Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava konusu, 25.740 m2 yüzölçümünde ve tarla niteliğiyle Hazine adına kayıtlı bulunan taşınmaza ait satış işlemi idari yargıda iptal edildiğine ve bu taşınmaz halen Hazine adına tapuda kayıtlı bulunduğuna, davacılar vekilinin zilyetliğin arkasında bulunan ayni veya şahsi bir hakka dayanmadığına göre, yanlar arasındaki uyuşmazlığın TMK.nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümleri gereğince çözümlenmelidir. Davacılardan Alaiddin ve kardeşi davalı ... tarafından Hazine adına tarla niteliğiyle kayıtlı 283 parsel sayılı taşınmazın ecrimisil ödemek suretiyle tasarruf edildiği anlaşılmakta ise de; en son kullanıcının davalı ... olduğu görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Dava dosyası ekinde bulunan Adana 2. İdare Mahkemesinin 29.05.2007 tarih, 2006/417 Esas, 2007/704 Karar sayılı kararıyla Danıştay 8....

    nın 8/II-3. maddesi uyarınca davanın zilyetliğin korunması olarak değerlendirilip görevsizlik kararı verilmişse de davacı bir hakka dayalı olarak dava açtığına göre, salt zilyetliğin korunması olarak düşünülemez. Bu nedenle, elatmanın önlenmesi niteliğinde olan uyuşmazlığın genel hükümlere göre dava tarihindeki değer esas alınarak görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Dosya kapsamından, davanın 250.000.000.- TL. değer gösterilip 1998 yılında açıldığı anlaşılmakla, H.Y.U.Y.'nın 8. maddenin 1 ve 8. fıkraları gözönünde bulundurulduğunda, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Devrek Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 03/04/2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Dosya arasında bulunan dava konusu 38 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydına göre, taraflar taşınmazda paydaş olup, davacı taraf mülkiyet hakkına dayalı olarak elatmanın önlenmesi ve zilyetliğin korunması isteğinde bulunmuştur.TMK'nin 981, 982 ve 983. maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile zilyet, zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğin korunmasını ve müdahalenin önlenmesini isteyebilir. Oysa somut olayda davacı hakka dayanarak dava açmıştır. Bu sebeple davanın TMK.nin 981 ve devamı maddelerine dayanan zilyetliğin korunması olarak kabulü yerinde değildir, iddianın ileri sürülüş şekline göre dava hakka dayalı elatmanın önlenmesi davası niteliğindedir ve hakka dayalı el atmanın önlenmesi davalarında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir....

      Sulh Hukuk Mahkemesine açılan dava hakkında, davanın şahsi hakka dayalı elatmanın önlenmesi isteminden ibaret olduğu, HGK'nin 25.11.2009 tarihli ve 2009/8-518 Esas, 573 Karar, 8....

        Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Somut olaya gelince; davacının, dava konusu olan ve iş yeri vasfındaki tapusuz taşınmazın zilyetliğini 18.08.2009 tarihinde tapusuz yapının zilyetliğinin devri sözleşmesi ile 65.000TL’ ye taşınmazın önceki hak sahibi ve zilyedi olan ...’ten satın aldığını, ...’in de bu yeri aynı nitelikteki bir devir sözleşmesiyle önceki hak sahibi ve zilyedi olan ......

          DAVA KONUSU : Taşınmaz Zilyetliğinin Tespiti ve Korunması KARAR : Kemer Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2019/143 Esas- 2020/67 Karar sayılı dosyası üzerinden yapılan istinaf başvurusu üzerine dairemize gönderilen dosya incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davanın kabulüne, Bahçecik Mahallesi Kemer Sahil Yolu üzeri villa Diana Otel Restaurant Ön cephesi cadde üzeri bahçe üzerindeki 2 ve 3 numaralı 25 er m2'lik dükkanların davacı müvekkili adına zilyetliğin tespiti ve korunmasına, yargılama ve vekalet ücretinin karşı taraf lehine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....

          TMK'nun 982 ve 983. maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile zilyet, zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğine müdahalenin önlenmesini isteyebilir. Ancak, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayanıldığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır. (HGK'nun 25.11.2009 tarih ve 2009/8-518 Esas, 573 Karar). Somut olayda; uyuşmazlık konusu taşınmaz ve üzerinde hafif yapı niteliğinde olmayan yapının zilyedi olduğu iddiasıyla açılan davada, davacının arkasında barındırdığı hak nedeniyle, dava 6100 s. HMK. 4/c maddesinde yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp; temelinde bir hak davasıdır. Başka bir anlatımla dava, TMK'nun 683.maddesine dayalı elatmanın önlenilmesi isteğine ilişkindir. Dava tarihinde geçerli olan 6100 sayılı HMK.nin 2. maddesi uyarınca malvarlığı haklarına ilişkin davaların asliye hukuk mahkemesinde çözümleneceği düzenlenmiştir. Buna göre uyuşmazlığın ... 4....

            Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nun 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Kişilerin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki üstün zilyetlik iddiasına veya taraflar dışında başkası adına tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki tapu kaydına ya da gayri menkul satış vaadi sözleşmesine dayanmayan, kişisel hakka dayalı üstün zilyetlik iddiası durumunda, davanın 4721 sayılı TMK'nun 974 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olacağı kuşkusuzdur....

            TMK.nun 982 ve 983. maddelerinde de zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan faydalanır, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı taktirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. Yargıtay HGK.nun 6.10.1993 gün 1993/14- 423/561 sayılı ve Yargıtay HGK. nun 15.6.1983 gün 3351/679 ve 25.11.1987 gün 394/876 sayılı kararlarında da aynı görüş benimsenmiştir. Davacı vekili davada yukarıda belirtildiği üzere zilyetliğin arkasında bulunan ayni veya şahsi bir hakka dayanmadığına ve taşınmaz tapuda 3. kişi adına kayıtlı bulunduğuna göre, uyuşmazlık zilyetliğin korunması hükümleri gereğince çözümlenmelidir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davada ...Sulh Hukuk ve ...Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava,zilyetliğin tespiti ile zilyetliğe vaki tecavüzün önlenmesi istemine ilişkindir. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce, davacının kişisel hakka dayanarak dava açtığı, davanın hak davası niteliğinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise,davanın zilyetliğe dayalı müdahalenin önlenmesi davası olup, tapu kaydının iptalini kapsamadığından, davanın zilyetliğin korunması olarak değerlendirilmesi gerektiğinden, davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemelerinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....

              UYAP Entegrasyonu