Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, asıl ve birleştirilen davalarında Mahalli İskan Komisyonu’nun 30.07.1992 tarih ve 52 sayılı kararıyla 2510 sayılı Kanun uyarınca davalıların hak sahibi sayılmasına karar verilerek 1689 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tahsisen tescil edildiğini, bilahare Mahalli İskan Komisyonu’nun 06.04.2012 tarih ve 179 sayılı kararı ile, başvuru veya hak sahipliği karar tarihinden önce aile reisi ...’ın konut niteliğinde taşınmaz kaydının bulunması nedeniyle hak sahipliğinin iptaline karar verildiğini, davalıların hak sahipliğinin iptali kararının iptali istemiyle açtıkları davanın Hatay İdare Mahkemesinin 2012/1325 Esas, 2013/780 sayılı kararı ile reddedilip kesinleştiğini, kaydın hukuki dayanağının kalmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir....

    Yaşamını yitiren sigortalının eş, çocuk, anne, babasına ölüm sigortasından aylık tahsisi yapılabilmesi için öncelikle hak sahipliği sıfatının kazanılması gerekmekte, bunun için hak sahiplerine ilişkin aylık bağlama koşullarının sağlanıp sağlanmadığına bakılmakta, başka anlatımla bu koşulları tümüyle yerine getiren kişi hak sahipliği sıfatını kazanmakta, anılan sıfata sahip kişilere, sigortalıya ait tahsis şartları da gerçekleşmişse aylık bağlanabilmektedir. Şu durumda yukarıda sıralanan maddeler ve sosyal güvenlik hukuku ilkeleri dikkate alındığında yasal mevzuat ve aylık bağlama koşulları kendi içerisinde ayrıştırılmalı, sigortalıya ait şartlar sigortalının ölüm günü itibarıyla yürürlükte olan yasal mevzuat kapsamında değerlendirilmeli, hak sahiplerine ilişkin koşullar ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan yasal düzenlemeler çerçevesinde irdelemeye tabi tutulmalıdır. 3....

      Davacı ... tespiti öncesinden beri sürdürdüğü zilyetlik nedenine dayanarak adına tescil talebinde bulunabilir. 3402 sayılı Yasa'nın 12/3.maddesinde yalnızca hakkında tutanak düzenlenen taşınmazlarla ilgili olarak 10 yıllık hak düşürücü süre belirlenmiş olup, gerek 3402 sayılı Yasada, gerekse de 4721 sayılı Yasa'nın tescil hükümlerini düzenleyen maddelerinde, hakkında tutanak düzenlenmeyen ya da tespit harici bırakılan yerler hakkında ... öncesi nedenlere dayanılarak dava açılmasını engelleyen ya da hak düşürücü süre belirleyen yasal düzenleme yoktur. Hal böyle olunca; tarafların iddia ve savunmalarına göre tüm delilleri toplanarak davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 26.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının bozulmasına ilişkin 23/01/2020 tarih ve E:2018/4335, K:2020/66 sayılı karara karşı, davalı idare karar düzeltme isteminde bulunmaktadır. YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Adana ili, Ceyhan ilçesi, … köyü, … ada, … parsel sayılı taşınmazda zilyetlik tespitinin yanlış yapıldığından bahisle yapılan başvurunun reddine ilişkin Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü Emlak ve İştirakler Daire Başkanlığının … tarih ve … sayılı işleminin iptali istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ......

          Yapılacak iş, öncelikle kazalı sigortalının açmış olduğu hak sahipliği dosyası getirtilip işbu dosya arasına alındıktan sonra önceki bilirkişiler haricinde somut olay ile ilgili iş güvenliği konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden tarafların somut olaydaki konumları ve hak sahipliği dosyasında ve işbu davada bilirkişilerden alınan rapor göz önünde bulundurularak ve her iki dosyada alınan raporlar değerlendirilerek, tarafların rapora karşı itirazlarını da karşılayacak şekilde raporlar arasındaki çelişkiler de giderilerek denetime elverişli ve gerekçeli tarafların kusur durumlarının tespitine ilişkin rapor alarak hasıl olacak sonuca göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece kusur durumunun tespitine ilişkin olarak hak sahipliği dosyasında ve işbu davada alınan raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve bu yöne ilişkin tarafların itirazları karşılanmadan hüküm kurulması, HMK' nun 353/1- a.6. maddesinde düzenlenen deliller toplanmadan karar verilmesi niteliğindedir....

          in zilyetliğinde iken, adı geçenin zilyetliğini 1978 yılında davacıya devrettiği, bu tarihten itibaren taşınmazın zilyedi ve kullanıcısının davacı ... olduğu ileri sürülerek tapu kaydındaki davalılar lehine olan zilyetlik şerhinin terkini ile taşınmazın 1978 yılından bu yana davacının kullanımında olduğunun tapuya şerh edilmesi istenmiştir. Bir kısım davalılar vekili cevap dilekçesinde, kadastro öncesi sebeplere dayalı olarak dava açıldığı ve kadastro tespiti üzerinden 10 yıldan fazla süre geçtiği ileri sürülerek davanın hak düşürücü süreden reddi istenilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın hükmen Maliye Hazinesi adına tescili yapılırken zilyetlik şerhinin Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 10.03.1992 tarihli ve 1991/10973 Esas, 1992/7345 Karar sayılı ilamına uygun şekilde yapılmadığı, taşınmazın hükmen tescili sırasında davacının ve davalı ...'ın zilyetliğinde olduğu, davalı ...'...

