Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mersin Mezitli ilçesi Mezitli mahallesi 4195 nolu parselin 07/12/2009 tarihli kadastro tespitinde davalı murisi Hacı T14 mirasçıları adına zilyetlik tespitinin yapıldığı ve tespit işleminin kesinleştiği 11/02/2015 tarihinde davalılar tarafından satın alınmış olup kadastro tespit tutanağının ya da kütüğün beyanlar hanesinde yazılı zilyedlik veya muhdesat şerhi, aynî bir hak olmayıp, kişisel hak niteliğinde olduğundan tapu sicilinden ayrı olarak alınıp, satılması, değiştirilmesi mümkün değildir. 4127 Sayılı Yasa ile değişik 2924 Sayılı Yasanın 11. maddesine ve 3402 Sayılı Yasanın Ek 4- maddesi gereğince yapılacak kullanım kadastrosu sırasında ileri sürülebilir ve hak sahipliği tespit komisyonunca değerlendirilebilir. İtiraz ve dava haklarının da bu aşamada kullanılması gerekir....

Zira yapılan yargılama neticesinde ulaşılan sonucun, anılan Encümen kararının oluş, somut olay ve dosya kapsamıyla uyumlu olduğu kanaatine ulaşılmıştır. Çünkü anılan taşınmazın tek çatı altında 110 ve 90 m2 yüz ölçümlü 2 gecekondudan ibaret olduğu 90 m2’lik payın ...’a, 110 m2’lik payın ise davalı ...’ye ait olduğu fakat tapu tahsis belgelerinin ve tapu kaydının, tarafların bu şekildeki hak sahipliği dikkate alınmaksızın yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda Ankara ili Keçiören ilçesi Yükseltepe mahallesinde bulunan tapunun 30139 ada, 7 parsel sırasında kayıtlı davalı ... adına kayıtlı olan 201/421 paya ilişkin tapu kaydının iptaliyle Keçiören Belediyesi Encümeninin 14.05.2015 tarihli ve 1171 sayılı kararının yerine getirilmesini sağlamak amacıyla anılan payın davacı ......

    Yaşamını yitiren sigortalının eş, çocuk, anne, babasına ölüm sigortasından aylık tahsisi yapılabilmesi için öncelikle hak sahipliği sıfatının kazanılması gerekmekte, bunun için hak sahiplerine ilişkin aylık bağlama koşullarının sağlanıp sağlanmadığına bakılmakta, başka anlatımla bu koşulları tümüyle yerine getiren kişi hak sahipliği sıfatını kazanmakta, anılan sıfata sahip kişilere, sigortalıya ait tahsis şartları da gerçekleşmişse aylık bağlanabilmektedir. Şu durumda yukarıda sıralanan maddeler ve sosyal güvenlik hukuku ilkeleri dikkate alındığında yasal mevzuat ve aylık bağlama koşulları kendi içerisinde ayrıştırılmalı, sigortalıya ait şartlar sigortalının ölüm günü itibarıyla yürürlükte olan yasal mevzuat kapsamında değerlendirilmeli, hak sahiplerine ilişkin koşullar ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan yasal düzenlemeler çerçevesinde irdelemeye tabi tutulmalıdır. 3....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, kök muris Mehmet Sağlam’a ait 107 ada 11 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün ifraz edilerek 107 ada 29 parsel sayılı taşınmaz olarak 1/3’er hisse ile davalılar ... ve ...adına hükmen tescil edildiğini, sonrasında yeniden ifraz edilerek 107 ada 30 ve 31 parsellere dönüştüğünü ve davalıların aralarında yaptıkları rızai taksim ile 30 nolu parselin ... ve ... adına, 31 nolu parselin de ...ve ...adına tescil edildiğini, davalılardan...’ın 31 parsel sayılı taşınmazdaki hissesini diğer davalı ...’a devrettiğini, kendilerinin de kök muris ...’in mirasından 1/3 pay ile hak sahibi olduklarını, ancak taşınmazın haksız olarak davalılar adına tescil edildiğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini ve tenkisini istemişlerdir....

        Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Sanığın yetkilisi ve sorumlusu olduğu radyoda 01/10/2010 ve 06/11/2010 tarihlerinde katılanın hak sahibi olduğu eserlerin izinsiz yayınlandığı iddiasıyla açılan kamu davasında, dosya içerisinde mevcut olan yayın bandı üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle katılan vekilince ibraz edilen hak sahipliği belgeleri sunulan eserlerin yayınlanıp yayınlanmadığı tespit edilerek, katılan Müyap meslek birliğinin davaya katılma hak ve yetkisi bulunup bulunmadığının saptanması, katılanın hak sahibi olduğunun kanıtlanması durumunda ise, katılan meslek birliği ile radyo arasında müzik eserlerinin yayını konusunda sözleşme olduğu ve anılan sözleşmenin katılan meslek birliği tarafından 30/09/2010 tarihli noterden fesih bildiriminde bulunulduğunun anlaşılmasına rağmen fesih bildirimine ilişkin tebliğ evrakının dosyada bulunmaması karşısında, fesih bildirimine ilişkin...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada: Davacı idare, 1999 yılında meydana gelen iki ayrı deprem sonrası 7269 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, davalıya çekişme konusu 343 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümün tahsis ve teslim edildiğini, ancak davalının inşaat halindeki binadan hak sahibi olduğunun tespiti üzerine hak sahipliğinin 21.01.2010 tarihli komisyon kararı ile iptal edildiğini, idari işlemin iptali istemiyle davalı tarafından açılan davanın idare mahkemesince reddedildiğini ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, hak sahipliğinin iptaline ilişkin kararın hukuki dayanağının bulunmadığını, deprem sırasında yıkılan binaların bulunduğu yerin evveliyatının kök murislerine ait olduğunu, işlemlerin kolay yapılabilmesi için bu yerin ......

