsa vasıflı taşınmaz tam hisse ile maliye hazinesi adına kayıtlıdır. TMK.nun 982 ve 983. maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile zilyet, zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğinin korunmasını isteyebilir. Ancak, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayanıldığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır. (HGK.nun 25/11/2009 tarih ve 2009/8- 518 Esas, 573 Karar). TMK.nun 981. maddesinde; zilyet, her türlü gasp veya saldırıyı kuvvet kullanarak defedebilir, denilmektedir. Aynı Kanun'un 973. maddesinde ise; bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir, biçiminde tanımlama getirilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu