Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinden özetle; 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan alanlarda kullanıcı ve/veya muhdesat sahibinin belirlenmesine esas çalışmanın Kadastro Müdürlüğünce yapıldığını ve taşınmazların kullanıcıları tespit edilerek kesinleşen güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre de tapu kütüklerinin beyanlar hanesine taşınmazların kullanıcıları veya muhtesat sahipleri ilgili Tapu Müdürlüklerince tescil edildiğini, Kadastro Müdürlüğünce 5831 Sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3402 Sayılı Kanuna eklenen Ek-4 maddesi uyarınca Güzelyurt Mahallesinde yapılan hak sahipliği tespit çalışmalarında dava konusu taşınmazın davalı Keziban METİN adına tespit edildiğini, yapılan fiili kullanım çalışmalarının mevcut duruma uygun bir şekilde yapıldığını, davaya konu parselin yalnızca maliki statüsünde olan, hak sahibi belirleme işlemlerini yapmayan müvekkili kurumun davanın açılmasına sebebiyet...

Bu durumda idare mahkemesince 22/04/2015 tarihi itibariyle ticari plaka hakkı iptal olan ve toplantı tarihi (30/06/2015) itibariyle ticari plakası aktif olmayan davacının, askı / hususi sürelerinin 5 yıla çıkarılmasına ilişkin bu düzenlemeden yaralanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, Rize İl Trafik Komisyonunun hususi çevirme ve askıya alma kavramları arasındaki farkın ortadan kaldırılarak bekleme sürelerini bir yıldan beş yıla çıkarılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı kararının 20/04/2015 tarihinden itibaren uygulanacağı hususu göz önüne alındığında uygulama tarihi itibarıyla ticari plaka hak sahipliği devam eden davacının da bu düzenlemeden faydalanması gerektiği açıktır. Bu itibarla, davacının hak sahipliği iddiasıyla yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık aksi yöndeki Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır....

    ın taraf sıfatının bulunup bulunmadığı, kanundaki “hak sahipliği” kavramının şerh edilmesiyle açıklığa kavuşturulabilir. 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinin ikinci fıkrasında, “hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler tarafından açılacak sınırlamaya itiraz davalarında hasım Orman Genel Müdürlüğü; 2. maddeye göre orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine karşı açılacak itiraz davalarında ise hasım Hazine ve Orman Genel Müdürlüğüdür.” denilmektedir. Bu maddedeki “hak sahipliği” kavramı yerleşmiş Yargıtay uygulaması ile tapulu taşınmazlarda tapu sahipliği, tapusuz yerlerde ise 3402 sayılı Kanunun 17. maddesinde öngörülen 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği bulunan gerçek ve tüzel kişiler olarak kabul edilmiştir. Başka bir ifade ile, bir taşınmaz üzerinde lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşulları gerçekleşmiş olan kişiler tarafından sınırlamaya itiraz davalarının açılabileceğidir....

      Marka üzerindeki öncelik hakkı, o markayı, ihdas ve istimal eden ve piyasada maruf hale getiren kişiye aittir. Buna 'gerçek hak sahibi' denilir ve bu tescil açıklayıcı etkiye sahiptir. Buna mukabil bir markayı ihdas etmeksizin seçip tescil ettiren kimsenin bu tescili kurucu etkiye sahiptir. Ancak, bu tescil sadece hak sahibine başlangıçta şarta bağlı bir hak sağlayabilir. Gerçek hak sahibinin dava açıp bu markayı tescil ettireceği tarihe kadar kurucu etkiye sahipliği devam eder. Çünkü, hakiki, gerçek hak sahipliği ikinci bir bağımsız ve münferit mülkiyete hak vermez. Markanın hakiki hak sahibi markasının aynısını veya tefrik edilemeyecek benzerini, her nasılsa marka olarak tescil ettiren kimsenin, sonradan tescil edilmiş markanın terkinin istenebileceği kabul edilmektedir." şeklinde karar verilmiştir....