            Şti. tarafından yetkilendirildiği sabit ise de ''Nur Baba'' ve ''Hep O Şarkı'' isimli eserler bakımından 24.02.2010 tarihli hak sahipliği sözleşmesinin sadece 1. ve 4. sayfaları ibraz olunduğu ve bu hali ile sözleşmenin süresi anlaşılamadığı gibi ''Şeker Portakalı'' isimli esere ait hak sahipliği sözleşmesinin tercümesinin ibraz edilmediği, yine şikayetçi Türkiye Basım Yayım Meslek Birliği tarafından katılma talep dilekçesinde belirtmiş olduğu ''Fatih Harbiye'' isimli eserden farklı bir esere ilişkin olarak ''Uzun Çarşının Uluları'' isimli esere ait 18.10.2010 tarihli ve 2 yıl süreli hak sahipliği belgesi ibraz etmekle birlikte bu eserin hak sahipliğine ilişkin sözleşmenin de süresinin suç tarihinde dolmuş olduğunun anlaşılması karşısında, şikayetçilerin davaya katılmalarına karar verilip lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi, 3-TCK'nun 52/4. maddesi gereğince ödenmeyen adli para cezasının infaz aşamasında hapis cezasına çevrilebileceğinin ihtarı ile yetinilmesi gerekirken adli para cezasının...

              Hukuk Dairesince verilen 02/06/2017 tarih ve 2017/455-2017/552 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun'un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalı şirketin 2012/76906 sayılı "GÜRAL SAPANCA" ibareli marka başvurusuna, müvekkili tarafından eskiye dayalı hak sahipliği, tanınmışlık, kötüniyet ve karıştırılma ihtimali gerekçeleriyle itiraz edildiğini, itirazın davalı TPMK ... 2014/M-8073 sayılı kararı ile reddedildiğini, oysa davalının marka başvurusunun 43. sınıf hizmetleri kapsadığını, müvekkilinin "GÜRAL SAPANCA...

                Davalı T3 vekili cevap dilekçesinde; söz konusu davanın süresinde açılmadığını, mevcut davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, ayrıca 6360 Sayılı Kanun gereğince Silifke Belediyesinin Mersin Büyükşehir sınırlarına dahil edidiğini, bu nedenle taşınmaz niteliği göz önüne alınarak davada hasım olarak T8nin gösterilmesinin yasal zorunluluk olduğunu, davaya konu taşınmazın nitelik itibari ile zilyetlik yolunun mülkiyet edinilmeye uygun bir taşınmaz olmadığını, dava konusu yerin malik sıfatını devam ettirdiğini ve bu tür yerle kazandırıcı zamanaşımı ile mülk edinmeye elverişsiz olduğu yönünde çeşitli Yargıtay Kararlarının mevcut olduğunu, taşınmazın kamusal niteliğinin ağır bastığını, kişisel mülkiyete ait olmayacağı gibi taşınazın yapısı ve bulunduğu konum itibari ile zilyetlik ile zamanaşımına istinaden imar ve ihya yolu ile hak kazanmaya hukuken uygun olmadığını, Yargıtay uygulamasanı göre 3402 SK.'nun imar-ihya yoluyla mülk edinme olanağı sağlayan 17....

                Somut uyuşmazlıkta, davacının tescilsiz olarak kullandığı ve gerçek hak sahibi olduğunu ileri sürdüğü ancak dosya kapsamında, gerçek hak sahipliğine ilişkin bir araştırmanın yapılmadığı, davacının ve davalının hangi tarihlerde markaları kullanmaya başladıkları, davacının, davalının kullanımlarından önce markaya konu işarete ayırt edici nitelik kazandırıp kazandırmadığı hususlarının açık olmadığı, gerçek hak sahipliği için gerçek hak sahibi tarafından yapılan işaretin kullanımının belirli bir hizmet ile ilişkilendirilmesi ve markasal kullanım olarak nitelendirilebilmesi, en azından o işaret için belirli bir bölge ve ilgili çevrede ayırt edicilik sağlanması yeterli görülmekte olup, Yargıtay tarafından marka hukukumuzda kabul edilmiş olan "Gerçek Hak Sahipliği İlkesi" ile “marka üzerindeki öncelik hakkı, o markayı ihdas ve istimal eden ve piyasada maruf hale getiren kişiye ait olup, bir işaret ayırt ediciliğe sahip olduğu gibi bir müddet kullanılarak, tanınması için yoğun ve devamlı...

                UYAP Entegrasyonu