Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1)Dava, davacıların murisi hakkında başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 559. maddesi "Mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar. Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın ayni haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar. Atanmış mirasçılar da mirası, mirasbırakanın ölümü ile kazanırlar. Yasal mirasçılar, atanmış mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlüdürler." hükmünü içermektedir. Aynı Yasa'nın 640. maddesinde "Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir....

    Kadastro tespit tutanağının ya da kütüğün beyanlar hanesinde yazılı zilyetlik veya muhdesat şerhi, aynî bir hak olmayıp, kişisel hak niteliğinde olduğundan tapu sicilinden ayrı olarak alınıp, satılması, değiştirilmesi mümkün değildir. Şerhe ilişkin talepler, tarafların isteğiyle dahi Tapu Müdürlüğünce yerine getirilemez ve dava yoluyla genel mahkemeden istenemez. Ancak, yukarıda açıklandığı gibi yörede 4127 sayılı Kanun ile değişik 2924 sayılı Kanunun 11. maddesine ve 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi gereğince yapılacak kullanım kadastrosu sırasında ileri sürülebilir ve hak sahipliği tespit komisyonunca değerlendirilebilir. İtiraz ve dava haklarının da bu aşamada kullanılması gerekir....

      Kadastro tespit tutanağının ya da kütüğün beyanlar hanesinde yazılı zilyedlik veya muhdesat şerhi, aynî bir hak olmayıp, kişisel hak niteliğinde olduğundan tapu sicilinden ayrı olarak alınıp, satılması, değiştirilmesi mümkün değildir. Şerhe ilişkin talepler, tarafların isteğiyle dahi Tapu Sicil Müdürlüğünce yerine getirilemez ve dava yoluyla genel mahkemeden istenemez. Ancak, yukarıda açıklandığı gibi yörede 4127 sayılı Yasa ile değişik 2924 sayılı Yasanın 11. maddesine ve 3402 sayılı Yasanın Ek 4- maddesi gereğince yapılacak kullanım kadastrosu sırasında ileri sürülebilir ve hak sahipliği tespit komisyonunca değerlendirilebilir. İtiraz ve dava haklarının da bu aşamada kullanılması gerekir....

        "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, 506 sayılı Kanun hükümleri gereğince hak sahibi sıfatıyla eş ve baba üzerinden çift ölüm aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1991 yılında yaşamını yitiren sigortalı eşi üzerinden 506 sayılı Kanun hükümleri gereğince ölüm aylığı almakta olan hak sahibi konumundaki davacının 2013 yılında davalı Kuruma başvurarak, söz konusu Kanuna tabi iken 2004 yılında hayatını kaybeden sigortalı babası üzerinden de hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla ölüm aylığı tahsis isteminde bulunduğu, anılan talebin reddi üzerine işbu davanın açıldığı belirgindir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 5846 Sayılı Kanuna Aykırılık HÜKÜM : Temyiz İsteminin Reddi Açılan kamu davasının niteliğine göre, hak sahipliği belgelerini 5846 sayılı Kanuna 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun ile değişik soruşturma ve kovuşturma usulünü düzenleyen 75. maddesindeki düzenlemeye göre, şikayetçilerin 6 aylık yasal şikayet süresi içerisinde dava konusu edilen materyaller yönünden hak sahibi olduğunu kanıtlayan belgeleri ibraz etmemesi sebebiyle kamu davasına katılma ve hükmü temyize yetkisi olmayan şikayetçiler vekilinin temyiz isteminin reddine dair yerel mahkemenin 11/02/2015 tarihli ek kararında bir isabetsizlik bulunmadığı cihetle, şikayetçiler vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden ek kararın tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA, 28.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Kanununa göre 24/08/1995 tarihind.... hak sahibi yapılan .... göçebe aileler bulunduğunu, anılan kanuna göre devlet memurları, kadrolu ve mevsimlik işçiler, ....’a kayıtlı olanlar, tüm emekliler, esnaf, sanatkar ve tüccarlar veya göçer hayvancılık dışında herhangi bir işle uğraşanların hak sahibi olamayacaklarının düzenlendiğini, .....’da kaydı bulunan davalıların 13/12/2011 tarihli ....kararı ile hak sahipliğinin ve daha önce alınmış komisyon kararlarının iptaline karar verildiğini, İskan Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 18. maddesine göre hak sahipliği iptal edilenlere verilen taşınmazların tapu kaydının iptali ve hazine adına tescilinin istenebileceğinin düzenlendiğini, ileri sürüp davalılar adına kayıtlı olan 156 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile hazine adına tescilini istemiştir. Davalılardan ... aşamalardaki beyanında, davanın reddini savunmuş, diğer davalılar herhangi bir savunma getirmemişlerdir. Mahkemece; 5543 sayılı ........

