Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şti. vekilince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı ... Teks. Gıda Tur. İnş. San. Tic. Ltd. Şti. vekilinin, aşağıdaki bendin dışında kalan, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. maddesidir. Bu maddeye dayanan rücu davalarında, kusurun belirlenmesinde, öncelikle iş kazasının ne şekilde olduğu, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa çelişki giderilerek kusur belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir. Mahkemece, kusur raporu alınmaksızın hak sahipliği dosyasında alınan rapora istinaden karar verildiği anlaşılmaktadır....

    Her ne kadar yerel mahkeme hükmü dairece, (çekişmeli taşınmazın bitişikteki ormanlık alanın devamı niteliğinde olduğu ve 6831 Sayılı Yasanın 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklık olarak değerlendirilmesi gerektiğinden özel mülkiyete konu olamayacağı gibi , çekişmeli taşınmazın 10 yıldan beri terk edildiği ve halen kullanımın olmadığı uzman bilirkişilerce açıklandığı da gözetildiğinde, 6831 Sayılı Yasanın 11/1. maddesinde dava açabilmek için belirtilen hak sahipliği kavramının da bulunmadığı, bu tür yerlerin yasa gereği orman sayıldığı için, orman içi açıklık ve boşlukların zilyetlik yolu ile kazanılmasına yasal olanak bulunmadığı sebepleriyle davacı gerçek kişinin davasının reddi gerekirken, dava konusu taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın kabulü yolunda hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu) gerekçesiyle bozulmuş ise de ,temyiz incelemesinden sonra ,ancak, karar düzeltme incelemesi sırasında dosyaya giren askı ilan tutanak örneği ve kadastro pafta...

      Kurum 01.01.1989-03.10.2000 ve 08.08.2000-01.08.2003 tarihleri arasında kız çocukları için "geçimini sağlayacak geliri bulunmamak" koşulu nedeniyle babanın ölüm tarihi olan 1996 tarihini gerekçe göstererek aylığını kesmiştir. Davacının o tarihte geçimini sağlayacak geliri bulunmadığı ortadadır. Ayrıca 4956 sayılı Kanun bu şartı kaldırmış olup lehe uygulama getirmiştir. Sigortalı ve hak sahipleri yararına getirilen hükümlerin uygulanması gerekir. 4956 sayılı Kanuna göre yapılan değişiklik "Sosyal Güvenlik Kuruluşları kapsamında çalışmayan ve kendi çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almayan kız çocuklarına aylık bağlanacağını" belirtmiştir. Hak sahipliği sıfatı 2926 sayılı Kanuna tabi baba yönünden babanın ölüm tarihinde gerçekleşir. Bu sırada davacı evli olduğundan bekleyen bir hak mevcuttur. Eşin ölümü ile eş yönünden 506 sayılı Kanuna göre hak sahipliği oluşur....

        D A N I Ş T A Y ONBİRİNCİ DAİRE Esas No : 2000/8700 Karar No : 2003/1863 Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : Bayındırlık ve İskan Bakanlığı - ANKARA Diğer Davalı : … Karşı Taraf (Davacı) : … İsteğin Özeti : Dava, davacının hak sahipliği başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır. … İdare Mahkemesi … gün ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 7269 sayılı Kanunun 29. maddesinin 1. fıkrasında, ağır hasara uğrayan binalarda oturan ailelere hak sahibi olmak şartıyla bina yaptırılacağı veya kredi verileceği, Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde, müşterek mülk halindeki konutları ağır hasar görenlere hisseli olmak üzere konut yaptırılacağı veya kredi verileceği, 8. maddesinde de, müşterek mülk halindeki konutlarda birden fazla hissedar aile birlikte oturmakta ise, bu ailelerin ayrı ayrı hak sahibi sayılacağı hükümlerine yer verildiği, anılan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, hak sahibi olmak için oturma...

          Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Davacılar ve davalıların dava konusu tapulu taşınmaza tapu kaydı itibarıyla malik olmadıkları, taleplerinin zilyetlik nedeniyle taşınmaz üzerindeki muhtesata ve muhtesatın bulunduğu arazi kısmına ilişkin olduğundan yukarıda değinilen gerekçelerle davacıların tespit davası açmakta hukuki yararları bulunmadığı anlaşıldığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddine" dair karar verilmiştir....

