Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İSTANBUL 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/130 Esas KARAR NO : 2022/120 DAVA : Fsek Uyarınca Eser Sahibinin Mali ve Manevi Haklarına Tecavüz Edildiğinin Tespiti, Tecavüzün Men'i, Ref'i ve Maddi ve Manevi Tazminat DAVA TARİHİ : 16/10/2019 KARAR TARİHİ : 05/10/2022 Mahkememizde görülmekte bulunan Fsek Uyarınca Eser Sahibinin Mali ve Manevi Haklarına Tecavüz Edildiğinin Tespiti, Tecavüzün Men'i, Ref'i ve Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkilinin 1970 yılında ... bölümünden mezun olduğunu, yurt içinde ve yurt dışında faaliyetleri ile pek çok ödül aldığını ve tanınmış bir ressam olduğunu, müvekkilinin çok bilinen bir eserinin işlenmesi suretiyle taklidi yapılan iki adet kopyasının bir AVM'de gördüğünü, bunun üzerine hem AVM'ye hem de ... şirketi aleyhine dava açtıklarını, bu sırada davalının müvekkiline ait başka eserlerin de kopyalarını yapıp satmaya devam ettiğini...

    aynı zamanda tespit tarihi olan 19.04.2012 olarak alındığı ve tazminat hesabının 2012 yılı fiyat listesine göre yapıldığı, FSEK m.68 uyarınca en fazla 3 katı telif tazminatı istenebileceğinden rayiç tazminat tutarının KDV Hariç 122.856,00 TL‘ye kadar olabileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır....

      Birleşen dosya davacıları Hikmet Mollaoğlu ve Mustafa Mollaoğlu 15.04.2019 tarihli dava dilekçelerinde özetle ; Körfez ilçesi Elmacık köyü 2485 ada 1 numaralı parsellerin orman vasfı kaybetmesi sebebiyle maliye hazinesi adına yapılan tespite ve kullanıcı hak sahibi olarakta diğer davalılar adına tespit görmüş olduğunu olmakla süresi içinde itiraz ettiklerini, söz konusu taşınmazları 1970 yılından beri tarım arazisi olarak kullandıklarını, diğer tespit edilen kişilerin bu yerle ilgilerinin bulunmadığını, tespitin iptali ile davacılar adına zilyedliğinin ve hak sahipliğinin tespiti ile adlarına tescil edilmesini talep ve dava etmişlerdir....

      Deri Mamulleri San. ve Tic. Ltd. Şti. ile lisans sözleşmesi akdettiğini, davalının bu markanın birebir aynısını 18 ve 25. sınıflar için 14.07.2005 tarihinde 1998-203092 tescil numarası ile TPE nezdinde kötüniyetli olarak tescil ettirdiğini, müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunu ileri sürerek, davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin davalının markasına tecavüz oluşturmadığının tespitini talep etmiş, bu talebini haksız rekabet ve muarazanın tespiti olarak ıslah etmiştir. Davalılar, asıl ve birleşen davada davanın reddini savunmuştur....

        nin ise bu şirketin yetkilisi ve ortağı bulunduğunu, müvekkilinin 7 adet tescilli faydalı model ve tasarımların sahibi olduğunu, müvekkillerinin davalılar ile numunelerini ve kilit sistemine ilişkin fikirlerini paylaştıkları bir buluşun aynısının, davalı şirket tarafından buluşçusu diğer davalı ... gösterilerek 27/05/2016 tarihinde 2016/07084 numara ile faydalı model başvurusuna konu edildiğini, bu istemlerin ve çizimlerin müvekkilinin projesi olduğunu, müvekkillerinin anılan başvuru tarihinden önceki 09/05/2016 tarihinde, yekpare kilit bloğunu anlatan projeleri ile KOSGEB desteğinde bulunduklarını ileri sürerek, her türlü maddi ve manevi tazminat taleplerin ve dava hakları saklı kalmak üzere, davalı ...’nun buluşçu olmadığının tespitine, buluşçu olarak ...’nin tespiti ile sicil kaydının düzeltilmesine, davalı şirket adına tescile başvurulmuş 2016/07084 sayılı faydalı modele ait hakların iptali ile anılan faydalı model üzerinde hak sahipliğinin müvekkili şirkete ait olduğunun tespitine,...