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlığın deprem nedeniyle tahsis edilen konutun davalı ... tarafından davacıya satışının vaad edilmesine rağmen sonradan hak sahipliği belgesinin iptal edilmesi sebebiyle sözleşmenin ifasının imkansız hale gelmesinden dolayı ödenen satış bedelinin tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin bulunmasına ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 13. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 30.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Mahallesi eski 966 parsel yeni 28437 ada 147 parsel sayılı taşınmazda 2924 sayılı Kanun hükümlerine göre hak sahipliği tespiti yapıldığını, dava konusu taşınmazın 1/4 hissesinde vekil edeninin hak sahibi olarak belirlendiğini, işlemin ilan edildiğini ve kesinleştiğini, aynı Kanun hükümlerine göre taşınmazın rayiç bedel tespitin yapıldığını, vekil edeninin belirlenen rayiç bedeli süresi içinde Or-Köy idaresine ödediğini, Or-Köy idaresi tarafından taşınmazda davacının hak sahibi olduğu, hissenin davacı adına tescili için Tapu Müdürlüğüne yazı yazıldığını, idari işlemin tamamlandığını, ancak yapılan son kullanım kadastrosu çalışmasında vekil edeninin zilyet olduğu yerde, isminin yazılmadığını belirterek, dava konusu yerin 1/4 hissesinde vekil edeninin zilyet olduğuna karar verilmesini istemiş, 21.02.2020 tarihli dilekçe ile 1/4 hissesinin Hazine adına olan tapusunun iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline olmazsa bedeli ödenen kısmın tespiti ile tapuya bu şekilde tesciline karar...

                  Nitekim hak sahipliği dosyasında alınan ATK 3.İhtisas Kurulu raporunda maluliyetin 31.12.2016 tarihinden itibaren % 0 olarak tespit edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılacak iş; hak sahipliği dosyasındaki aldırılan tüm ATK raporlarının getirtilerek ATK 2. Üst Kurulundan rapor aldırılıp, Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulu tarafından ve ATK 3.İhtisas Kurulu tarafından düzenlenmiş olan raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmiş olması halinde, düzenlenmiş olan AKT 2. Üst Kurulu raporuna karşı gidilebilecek başka bir itiraz mercii olmadığından bu raporda belirlenen maluliyet oranı dikkate alınarak işlem yapılmalıdır. Eğer ATK 2. Üst Kurulundan rapor alınmamışsa, mahkemece belirtilen raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi için rapor alınarak maluliyete yapılan itiraz somut dosya kapsamında giderilmelidir. ATK 2....

                  Kadastro tespit tutanağının ya da kütüğün beyanlar hanesinde yazılı zilyedlik veya muhdesat şerhi, aynî bir hak olmayıp, kişisel hak niteliğinde olduğundan tapu sicilinden ayrı olarak alınıp, satılması, değiştirilmesi mümkün değildir. Şerhe ilişkin talepler, tarafların isteğiyle dahi Tapu Sicil Müdürlüğünce yerine getirilemez ve dava yoluyla genel mahkemeden istenemez. Ancak, yukarıda açıklandığı gibi yörede 4127 sayılı Yasa ile değişik 2924 sayılı Yasanın 11. maddesine ve 3402 sayılı Yasanın Ek 4. maddesi gereğince yapılacak kullanım kadastrosu sırasında ileri sürülebilir ve hak sahipliği tespit komisyonunca değerlendirilebilir. İtiraz ve dava haklarının da bu aşamada kullanılması gerekir....

                    UYAP Entegrasyonu