          Davacının ölen eşinin mirasçılarından Ayşe'nin boşanma davasını takip ettiği ve temyiz incelemesinden de geçerek kesinleşen kararla davacının kusurluluğuna hükmedildiği görülmektedir. Bu duruma göre Medeni Kanun'un 181. maddesi ve bu kanunu yorumlayan içtihatlar gözetildiğinde davacının hak sahipliği sıfatı kesinleşen ilamla sona ermiştir. (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 10.04.2018 gün ve 2015/20973 esas, 2018/3303 karar sayılı kararı) Kurum işlemi ve mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır....

          lehine feragat ettikleri ve bu yerde gerçek hak sahibinin ... değil ... olduğu bu sebeple de ...’ın başvurusunun reddedilerek gerçek hak sahibi olan ... adının listeye yazıldığını” beyan etmeleri ve buna dair bir kısım belgeler de sunmuş olmaları karşısında, sanıkların sahtecilik kastı ile hareket edip etmedikleri ve sahtecilik kastı varsa TCK’nin 211. maddesi kapsamında sanıkların gerçek bir durumun tespiti ve sahtecilik yapılıp yapılmadığı konusunda gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti için ... ve diğer mirasçıların tanık olarak dinlenmesi ve bildirilen belgelerin incelenmesi sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tespiti gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verilmesi,” gerekçesiyle bozulduğu anlaşılmıştır. O halde mahkemece bu sanıklara ilişkin Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılama sonucu da beklenerek toplanmış ve toplanacak delillere göre bir değerlendirme yapılmalıdır....

            , 4110 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 12.6.1995 tarihinden sonra yapımına başlanan sinema eserlerine uygulanır.” hükmünün, sadece "sinema eseri sahipliği” konusunda bir istisna getirdiğini, kanunda yer alan başkaca böyle bir istisna olmadığını, bu kanunla hükmolunan hakların, eski tarihler de dahil olmak üzere, tüm fikir ve sanat eserleri için geçerli olduğunu, 1995 öncesi üretilen sinema eserleri için de komşu hak sahipliği ile ilgili hükümlerin uygulanacağının şüphesiz olup, 1995 öncesi üretilen sinema eserlerinin televizyon yayınının yapılması için de komşu hak sahiplerinden mali haklarının devralınmasının şart olduğunu, böyle bir devir gerçekleştirilmeden yapılan yayınlar dolayısıyla, FSEK m. 48 uyarınca tazminat talep etme hakkının doğacağını, -Müvekkilinin yapımcı ile bir sözleşme yaparak mali haklarını devretmiş sayılmasının da mümkün olmadığını, zira FSEK m. 80'in açık ve emredici hükmü uyarınca, komşu hak sahibinin yapımcıya vereceği iznin yazılı olması gerektiğini, -Sinema eserleri...

              Yaşamını yitiren sigortalının eş, çocuk, anne, babasına ölüm sigortasından aylık tahsisi yapılabilmesi için öncelikle hak sahipliği sıfatının kazanılması gerekmekte, bunun için hak sahiplerine ilişkin aylık bağlama koşullarının sağlanıp sağlanmadığına bakılmakta, başka anlatımla bu koşulları tümüyle yerine getiren kişi hak sahipliği sıfatını kazanmakta, anılan sıfata sahip kişilere, sigortalıya ait tahsis şartları da gerçekleşmişse aylık bağlanabilmektedir. Şu durumda yukarıda sıralanan maddeler ve sosyal güvenlik hukuku ilkeleri dikkate alındığında yasal mevzuat ve aylık bağlama koşulları kendi içerisinde ayrıştırılmalı, sigortalıya ait şartlar sigortalının ölüm günü itibarıyla yürürlükte olan yasal mevzuat kapsamında değerlendirilmeli, hak sahiplerine ilişkin koşullar ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan yasal düzenlemeler çerçevesinde irdelemeye tabi tutulmalıdır. 3....

                Yaşamını yitiren sigortalının eş, çocuk, anne, babasına ölüm sigortasından aylık tahsisi yapılabilmesi için öncelikle hak sahipliği sıfatının kazanılması gerekmekte, bunun için hak sahiplerine ilişkin aylık bağlama koşullarının sağlanıp sağlanmadığına bakılmakta, başka anlatımla bu koşulları tümüyle yerine getiren kişi hak sahipliği sıfatını kazanmakta, anılan sıfata sahip kişilere, sigortalıya ait tahsis şartları da gerçekleşmişse aylık bağlanabilmektedir. Şu durumda yukarıda sıralanan maddeler ve sosyal güvenlik hukuku ilkeleri dikkate alındığında yasal mevzuat ve aylık bağlama koşulları kendi içerisinde ayrıştırılmalı, sigortalıya ait şartlar sigortalının ölüm günü itibarıyla yürürlükte olan yasal mevzuat kapsamında değerlendirilmeli, hak sahiplerine ilişkin koşullar ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan yasal düzenlemeler çerçevesinde irdelemeye tabi tutulmalıdır. 3....

                  UYAP Entegrasyonu