            Bu maddede yazılı koşul da davacı yönünden oluşmamıştır. 13) 2924 Sayılı Yasanın 11/3. maddesindeki "kadastro çalışmaları sonucunda belirlenen kişilerin, bu maddenin dördüncü fıkrasına göre gerçek hak sahibi olup olmadıkları hususu, ayrıca Orman Bakanlığınca tespit edilir". Yine 2924 Sayılı Yasanın 21. maddesi gereğince çıkartılan Yönetmeliğin 45. maddesi, "Hak sahipleri tespit komisyonu, beyanlar hanesinde ismi yazılı kişilerin, hak sahipliği tanımı çerçevesinde, hak sahibi olup olmadıklarını tespit eder ve hak sahibi olarak tespit edilenleri, hak sahibi sicil defterine işler". Aynı Yönetmeliğin 46. maddesinde, komisyonun hak sahibi olarak tanımlamadığı kişilerin itiraz ve dava haklarını ayrıntılarıyla gösterdiğinden, tespit tarihinden sonra zilyetliği devir alan davacı bu aşamada zilyetlik şerhinin silinmesini istemeyemez. Somut olaya hangi yönden bakılırsa bakılsın, yerel mahkemenin direnme kararının ONANMASI gerekir....

              Bu maddede yazılı koşul da davacı yönünden oluşmamıştır. 13) 2924 Sayılı Yasanın 11/3. maddesindeki "kadastro çalışmaları sonucunda belirlenen kişilerin, bu maddenin dördüncü fıkrasına göre gerçek hak sahibi olup olmadıkları hususu, ayrıca Orman Bakanlığınca tespit edilir". Yine 2924 Sayılı Yasanın 21. maddesi gereğince çıkartılan Yönetmeliğin 45. maddesi, "Hak sahipleri tespit komisyonu, beyanlar hanesinde ismi yazılı kişilerin, hak sahipliği tanımı çerçevesinde, hak sahibi olup olmadıklarını tespit eder ve hak sahibi olarak tespit edilenleri, hak sahibi sicil defterine işler". Aynı Yönetmeliğin 46. maddesinde, komisyonun hak sahibi olarak tanımlamadığı kişilerin itiraz ve dava haklarını ayrıntılarıyla gösterdiğinden, tespit tarihinden sonra zilyetliği devir alan davacı bu aşamada zilyetlik şerhinin silinmesini istemeyemez. Somut olaya hangi yönden bakılırsa bakılsın, yerel mahkemenin direnme kararının ONANMASI gerekir....

                Davalı ... vekili, müvekkilinin kooperatif ortaklığından istifa suretiyle ayrıldığını, ortaklığın tespiti davasının pay sahibi ve payda hak iddia eden ortak aleyhine karşı açılması gerektiğinden müvekkilinin davada taraf sıfatı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının kendisine kurada isabet eden 2 no.lu daireyi dava dışı...'ya verdiği, bu devirden önceki tarihli yönetim kurulu toplantısında davalı ...'...

                  Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2006/208 Esas sayılı dava dosyasında cezalandırılmasına karar verildiğini, davaya konu edilen yaklaşık 400 m2'lik orman alanının, konum olarak 2/B vasfı ile T2 adına kayıtlı görüldüğünü, Fethiye Günlükbaşı 3815 ve 3816 sayılı parsellerde kayıtlı taşınmazlar arasında kaldığını ve müvekkilinin kullandığını ve halen kullanmaya devam ettiğini, orman arazisi dışında kalan yaklaşık 450 m2'lik kısmın ise işbu 3815 ve 3816 sayılı parseller içinde görüldüğünü, bu parseller içinde kalan ve müvekkilinin kullandığı bu kısımlarda 2/B hak sahibi olarak, zilyetliğinin tespiti için dava açma zorunluluğunun doğduğunu belirterek, davacının zilyet etmekte olduğu ve orman özelliği olduğu belirlenen yaklaşık 400 m2 dışında kalan ve Fethiye Günlükbaşı 3815 ve 3816 sayılı parsel olarak 2/B vasfı ile T2 adına kayıtlı bulunan taşınmazlardaki davacının kullanmakta olduğu kısımlardaki 2/B hak sahipliği zilyetlik hakkının belirlenmesine, mahkeme masraflarının karşı taraf üzerinde...

                  UYAP Entegrasyonu