Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, İlamlı icra takibinin hukuki sonuç doğurması açısından ilamda yazılı borçlu vekiline tebligat yapılması mümkün ise de TCK’nın 20. maddesi uyarınca cezaların şahsiliği prensibinin bir gereği olarak, şikayet olunan asıl borçluya da tebligat yapılması zorunlu olup, asıl borçluya icra emri tebliğ olunmadan karar verildiği, Bu itibarla gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçu ile birlikte İİK’nın 89/4. maddesi uyarınca talep edilen tazminat istemi haksız fiile dayanan bir tazminat olup, somut olayda gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunun oluşmadığı gözetildiğinde, ortada bir haksız fiil bulunmadığından sonuç olarak tazminat isteminin reddi kararına yönelik şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 03/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Bilişim suçu, görevi kötüye kullanma HÜKÜM : Mahkumiyet Gereği görüşülüp düşünüldü: Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçların oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçelere göre sanık ve sanık müdafilerinin kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,eksik incelemeye dayanarak karar verildiğine, sanığın kastının bulunmadığına; Askeri Savcının ise sanık hakkında görevi kötüye kullanma ve hakikate muhalif rapor tanzim etmek suçlarından ayrı ayrı mahkumiyet hükümleri kurulması gerektiğine yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 16.05.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      İCRA MAHKEMESİ Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan sanıklar ... ile ...'...

        Şöyle ki, 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu'nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, cilt 2, sh: 1280) Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliği zorunludur. Somut olayda icra emrinin borçluya 05.11.2015 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Yukarıdaki açıklamalar gereğince icra emrinin vekile tebliği zorunlu ise de; icra takibinde asile tebliğin de gerekli olması nedeniyle, asile yapılan icra emri tebliğ işleminin iptaline karar verilmesi doğru değildir....

          Mahkemece; 3.kişi şirketin haciz ihbarnamesine vekili aracılığıyla itiraz ettiği, vekilin beyanından 3.kişi şirket yetkilisi sanığın sorumlu tutulmasının mümkün olmaması ve İİK 89/4 maddesi uyarınca talep edilen tazminat istemi haksız fiile dayanan bir tazminat olup somut olayda gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçunun oluşmadığı gözetildiğinde ortada haksız fiil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine davacı alacaklı tarafın istinaf yoluna başvurduğu ve Bölge Adliye Mahkemesi'nce esastan reddine karar verildiği görülmektedir....

            İcra Mahkemesi Sanık ... hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçuna yönelik yapılan yargılama sonucunda; İİK’nun 338.,5349 sayılı Yasa ile değişik 5252 sayılı Kanun’un 7/1. ve 5237 sayılı Yasa’nın 52/2.maddeleri uyarınca neticeten 600.00 YTL idari para cezasıyla cezalandırılmasına, ayrıca 64.348.151.579 TL tazminatın 16.01.2004 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmiş, kararın temyizi sonucunda, Dairemizin 07.12.2006 tarih 2006/4375-7875 sayılı ilamıyla, gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçuna yönelik temyiz incelemesi sonucunda,1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Yasa’nın 24.maddesi uyarınca Mahkemesince verilen idari para cezalarına karşı anılan Yasa’nın 29.maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren en geç 7 gün içerisinde, yargı çevresinde yer aldığı Ağır Ceza Mahkemesine itiraz edilebileceğinden temyiz isteminin 5271 sayılı Yasa’nın 264.maddesi uyarınca itiraz mahiyetinde kabul edilerek, 5326...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : GÖLE İCRA MAHKEMESİ Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan sanık ...’ın İİK’nun 338.maddesi gereğince 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde sanık vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Şikayetçi vekili 30.06.2006 tarihli dilekçe ile sanığın gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan cezalandırılması ve tazminata mahkum edilmesini talep etmesine ve mahkemece yapılan yargılama sonucunda ise tazminat konusunda karar verilmemesi müşteki vekilinin bu yönde bir temyiz istemi bulunmadığından bu husus bozma nedeni sayılmamıştır....

                Tetkik mercii, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder." hükmü karşısında haciz ihbarnamesine verilen cevabın gerçeğe aykırı olduğu iddiası nedeniyle üçüncü kişinin cezalandırılması isteği cezanın kişiselliği prensibi de dikkate alınmak suretiyle ayrı bir yargılama usulüne tabi olup, tazminat istemi yönünden davanın genel hükümlere göre çözümlenmesi gerekmektedir. Ancak tazminat ve cezalandırılma istemiyle birlikte açılan davalara ceza mahkemesi sıfatıyla bakılacağı gözetilmeksizin hukuk mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan sair hususlar incelenmeksizin hükmün istem gibi BOZULMASINA, 31.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Tetkik mercii, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder." hükmü karşısında haciz ihbarnamesine verilen cevabın gerçeğe aykırı olduğu iddiası nedeniyle üçüncü kişinin cezalandırılması isteği cezanın kişiselliği prensibi de dikkate alınmak suretiyle ayrı bir yargılama usulüne tabi olup, tazminat istemi yönünden davanın genel hükümlere göre çözümlenmesi gerekmektedir. Ancak tazminat ve cezalandırılma istemiyle birlikte açılan davalara ceza mahkemesi sıfatıyla bakılacağı gözetilmeksizin hukuk mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam edilerek HUMK’nun 508, 509 ve 510. maddelerindeki açıklamayı içeren duruşma davetiyeleri çıkarılarak, sonucuna göre sanıkların beraatlerine ve tazminat isteminin reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan, sair hususlar incelenmeksizin hükmün istem gibi BOZULMASINA, 01.11.2011 gününde oybirliğiyle karar veridi....

                    89/4. maddesi uyarınca tazminat istemiyle açılan davada temyiz süresinin aynı Kanunun 366. maddesi gereğince on beş günlük temyiz süresine tabi olması nedeniyle tazminat yönünden temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; Müşteki vekili şikayet dilekçesinde, gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçundan dolayı cezalandırma isteği ile birlikte İİK'nun 89/4. maddesi uyarınca tazminat talebinde de bulunduğu halde, bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükmün BOZULMASINA, 02.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu