Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kadastro tespit tutanağının ya da kütüğün beyanlar hanesinde yazılı zilyedlik veya muhdesat şerhi, aynî bir hak olmayıp, kişisel hak niteliğinde olduğundan tapu sicilinden ayrı olarak alınıp, satılması, değiştirilmesi mümkün değildir. Şerhe ilişkin talepler, tarafların isteğiyle dahi Tapu Sicil Müdürlüğünce yerine getirilemez ve dava yoluyla genel mahkemeden istenemez. Ancak, yukarıda açıklandığı gibi yörede 4127 sayılı Yasa ile değişik 2924 sayılı Yasanın 11. maddesine ve 3402 sayılı Yasanın Ek 4. maddesi gereğince yapılacak kullanım kadastrosu sırasında ileri sürülebilir ve hak sahipliği tespit komisyonunca değerlendirilebilir. İtiraz ve dava haklarının da bu aşamada kullanılması gerekir....

    HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Kadastro Öncesi Nedene ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun (5831 sayılı Kanun'un 8. maddesi ile eklenen) Ek 4. maddesi uyarınca 2/B alanlarında yapılan kullanım kadastrosundan veya kesinleşmiş 2/B alanları hakkında zilyetlik ve muhdesat şerhi verilmesi istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı tarafça muris muvazaasına ilişkin beyanlarda bulunulmuş ise de taşınmazın murise ait olmadığı, 2/B arazisi olduğu ve kadastro tespiti sırasında Hazine adına tescil edildiği, davacının isteminin taşınmazın beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhine ilişkin olduğunu anlaşılmaktadır. HMK'nin 33. maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur....

    DAVA Davacı Hazine vekili, çekişmeli 105 ada 40 parsel sayılı taşınmazın yörede yapılan toprak tevzi çalışmaları sonucunda oluşturulan askı dağıtım cetvellerinde belirlenen hak sahipleri ile tespit maliklerinin farklı kişiler olduğunu, hak sahipliği hususunda oluşan bu çelişkili hal nedeni ile gerçek malikin belirlenemediğini, hak sahibinin belirlenemediği hallerde taşınmazın Hazine adına tescilinin gerekeceğini ancak kadastro sırasında toprak tevzi kayıtlarının esas alınmadığını, bu suretle taşınmazın davalı adına tespit ve tescil edildiğini belirterek tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı ... cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın 1987 yılında babası ... ve diğer davalı ... tarafından önceki zilyedi Efe Özmen’den satın alındığını, kadastro tespiti sırasında tapunun ... ve Sıddık İlhan adına oluşturulduğunu, kayıt maliki babası Abdullah’ın hissesini tapuda kendisine sattığını belirterek davanın reddini savunmuştur. III....

      eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; medula sisteminde kayıtlarda görülen adresler ilgili sağlık kuruluşlarından istenilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, tüm bu hususlar tespit edildikten sonra, “boşanılan eşle uyuşmazlık konusu dönemde eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği toplanan kanıtlar ışığı altında yeniden değerlendirilmeli, diğer yandan hak sahipliği sıfatı yönünden, ölüm sigortasından aylık tahsislerinde yasal mevzuat ve aylık bağlama koşulları kendi içerisinde ayrıştırılmalı, sigortalıya ait şartlar sigortalının ölüm günü itibarıyla yürürlükte olan yasal mevzuat kapsamında değerlendirilmeli, hak sahiplerine ilişkin koşullar ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan yasal düzenlemeler çerçevesinde irdelemeye tabi tutulmalı, bununla birlikte, kanun koyucu tarafından daha sonra gerçekleştirilen lehe yasal değişikliklerden...

        davacının hak sahibi olduğunun anlaşıldığını iddia ederek davalı ---- markaların hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini, talep etmiştir....

          Davacılar, çekişmeli taşınmazların tapu kaydının iptali ve tescil istemiyle dava açmışlar; ıslah dilekçesinde ise çekişmeli taşınmazların tutanağın beyanlar hanesindeki davalılar adına yapılan zilyetlik şerhinin iptali ile kendilerinin zilyet olduklarının beyanlar hanesine şerh verilmesini talep etmişlerdir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda 10 yıllık hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır....

            Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında yapılacak iş; davacının yaralanması ve sürekli işgöremez duruma gelmesi ile sonuçlanan iş kazası ile ilgili davacı ve olayda yaralanan/hayatını kaybeden diğer sigortalılar ile ilgili hak sahipliği ve rücu davaları olup olmadığı araştırılıp, saptanan maddi olgulara göre olayın oluşu tereddütsüz belirlenip, tüm delillerle birlikte değerlendirilerek, alanında uzman bilirkişilerden oluşa ve mevzuata uygun, raporlar arasındaki kusur oran ve aidiyetleri ve işverenlik sıfatları konusunda oluşan çelişkiler giderecek şekilde yeniden rapor alınıp, irdelenerek, varılacak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. O hâlde, davalı ........ Elektrik Makine Taah. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm, “kararı temyiz etmeyen davalıların varlığı sebebiyle davacı Kurum yararına oluşan usuli kazanılmış hak durumu da gözetilerek” bozulmalıdır....

              olarak göüzken ''şagil Ahmet ve şagil Mustafa Karaali kullanıcı kayıtlarının terkinini talep ve dava etmiştir....

              FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen davada ... ... 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/09/2015 tarih ve 2014/47-2015/92 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili; müvekkili tarafından yapılan ve geliştirilen “... ...” isimli bilgisayar programının davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı şekilde ele geçirildiğini ve izinsiz şekilde kullanıldığını, bu durumun ... 2....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 5846 Sayılı Kanuna Aykırılık Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunan, CMK'nın 260/1. maddesi uyarınca hükmü temyize hakkı bulunduğu, hak sahipliği belgelerini yasal süresi içerisinde ibraz ettiği ve 25/03/2014 tarihli dilekçesinde katılma isteminde bulunduğu anlaşılan suçtan zarar gören ...’nin temyiz dilekçesinin kapsamı ve içeriği karşısında, CMK’nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılmasına karar verilerek dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu