Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 01/02/2022 NUMARASI : 2020/459 ESAS, 2022/54 KARAR DAVA KONUSU : Zilyetliğin Arkasında Bulunan Hakka Dayalı Zilyetliğin Tespiti KARAR : Samsun 4....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin korunması ... ile ... aralarındaki zilyetliğin korunması davasının yapılan yargılamasında görevsizlik nedeniyle reddine dair ... 4....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi ve Haksız İşgal Tazminatı KARAR Dava; ... 2. Noterliğinin 01.11.2006 gün ve 21906 yevmiye sayılı sözleşmeden kaynaklanan kişisel hakka dayalı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Çekişme konusu mesken ihtilafsız ve Hazine adına tapuda kayıtlı olan 338 ada 14 sayılı parsel üzerinde bulunmaktadır. Bu durumda, dava, TMK.nun 981 ve devamı maddelerine dayalı bulunan zilyetliğin korunmasına ilişkin değildir. Hal böyle olunca; temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yüksek Yargıtay 14. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 29.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacının ev ve bahçeden ibaret taşınmaz için Hazineye ecrimisil ödediği hususu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. TMK. nun 981, 982, 983 ve 984 maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kimsenin zilyetliğini korumak üzere kurulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK. nun 973. maddesinde zilyetlik “… bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir…” biçiminde tanımlanmıştır. TMK. nun 982 ve 983. maddelerinde de zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan faydalanır, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı taktirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. ... HGK. nun ........1993 gün 1993/...-423/561 sayılı ve ......
Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. (Yargıtay 8 Hukuk 2016/18089E-2020/3321K, 2016/18520E-2020/3983K, 2017/10111E-2020/3100K, 2014/22482K-2016/7220K Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, Hazine'ye ait taşınmaz mal üzerine, izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan yapı kuran zilyetlerin, arsa maliki Hazine'den başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, salt zilyetliğin korunması davası olmayıp; temelinde bir hak davasıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki taşınmaz hukukuna ilişkin davada Beykoz Sulh Hukuk ve Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, davacının maliki ve zilyedi olduğunu ileri sürdüğü taşınmazdan davalının müdahalesinin menine ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesince, dava konusu taşınmaz değerine ve ecrimisil miktarına göre davanın Sulh Hukuk Mahkemesinin görev sınırını aştığı belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir. Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, taşınır ve taşınmaz mallarda zilyetliğin korunması ile ilgili davaların HUMK'nun 8/3. maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....
Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, muristen kalan taşınmaz için zilyetliğe dayalı olarak elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davanın 14.01.2004 yılında asliye hukuk mahkemesinde açıldığı, şimdilik 500.000.000.-YTL ecrimisil istendiği, davacının bir hakka dayalı olarak dava açtığı, uyuşmazlığın yalnızca zilyetliğin korunmasına yönelik olmadığı anlaşılmaktadır. H.Y.U.Y.'nın 8/1. maddesi gözetilerek, dava tarihi ve değeri esas alınmak suretiyle uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 07/04/2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, tescil harici taşınmaz malı uzun süredir kullanan üzerine, izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan yapı kuran zilyetlerin, arsa maliki Hazine'den başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, salt zilyetliğin korunması davası olmayıp; temelinde bir hak davasıdır. Somut olayda gelince; davacı, tapu kaydının oluşmasından sonra tapu kaydının beyanlar hanesinde yazılı olmayan kullanıcı şerhinin verilmesi ya da mevcut şerhin değiştirilmesi isteminin bulunması ve davalı yanın da dayandığı bir tapu kaydının bulunduğunu iddia etmesi nedeniyle salt zilyetliğin korunması istemi değil, temelinde bir hakka dayanır....
Davalılar vekili, davacının talebinin sadece zilyetliğe dayanmadığını, hakka dayalı istekte bulunduğunu, dolayısıyla Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının isteğinin salt zilyetliğe dayalı olmadığı, davanın TMK'nın 683. ve 713. maddeleri uyarınca mülkiyetin korunması ve tesisine ilişkin olduğu, bu nedenle davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi salt zilyetliğe dayalı olarak TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden de yararlanma olanağına sahiptir....