        adına tapu kaydı oluşturulmuş olup, bu aşamada davaya zilyetliğin şerhine yönelik olarak devam edilemez ise de, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin tespiti yönünden hüküm kurulmasına engel yasal bir düzenleme mevcut olmadığı gibi, davacının zilyetliğinin tespiti isteminde bulunmasında da sonrasında ileri sürülecek hak talepleri açısından hukuki yararının mevcut olduğu belirtilerek, dava, zilyetliğin tespiti davasına dönüşmüş olduğunda, Mahkemece, bu hususun tespiti ile yetinilmesi gerekirken, yukarıda açıklanan husus göz ardı edilerek yazılı şekilde beyanlar hanesine zilyetlik şerhi verilmesine ilişkin hüküm tesisinin isabetsizliğine” değinilmiştir....

          adına tapu kaydı oluşturulmuş olup, bu aşamada davaya zilyetliğin şerhine yönelik olarak devam edilemez ise de, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin tespiti yönünden hüküm kurulmasına engel yasal bir düzenleme mevcut olmadığı gibi, davacının zilyetliğinin tespiti isteminde bulunmasında da sonrasında ileri sürülecek hak talepleri açısından hukuki yararının mevcut olduğu belirtilerek, dava, zilyetliğin tespiti davasına dönüşmüş olduğunda, Mahkemece, bu hususun tespiti ile yetinilmesi gerekirken, yukarıda açıklanan husus göz ardı edilerek yazılı şekilde beyanlar hanesine zilyetlik şerhi verilmesine ilişkin hüküm tesisinin isabetsizliğine” değinilmiştir....

            Mahkeme de davacının zilyetlik kaydının terkini isteğini bu hükme dayanarak hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle incelememiştir. Ancak, yukarıda değinildiği gibi davacının zilyetlik iddiası kadastro tutanağı düzenlendikten sonraki döneme ilişkindir. Davacı, kadastro sonrası nedene dayandığına ve taşınmazda halen mülkiyet ve zilyetlik iddiasında bulunduğuna göre işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken istemin reddi doğru olmamış, Dairemizin yukarıda belirtilen kararının 1.bendinin kaldırılarak, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 2008/9297 - 11127 sayılı 07.10.2008 tarihli bozma kararının 1.bendinin KALDIRILARAK, kararın yukarıda açıklanan nedenle de BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, 29.01.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil Dava konusu taşınmaz hakkında (hak sahipliği ve komisyon kararının iptali davası...) olduğu dosya kapsamından anlaşılan; ... 2. İdare Mahkemesi'nin 2012/478 esas sayılı dava dosyasının, incelendikten sonra iade edilmesi koşuluyla mahkemesinden getirtilerek dosya ekine konulması, ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere geri çevrilmesi için dosyanın Yerel Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 10.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                tasarrufu edilen 25824 ada 13 parselde B harfi ile gösterilen ve 25824 ada 5 parselde D harfi ile gösterilen alanlara isabet eden taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının kısmen iptali ile Hazine adına tapuya işlenecek hak sahipliğinin tarafına kaydedilmesine ve tarafına satışın gerçekleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                Davalı hazine vekili davacılar tarafından 6292 sayılı yasa kapsamında Hazine adına tescil edilmiş olan dava konusu olan 25764 ada 1 ve 2 parseller üzerinde birden çok hak sahibi tespiti yapıldığını ve bunlara satış işlemleri gerçekleştirildiğini, dava açıldığından dolayı açıklayıcı hükmü olan tescil işleminin henüz yapılamadığını, Yargıtay’ın istikrarlı içtihatlarına göre 6292 sayılı yasaya göre satışı yapılan taşınmazlar hakkında daha sonra açılan zilyetlik tespiti veya tapu iptal tescil davalarının reddi gerektiğini, mahkemece davanın reddi gerekirken dava konusu taşınmazların tamamı hakkında 6292 sayılı yasanın 7/1- a ve 7/4 maddesi gereği tespit kararı vermesinin hukuka aykırı olduğunu, kaldı ki parsellerin tamamı hakkında verilen bu karar nedeniyle diğer hak sahiplerinin davaya dahil de edilmediğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dava,zilyetlik şerhi verilmesi istemine ilişkindir....

                UYAP Entegrasyonu