          Beldesinde bulunan 1621 ve 1622 parsel sayılı taşınmazların yörede 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi uyarınca yapılan çalışmalara konu edilmediğini, oysa, taşınmazların kadastro mahkemesinin 1996/15-1998/148 sayılı kararı ile 2/B kapsamında olduğunun belirlendiğini ve dava konusu taşınmazların davacıların kullanımında olduğunu belirterek; 1621 ve 1622 parsel sayılı taşınmazların 2/B hak sahipliği tespitine dair bu çalışmaya alınmamasına dair 28.03.2012 tarihli işlemin yok sayılarak; 1621 sayılı parselin ...'in; 1622 sayılı parselin ise 2000 m2'sinin ...; 1500 m2'sinin ...; kalan 6539 m2'sinin ise ... adına fiili kullanıcı ve zilyet olarak tespiti ile tapu sicilinin beyanlar hanesine bu şekilde kaydedilmesini talep ve dava etmiştir. Müdahil ... vekili; 1621 sayılı parselin ... kullanımında olduğunu belirterek davaya müdahil olmuştur....

            , kaçırma gibi ihtimallerinin somut olayda mevcut olmadığını, davalı tarafından iş bu hususlar iddia edilse dahi bu iddialar ispattan yoksun ve afaki iddialar olduğunu, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için gerekli olan yaklaşık ispat hususu dahi yerine getirilmediğini, davacının müvekkilinden her hangi bir alacağının olmadığını, geçerlilik şartlarını taşımayan ve bu nedenle hüküm doğurmayan adi yazılı protokole dayanarak ihtiyati haciz şartları oluşmadan verilen ihtiyati haciz kararırın açıkça hak ve hukuka aykırılık teşkil ettiğini, ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığı ve müvekkilinin iş bu karar sebebiyle maddi ve manevi olarak zarara uğradığının da göz önüne alınarak ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir....

            Konsepti'nin FSEK uyarınca eser niteliğinde olmadığını, öte yandan davacının dayandığı konseptin ve reklam filmlerinin daha önceden yabancı firmalarca kullanıldığını, bu reklam filmi ve açık hava afişi üzerindeki hak sahipliğinin ... firmasına ait olduğunu, ayrıca müvekkili tarafından ... için hazırlanan ... markalı ürünlere yönelik reklam filmi ve afişleri ile davacının kendisinin hazırladığını iddia ettiği reklam filmleri arasında da herhangi bir benzerlik bulunmadığını, bu reklam filmleri üzerinde davacının hak sahibi olmadığını, ... reklam filminin yapımcısının davacı değil, ..., yönetmenin ise ... olduğunu, ... reklamları üzerinde davacının hak sahibi olduğu gösterir herhangi bir delil bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının iddia ettiği ......

              Borçlu da hile ve ağır kusuru bulunmadıkça iptal kararını ibraz edene karşı ödemede bulunmakla borcundan kurtulmaktadır (TTK md.558/2). İptal kararının olumlu sonucu ise davacının hak sahipliğini borçluya karşı göstermesi yani hak sahibinin teşhisine imkan vermesi olarak karşımıza çıkar. Buna göre, iptal kararı davacının (iptal kararını elde eden kişinin) senette mündemiç bulunan ve iptal ile artık senetten ayrılan hakkın sahibi olduğuna ilişkin bir karine yaratır. İptal kararının her iki etkisi de hak sahipliğinin teşhisi (hak sahipliğinin tespiti) meselesine ilişkindir. Başka bir anlatımla, iptal kararı sadece senedi zayi eden hamilin senette mündemiç hakkı senetsiz olarak borçluya dermeyan edebilmesini ve borçlunun da iptal kararını alan kişiye ifada bulunmak suretiyle borcundan kurtulabilmesini sağlar. Kararın maddi hukuk yönünden bir etkisi yoktur. Maddi hukuk yönünden mevcut durum aynen kalır....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, mülga 2510 sayılı İskan Kanunu kapsamında göçebe hayatı yaşadıkları iddiası ile aile temsilcisi olarak başvuran davalı ... ve ailesinin, Mahalli İskan Komisyonu’nun 29.08.1990 tarih ve 24 no’lu kararı ile tarımsal iskan hak sahipliğini elde etmesi nedeniyle dava konusu 2342 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tescil edildiğini, ne var ki davalı ...’in hak sahipliğine müracaat tarihinden ve hak sahipliği kararı alınmadan önce sigorta kaydının bulunduğunun tespit edilmesi üzerine Mahalli İskan Komisyonu’nun 26.11.2012 tarih ve 664 no’lu kararı ile 29.08.1990 tarihli komisyon kararı ve hak sahipliğinin iptal edildiğini, kaydın temelsiz kaldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir. Davalılar, davaya cevap vermemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu